Serbes'in suçunu üstlenen Doğru'dan itiraf
Kazadan sonraki ilk soruşturmada suçu üstlenen Doğru mahkemede, “Emrah Serbes’in kendisinden bunu isteyip, istemediği” sorusunu yanıtladı.
30-03-2018 18:20

22 Eylül 2017’de İzmir-Aydın otoyolunda 3 kişinin ölümüyle sonuçlanan trafik kazasının ardından suçu üstlenen Kenan Doğru, tutuklu yargılanan yazar Emrah Serbes’le birlikte hâkim karşısına çıktı. Kaza esnasında aracı kullananın kendisi olmadığını belirterek, ilk ifadesini yalanlayan Doğru, "Daha önceki ifadelerinde suçu ben üstlenmiştim ve arabayı kullandığımı söylemiştim. Ancak arabayı aracın sahibi Emrah Serbes kullanıyordu” dedi.
Kazanın tutuklu sanığı Emrah Serbes’le birlikte yargılandığı İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nin talimatıyla İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde sorgusu yapılan Kenan Doğru, İstanbul’dan İzmir’e gitmek için yola koyulduklarını belirterek, şunları söyledi:
"Kendisi bir gün önce anlaşıp onun yanında şoför olarak çalışmaya başladım. Yeni başladığım için sigortam yoktu. Arabayı İzmir gişelerine kadar ben kullandım. Orada Emrah 'Sen yorulmuşsundur, direksiyona ben geçeyim' dedi. Ben de ön yolcu koltuğuna, sağına oturdum. O anda hava çok yağmıyordu, nemliydi. Gişelerden geçip bir süre gittikten sonra arabanın arka tarafı az bir şey kaydı gibi oldu. Ben o anda dalmış gibiydim. Emrah'a arabanın arkasının kaydığını söyleyip yavaş gitmesini istedim. Tekrar gözlerimi dinlendirmek için kapattım, yani yarı uyuyor gibiydim. Belli bir süre gittikten sonra aniden arabanın sarsıldığını hissettim ve gözlerimi açtım. Açtığımda önümüzdeki arabanın tam önümüzde olduğunu gördüm ve nitekim arabaya çarptık. Ondan sonra bizim araç takla atmaya başladı.
‘GAYRİ İHTİYARİ ‘BEN YAPTIM’ DEDİM’
Bir süre sonra takla atmalar bitti ben de aracın sunroofundan çıktım, daha sonra da Emrah'ı çıkardım. Bundan sonra diğer aracın yanına gittim. Arabanın önünde bir erkek ve bir kadın vardı. Ayrıca bir de araçtan fırlamış bir kadın olduğunu gördüm. Onların yanına yaklaşmadım ve ne yapacağımı düşündüm. Tıbbi herhangi bir bilgim olmadığından müdahale etmedim. Emrah'tan cep telefonunu isteyip 112'yi aradım. Bir süre sonra polisler geldi. Polislerden biri, 'kazayı kim yaptı' diye sorunca, gayri ihtiyari ben yaptığımı söyledim. Fakat aracı ben kullanmıyordum. Savcılıktaki son ifademde doğruyu anlattım.
‘BENDEN BİR TALEBİ OLMADI’
Suçu üstlenmek için Emrah bana herhangi bir beyan veya talepte bulunmadı. Ayrıca ben Emrah'ın, 'Ben bu suçu yüklenebilecek psikolojide değilim' şeklinde bir beyanını duymadım. Ancak kaza mahallinde kendi kendine konuşuyordu, ben de kendi kendime bu suçu üstlendim. Sırt çantalarında birinde viski olduğunu söylemişti, 'Bodrum'a gittiğimde içerim' demişti. Yolda viski veya alkol alırken görmedim. Fakat ben Susurluk'ta çorba içmeye gittiğimde kolasına viski kattıysa veya viski içtiyse bilemem. Ben saat 22.30'da Emrah'ı evinden aldığımda sarhoş değildi. Alkollü olup olmadığını bilemem fakat çok kendindeydi. Avukat beyin araçta bulunan bira şişesinde sanık Emrah Serbes'in DNA'sına rastlandığına dair beyanına karşı ben de araçta Emrah'ı bira veya başka bir içki içerken görmedim. Ben Emrah'ın çok yanına yaklaşmadım, alkol kokusunu hissetmedim. Ben arabayı kullandığım zaman 150 kilometreyi geçmedim.”
