Sağın nükseden fantezisi 'Kübalı kadınlar'

Sağın nükseden fantezisi 'Kübalı kadınlar'

Büyük medyayı bilirsiniz, önüne çıkan her şeyi maharetle pornografik bir malzemeye dönüştürür. İşte Kübalı kadınlar da bu gözde pornografik haber nesnelerinden biri; bacaklarında puro sarmaları, rengarenk kıyafetler içinde dansları, şehvet dolu, teklifsiz ve aç halleridir sunulan.

Nükseden bir fantezidir ‘Kübalı kadınlar’ konusu. Aç ve hasta ruhlardan bir tıklama dilenircesine düzenli olarak aynı içerikteki haberler sürüme konur. ‘Kübalı kadınlar’ ‘Küba’da fantastik kaçamak’ ‘Bir dolara fuhuş’ ‘Küba’da fuhuş bir başarı göstergesi’  vs.

Konu bir kez daha büyük devrimci Fidel Castro’nun ölümüyle gündeme geldi. Kifayetsiz muhteris, İslamcıdan bozma liberal Levent Gültekin’in daha önce yazdığı Küba gözlemlerine göre ‘Küba’da kadınların yarısı fahişe’.  Castro’nun ölümü vesilesiyle yazdığı yazıya bakarsak da ‘Küba’da kadınların durumu içler acısı’.

Çirkin ve çapsız köşe yazarları, işi pornografik haber üretmek olan gazeteciler tüm bu söylem ve iddialarıyla aslında daha genel planda sağın zihin dünyasına ilişkin en ilkel tutumları, duyguları da açık etmekteler. İşte burası kurcalanmaya değer bir nokta…

‘Karılarını paylaşan komünistler’

Sağın zihin dünyasında düşmanların ‘kadınları’ özel bir önem arz etmekte. Düşmanın kadını, zafer bayrağının dikileceği, erkekliğin gösterileceği, namusun ölçüleceği yegane varlıktır.

‘Düşmanın kadını’, bir ‘had bildirme’, gününü gösterme aparatıdır; bir fetih nesnesidir.

‘Düşmanın kadını’ düşmanın bir uzvu gibidir; kaşı gözü oynar, ‘kahpedir’, her şeyi satmaya, ıskartaya çıkarmaya dünden teşnedir.  Tam da bu nedenle ‘düşmanın kadını’ hiçbir ahlaki tutarlılık gözetmeksizin kolayca bir fantezi öğesine dönüştürülebilir.

Hele ki de bu düşman adlı adınca komünistlerse,  ‘karılarını paylaşanlar’ ‘kocasının yanında bile kendini satmaya hazır olanlar’ ‘kızıl, allahsız orospular’ gibi aşağılık kodlar bir bir canlanır.

İşte aslında her Küba bahsinde konunun fuhuşla açılmasındaki sır budur.

Dünyada adı fuhuşla anılan ve gerçekten de bu işin adresi konumuna gelmiş birkaç ülkeyi kenara koyun ve bir an için Küba’yı da diğer kapitalist ülkelerden biri varsayın. Hangisinden bahsederken fuhuş bir konudur?

Paris’ten bahsederken, New York’tan ya da Berlin’den bahsederken kim fuhuşu anlatır? Her birisinde fuhuş Küba’dakiyle kıyaslanamayacak kadar yaygındır. Hiç birinde fuhuşa karşı mücadele programı yoktur. Yine de fuhuş denilince kadınların kendilerini evde bilgisayar başında pazarladıkları İsveç ya da Almanya değil de hükümetin mücadele programı yürüttüğü Küba gelmektedir!

Peki Küba’da kadınların durumu içler acısı mıdır?

Örgütlülük, bilinç yükseltme grupları, kadınların katılımı

Evet, Küba’da kadınlar örgütlü.

1960’da kurulan Küba Kadın Federasyonu (FMC) devrimin ilk kitle örgütü.

Milyonlarca üyeye ulaşan örgüt, devrimden sonra okuma-yazma kursları, meslek edindirme, kadın önderler yetiştirme, iş gücüne katılımı artırma, ev içinde yükleri eşit olarak paylaşma mücadelesi, üreme hakkı, ücretsiz kürtaj hakkı gibi pek çok konuda çok ciddi kazanımlar elde ediyor.

FMC’nin bilinç yükseltme grupları oldukça önemli.