İLERİ HATIRLATIYOR
22 Eylül 2017’de Aydın-İzmir otoyolunda, İstanbul'dan İzmir'e giden ve içinde yazar Emrah Serbes ve şoförü Kenan Doğru'nun bulunduğu araç, Aydın Özçelik yönetimindeki araca arkadan çarpmış, sürücü Aydın Özçelik ve kızı Zeynep Özçelik olay yerinde yaşamını yitirmişti. Ağır yaralanan Nilgün Özçelik ise kaldırıldığı Torba Devlet Hastanesi'nde 22 gün sonra hayatını kaybetmişti. Emrah Serbes'in şoförü Kenan Doğru kazadan sonra “aracı kendisinin kullandığını” söyleyerek tutuklanmış, Emrah Serbes ise kazadan 6 gün sonra sosyal medya üzerinden itiraf mektubunu paylaşarak kazanın sorumlusunun kendisi olduğunu açıklamıştı. Ardından Emrah Serbes tutuklanmış ve Kenan Doğru da tahliye edilmişti.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede Kenan Doğru için, "Suçu üstlenmek" suçundan 2 yıla kadar, Emrah Serbes için de, "Bilinçli taksirle birden çok kişinin ölümüne neden olmak" suçundan 22.5 yıla kadar hapis cezası istendi. Sanıkların davası İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde sürüyor.
İLGİLİ HABERLER
Çiftlik Bank için kırmızı bülten
Çiftlik Bank ile ilgili uluslararası adım atıldı.
19-04-2018 19:11

Milyonlarca liralık vurgunun ardından Uruguay'a kaçan ve ardından ortadan kaybolan Mehmet Aydın ve yönetim kurulu üyeleri hakkında uluslararası adım atıldı. Çiftlik Bank soruşturması kapsamında aralarında Mehmet Aydın’ın da bulunduğu 6 şüpheli hakkında kırmızı bülten düzenlendi.
Hayatı Yazıcı: 100 bin imza ile adaylık için yetki YSK'da olacak
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı açıklamalarda bulundu.
19-04-2018 18:31

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi için uyum yasaları ile ilgili çalışmaları yürüten komisyon üyeleri ile bir araya geldi. AKP Genel Merkezi'nde yapılan ve yaklaşık 4 saat 15 dakika süren toplantıda uyum yasaları ile ilgili yapılacak çalışmalarla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir sunum yapıldı.
Toplantının sona ermesinin ardından AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, açıklamalarda bulundu. Yazıcı'nın açıklamalarından başlıklar şöyle:
100 BİN İMZA
"Cumhurbaşkanlığı adaylığı için 100 bin imza ile adaylık için yetki YSK'da olacak. Her seçmen sadece 1 aday için imza verecek. Hem Cumhurbaşkanlığı hem milletvekili adayı olamayacak. Meclis'ten yetki yasası çıkarılacak. Paket ise haftaya yasallaşacak."
'İMZA İÇİN SEÇİM KURULLARINA'
İmza vermek isteyen yurttaşların il ve ilçe seçim kurullarına gitmesi gerektiğini aktaran Yazıcı, pusula konusunun henüz netleşmediğini de belirtti.
AKP'li vekilden adaylara tavsiyeler: Güneş gözlüğü kullanmayın
AKP'li Aydın Ünal, aday adaylarına tavsiyelerde bulundu.
19-04-2018 18:07

Bir dönem Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmalarını da yazan TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyesi ve AKP Ankara Milletvekili Aydın Ünal, "Aday adaylarına tavsiyeler…" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Sosyal medyada "Ünal ironi mi yapıyor?" soruları gündeme geldi.
Ünal milletvekili aday adaylarına, "Varsa lüks araçlarınızı gözlerden kaçırın; halktan biri gibi görüneceğim diye hurda araçlara da binmeyin", "herkesin görebileceği yerlerde simit yemek sizi hedefe taşımada etkili olabilir." ve "ceketinizin sol cebine renkli mendil takmanızı isteyenler olacaktır, takmayın. Güneş gözlüğü iticidir, kullanmayın." şeklinde önerilerde bulundu.
Ünal'ın yazısı şöyle:
- İlk olarak siyasete neden girdiğinizi anlaşılır bir şekilde izah edin. Vatan, millet, hizmet gibi hamasi kavramlara hiç başvurmayın. Siyasete girmeyi siz talep etmediniz, sizi ittiler. “Ben aslında siyasete girmeyecektim ama halk istiyor” diyebilirsiniz. “Yeni sistemde artık nitelikli siyasetçilere ihtiyaç var” ya da “siyaset bize ihtiyaç duydu” gerekçelerini de kullanabilirsiniz. “Genel Başkan istedi, çok ısrar etti, kıramadım” şeklindeki gerekçe daha vurucu bir etki oluşturabilir.
- Siyasette “görünür” olmak hayati derecede önemlidir. Bir ortama girdiğinizde ilk olarak objektiflerin açısını hesaplayın. Objektiflerin odaklandığı biri varsa, onun sol omuz arkasında konumlanın. En öne geçmek için önünüze geleni çiğneyebilir, omuz vurarak saf dışı bırakabilir, önünüzdekini tutup kenara atabilirsiniz. Protokol koltuklarını gözünüze kestirin ve vinç gelse kaldıramayacak gibi oturun.
- Siyasette her zaman “görünür” olmak da iyi değildir. Eğer kavga, dövüş, mücadele, risk varsa kimseye hissettirmeden ortadan kaybolun. Böyle zamanlarda önlerde olup yüzünüzü eskitmeyin. Kavganın sonunda zafer varsa herkesi kenara iteleyip muzaffer komutan edasıyla en öne geçin.
- Aday adaylığı bir unvan değildir. Ne olur isminizin altında “aday adayı” yazan parti logolu kartvizitler bastırmayın.
- Partilerin kurumsal kimlikleri vardır. Kafanıza göre slogan belirlemeyin, afiş, broşür bastırmayın. Siyasi maceranızı başlamadan bitirmeyin.
- Lider gibi konuşmaya, onun gibi giyinmeye, onun gibi görünmeye kalkışmayın. O lider. Lider’in koltuğuna göz dikmiş gibi hırslı da davranmayın, Biraz kendiniz olun.
- Varsa lüks araçlarınızı gözlerden kaçırın; halktan biri gibi görüneceğim diye hurda araçlara da binmeyin, hoş karşılanmaz.
- Sevmiyor ya da hayatınızda hiç tatmamış olabilirsiniz ama herkesin görebileceği yerlerde simit yemek sizi hedefe taşımada etkili olabilir.
- Giyiminize azami dikkat edin. Ceketinizin sol cebine renkli mendil takmanızı isteyenler olacaktır, takmayın. Güneş gözlüğü iticidir, kullanmayın. Milletvekili rozetine benzeyen çok rozet var, bir tane edinin ve takın. Beyaz çorap giymeyin. Şu düdük gibi gösteren kısa paçalı pantolonlardan kaçının. Uzun burunlu ayakkabı modası da geçti. Kıyafetinizin renklerini aday olacağınız partiye göre ayarlarsınız.
- Siz artık aday adayısınız. Yani sıradan bir insan değilsiniz. Yürüyüşünüze, tavır ve davranışlarınıza çok dikkat edin. Herkes sizi izliyormuş gibi davranın. Mütevazı olun ama tepeden bakın. Genellikle ortamlara girerken tevazu işe yaramaz. Salonlara, toplantılara girerken bakan tevazu ile davransa kimlik sorarlar. Ama siz şık kıyafetinizle, dik, kararlı, kendinizden emin yürüyüşünüzle, aday adayı olarak herkesin önünü ilikleyip sizi selamlamasını sağlayabilirsiniz. Bir eliniz cebinizde, kibirle, “naber dostum” dediğinizde tüm kapıları açabilirsiniz.