“Genç kadınlar, kadın örgütü tarafından eğitime alınmakta, bilinç yükseltme toplantıları yapılmakta sorunlarının çözülmesi için çalışılmaktadır. Ancak bu çalışmalar yeterli gelmezse, sağlık kontrolleri yapılarak ve sürekli denetlenerek, koruma altına alınmaktadır.”(1)

İlla da sayılara başvurulacaksa bazı sayıları sıralamak mümkün:

Küba’da kadın başına düşen ortalama çocuk sayısı 1.4 ve bebek ölüm hızında tüm Amerika kıtasının en iyisi. Anaokulu eğitimi 1 yaşından itibaren başlıyor ve tümüyle ücretsiz.

Küba’da toplam işgücünün % 60’ı, tüm üniversite mezunlarının % 65.8’i, bilim insanlarının % 51.6’sı, avukatların % 73.7’si, hakimlerin % 71.3’ü, sağlık sektörünün %70’i, meclisin % 49’u(Küba Komünist Partisi Merkez Komite Üyelerinin yüzde 41,7)kadın.

Küba’da homofobiyle mücadele de açık ara erken biçimde 1970’lerde başlamıştır

Cinsel suçlar neredeyse yok, ev işi yapmayan erkeğe ceza var

Suç oranı oldukça düşük olan Küba’da en az işlenen suç ‘cinsel şiddet’ suçları. Üstelik son derece maço bir kültürel mirasa rağmen Küba’lı kadınlar tecavüz, zorla alıkonma, işkence gibi bırakın Türkiye’yi gelişmiş kapitalist ülkelerde bile ciddi ağırlığı olan dertlerden uzaklar.

Kübalı kadınların erkeklerle en ciddi dertleri, maçoluk denildiğinde anladıkları, bizim ilk aklımıza gelen şiddet değil, erkeklerin ev işlerini paylaşmaması ve aldatmaları.(2)

Küba’da özellikle konut sorunu, büyük aile olarak yaşama zorunluluğu ve yaşlı nüfusun ağırlığı, kadınların ‘ev işlerinde de’ devrimi istemelerini haklı kılmakta.

1975’te çıkarılan aile yasası yasal olarak kadını erkekle ev işleri konusunda eşit kılsa, ev işi yapmayan erkeğe ceza öngörse de Kübalı kadınların bu konudaki sorunları devam etmekte. (Bu vesileyle, ev işi mi, devrimcilik mi? Tabii ki devrimcilik diyen erkek arkadaşları şimdiden uyarıyoruz, kaldı ki kim ev işi ister?)

Rakamların, yasaların asla anlatamayacağı bir özgürlükten de bahsetmek gerek.

Küba modanın, gelişmiş bir tekstil sektörün, kadını metalaştıran bir kapitalist piyasanın olmadığı bir ülke. Küba’da kadınlar sürekli diyet yapıp zayıflamaya ya da olmadık medikal işlemlerle vücutlarını ‘erkek onayına’ uygun olarak hizaya sokmaya çalışmıyorlar. Kübalı kadınlar gönüllerince flört ediyorlar, dans ediyorlar, hoşlandıkları erkeklere ‘mango’(fıstık) diye laf atıyorlar.(3)

FMC’nin on yıllara uzanan muazzam kazanımlarına rağmen Küba’da kadınlar elbette ki başta ambargodan kaynaklı yoksulluk olmak üzere pek çok yükle ve elbette erkek egemenliğiyle de mücadele ediyorlar.

Ne ki bu tabloda bile Küba’lı kadınlar, Gültekin gibi İslamcı liberal hadsizlerin ağzına alamayacağı kadar iyi durumdalar.

Gültekin bey ‘kadınların içler acısı durumuna’ değinmek istiyorsa genelevi patronlarının vergi rekortmeni olduğu, son on yılda yüzbinleri geçen kayıtlı fuhuşla Türkiye’ye bakmalıdır.

Gültekin Bey, Türkiye’ye, çocuk seks köleliğinde bölgenin adresi konumuna gelen; her gün üç kadının erkek şiddeti sonucu öldürüldüğü; kadınların % 70’inin istihdam dışı olduğu; yüzbinlerce kız çocuğunun ‘imam nikahıyla evlendirildiği; tecavüzcülere ‘erken boşalma indirimi’ verilen Türkiye’ye bakmalıdır.

1- http://www.amargidergi.com/yeni/?p=1065

2-http://www.birikimdergisi.com/guncel-yazilar/1141/direnen-bir-cennet-kuba

3- http://www.birikimdergisi.com/guncel-yazilar/1141/direnen-bir-cennet-kuba