- Aday adaylığıyla birlikte konuşmalar yapmaya, nutuklar irad etmeye başlayacaksınız. Riskli konulardan özenle kaçının. Mümkün olduğu kadar anlamsız cümleler kurun. Çok uzun ve noktanın kullanılmadığı cümleler işinizi görecektir. Cümlenin başındaki konuyla sonundaki konu alakasız olursa dinleyenin kafası karışır ki bu da işinize gelir. Sizin için konuşmalarda önemli olan içerik değil tonlamadır. En basit mevzuyu gittikçe yükselen bir ses tonuyla anlatabilirseniz, ne kadar anlamsız olursa olsun çılgınca alkış alabilirsiniz. “Küreselleşme”, “Global”, “interaktif”, “ekolojik” “radikal”, “stratejik” gibi moda kavramları sıkça kullanın. El hareketlerinizle konuşmanızın uyumlu olması çok önemli değil. İlgili ilgisiz yumruğunuzu kürsüye vurun. Aday olacağınız partiye göre şairler belirleyip mısraları yerli yersiz konuşmanıza serpiştirin.
- Sosyal medyadaki her mecrada bir hesap açın. Aman ha siyasi konulara girmeyin. Önemli gün ve haftalar için mesajlar yayınlayın. Tıp Bayramı’nda, İzcilik Haftası’nda, Dünya Gümrük Günü’nde, Dünya Su Günü’nde, Kalp Haftası’nda, Müzeler Haftası’nda, Dünya Sigara İçmeme Günü’nde ve bilumum önemli günlerde yanlış anlamalara mahal vermeyecek, suya sabuna dokunmayacak mesajlar atın. Bolca çiçek, böcek fotosu kullanın. Genel başkanınızın ve kritik mevkilerdeki parti büyüklerinizin sosyal medya mesajlarını rt’lemeyi, fav’lamayı, layk’lamayı aman ihmal etmeyin.
- Sosyal medyada, sizi halkla iç içeymiş gibi gösteren bolca fotoğraf yayınlayın. Samimi gibi görünün. Seçilinceye kadar halkın her türlü nazına, niyazına tahammül edin.
- Sizi aday adaylığından adaylığa taşıyacak mekanizmaları doğru tespit edin. Yanlış mevki ve isimlere yatırım yapmayın. Yükselmek istiyorsanız, her basamakta ağırlıklarınızı geride bırakın. Bazı durumlarda yolu yola çıktıklarınızla yürürseniz hep arkada kalırsınız; yolda bulduklarınıza sarılın ve yükseldikçe eskilerini satıp yenilerine yapışın.
- “Seni aday yapacağım” “ya da listenin iyi yerine yazacağım” diyen dolandırıcılar musallat olacaktır, aman para kaptırmayın.
- Aday olamazsanız ya da olur da seçilemezseniz “Başkan beni bakan olarak değerlendirecek” deyin. Bu sizi 3-4 ay idare eder.
'24 Haziran için el ele'
Türkiye İşçi Partisi Kurucu Meclisi baskın erken seçime karşı açıklama yaptı.
19-04-2018 16:22

İleri Haber
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Kurucu Meclisi, 'Cumhur İttfakı'nın ortağı Devlet Bahçeli'nin 'erken seçim' çıkışının ardından, dün AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan jet hızıyla gelen baskın erken seçime dair bir açıklama yaptı.
'Emeğin iktidarını kuracağız' diyerek yakın zamanda kuruluşunu ilan eden TİP yaptığı açıklamada ilerici, emekten yana yurttaşlara ve tüm sol kamuoyuna seslendi. Erdoğan'ın iktidarını korumak için her türlü hileye ve düzenbalığa başvuracağını belirten TİP Kurucu Meclisi'nin, tüm emekçileri ivedilikle ve hep birlikte mücadeleye çağırdığı açıklaması şöyle:
İlerici, emekten yana yurttaşlarımıza; sol kamuoyuna sesleniyoruz.
İktidarını korumak için her türlü hileye, düzenbazlığa başvurmayı mübah sayan Saray’daki zat bu defa da seçimleri bir baskınla gerçekleştirmeye çalışıyor.
Ekonomide, dış politikada, ülke yönetiminde gittikçe sıkışan Saray, bir “panik seçimiyle” nefes almaya, yönetememe krizini aşıp iktidarını ayakta tutacak gücü elde etmeye niyetleniyor.
Halka karşı suç işledikçe korkan, korktukça daha fazla baskı kuran, zalimliğe başvuran bir iktidarla karşı karşıyayız.
Türkiye’nin sol yüzü, aydınlık yüzü, emekçileri, gençleri, kadınları bu döngüyü bozacak güce ve iradeye sahiptir.
Gelin, kendi içimizdeki tartışmaları, haklı-haksız kavgaları bu kez bir tarafa bırakalım.
Çağrımız ülkemizin tüm emekçilerine, ilerici yurttaşlarımıza, sol parti ve kurumlaradır.
Gelin, 24 Haziran’da halka baskın yapmaya hazırlanan Saray’ın karşısına alınterimizle, emeğimizle sapasağlam bir duvar kuralım. Geçmiş hesapları, kaygıları, endişeleri bir yana bırakıp, el ele verip imeceyle şu işi halledelim.
Başarabiliriz!
Türkiye İşçi Partisi’nin kurulması için bir araya gelen bizler, yüzü sola dönmüş tüm yurttaşlarımıza, dostlarımıza, kurum ve kuruluşlara çağrıda bulunuyoruz.
Halkı seçeneksiz, halkı programsız, halkı savunmasız bırakmayalım.
Bunun için gelin hep birlikte ve ivedilikle:
- Sandıkları korumak için, seçim güvenliği için seferber olalım. 16 Nisan referandumunda yaptığımızı, daha iyiye taşıyalım.
- Eşitlikten, özgürlükten, kardeşlikten, barıştan, bağımsızlıktan, adaletten yana ilkelerde buluşup, halkın programını oluşturalım.
- Halkın cumhurbaşkanı ve milletvekili adaylarını hep birlikte, herkesin katılımına açık şekilde belirleyelim.
- Bu işleri el birliğiyle yapmak için halkın meclislerini kuralım.
Sadece 24 Haziran günü için değil, seçimlerin ertesinde de mücadeleyi sırtlanacak, Saray Rejimi’nin hilelerine ve yolsuzluklarına geçit vermeyecek, ülkemizin kurtuluşu uğruna uzun soluklu bir çabayı örgütleyecek direnci yaratalım.
Bizler, elimizdeki tüm imkanları, tüm olanakları, tüm gücümüzü, enerjimizi ve yaratıcılığımızı bu çalışma için sarf etmeye hazırız. Fedakarlıksa fedakarlık, emekse emek…
AKP’nin hakkından gelelim, oyununu bozalım ki güzel ülkemizin, Türkiye’nin önü açılsın, emekçinin yüzü gülsün.
Türkiye İşçi Partisi Kurucu Meclisi
Kılıçdaroğlu 'Cumhurbaşkanlığına aday mısınız?' sorusuna yanıt verdi
Kemal Kılıçdaroğlu, Sabiha Gökçen Havalimanı'nda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
19-04-2018 15:53

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, baskın seçim kararının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Kemal Kılıçdaroğlu önümüzdeki günlerde parti meclisini toplayarak Cumhurbaşkanı adaylarını belirleyeceklerini ifade etti.
'HAZİRAN'DA ÜLKEYE BARIŞ VE HUZUR GELECEK'
"Erken seçim kararı alındı. Cumhurbaşkanlığı'na aday olacak mısınız?" şeklindeki soruya Kılıçdaroğlu, "Haziranda seçimleri gerçekleştireceğiz. Haziran güzel bir ay. Haziran aydınlık bir ay. Karanlığın az; ama aydınlığın en fazla olduğu ay.Haziran ayında ağaçlar çiçeğe durur. Haziran ayı aynı zamanda kirazların bol olduğu bir aydır. Hepinize iyi haziranlar diliyorum. Haziranın bir başka özelliği haziran iyilerin galip geldiği; ama kötülerin yenildiği bir aydır. Biz haziranı böyle görüyoruz. Hepimiz haziran için mücadele edeceğiz. Bu ülkeye demokrasiyi, huzuru, kardeşliği ve barışı getirmek için. Bu ülkenin gerilimden büyük acılar çektiğini hepimiz biliyoruz. Herkes evinde televizyon izlemekten bile neredeyse korkuyor. Ama haziranda söz veriyorum bu ülkeye huzur, barış gelecek; ağaçlar gerçek anlamda çiçek açacak. Ve hepimiz huzur içinde evimizde oturacağız. Demokrasiyi getireceğiz; cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıracağız. Beni adaylığıma gelince bizim partimizin bir özelliği vardır. Cumhurbaşkanlığı adaylarını ben değil, parti meclisimiz, yetkili organlarımız belirlerler. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde parti meclisimizi toplayacağız adayımızı da böylece belirlemiş olacağız" diyerek yanıt verdi.
İTTİFAK AÇIKLAMASI: "KİM TEK ADAM REJİMİNE KARŞIYSA..."
"İttifak yapacak mısınız?" sorusunu ise Kemal Kılıçdaroğlu, "Diğer parti liderleriyle görüşeceğiz ve o çerçevede bir karar alacağız. Şunu açık ve net söyleyeyim; kim demokrasiden yanaysa, kim tek adam rejimine karşıysa, kim Türkiye'de demokrasi, huzur olsun, insanlar düşüncelerini özgürce ifade etsinler diyorlarsa herkesi haziran ayında bekliyoruz. Güzel bir Cumhuriyet için" diye yanıtladı.
TGS: Tek sesli seçim ortamına karşı teyakkuzdayız
Türkiye Gazeteciler Sendikası, 24 Haziran baskın seçimlerine dair açıklama yaptı.
19-04-2018 15:29

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), 24 Haziran 2018'de yapılması açıklanan baskın erken seçime ilişkin açıklama yaptı. Medya kuruluşlarının görevini rahatça yapabilmesi için ne gerekiyorsa yapılacağını söyleyen TGS açıklamada, "Sendikası olarak mesleğini hakkıyla yapmaya çalışan meslektaşlarımıza yönelik baskılara karşı koyacak, hukuki imkânlarımızı seferber edeceğiz. Türkiye tek sese, tek renge sığmaz" ifadelerine yer verdi.
TGS tarafından yapılan açıklama şöyle:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, erken seçim çağrısı yapan Devlet Bahçeli ile görüşmesinin ardından 3 Kasım 2019’da yapılması gereken seçimin 24 Haziran 2018’e alındığını açıkladı. Baskın seçim kararı ile Türkiye demokrasisi bir yara daha aldı. İki aydan az bir zamanda adayların belirlenmesi ve imzaların toplanmasındaki zorluk, propoganda süresinin kısalığı, uyum yasalarının henüz çıkmamış olması, OHÂL koşulları gibi sorunlar baş göstermiştir. Halkın seçme ve seçilme hakkı engellenmek istenmiştir.
Seçimler yaklaştıkça gazeteciler üzerindeki baskıların artması, medyanın tek elde toplanması yalnızca basın özgürlüğü açısından değil, aynı zamanda demokrasi açısından büyük bir endişe kaynağıdır. Demokrasinin tam anlamıyla icra edilmesi için özgür bir seçim sürecinin ve özgür bir medya ortamının varlığı olmazsa olmazdır. Yurttaşların seçimlerde tercihlerini özgürce yapabilmesi için adaylar ve ülkedeki duruma ilişkin doğru bilgi ve yorumları rahatça alabiliyor olması gerekir. Bu süreçte halkın haber hakkı için mesleğini layığıyla yapmaya çalışanlara yönelik her türlü baskı seçimlerin eşitlik ilkesini ihlâl demektir. Tam da bu süreçte Doğan Medya’nın el değiştirmiş olması endişeleri daha da arttırmaktadır.
Tüm bu olumsuz koşullara rağmen toplumun gözü kulağı olması gereken medya kuruluşlarımızın görevini rahatça yapabilmesi için ne gerekiyorsa yapacağız. Türkiye Gazeteciler Sendikası olarak mesleğini hakkıyla yapmaya çalışan meslektaşlarımıza yönelik baskılara karşı koyacak, hukuki imkânlarımızı seferber edeceğiz. Türkiye tek sese, tek renge sığmaz.