RÖPORTAJ | Grup Yorum: Çözümsüz değiliz

RÖPORTAJ | Grup Yorum: Çözümsüz değiliz

Grup Yorum'la iki yıllık aranın ardından çıkardıkları "İlle Kavga" isimli yeni albümleri üzerine İleri okurları için bir söyleşi gerçekleştirdik.

Ülkemizde 1987 yılından beri politik ve özgün müzik alanında faaliyet gösteren ve devrimci mücadelenin her dönem parçası olan Grup Yorum'la geçtiğimiz günlerde çıkardıkları "İlle Kavga" isimli yeni albümleri, grup üyelerine yönelik baskı ve tutuklamalar, gelecek planları ve Türkiye gündemi üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

AKP iktidarının sonunun geldiğini söyleyen ve AKP saldırılarına karşı kavgaya çağrı yapan Yorum üyeleri, "Her güne Nuriye ve Semih'i düşünerek başlıyoruz" diyor. Grup Yorum herkesi Nuriye ve Semih'in 20 Ekim'de yapılacak duruşmasına katılmaya da çağırıyor. 

"Halkımızı bir karanfil alıp kültür merkezimize çay içmeye bekliyoruz" diyen Grup Yorum ile yaptığımız söyleşimizi İleri okurlarına sunuyoruz.

İki yılın ardından hazırladığınız "İlle kavga" isimli albümünüz aynı zamanda ülkede de kavganın yükselmekte olduğu, halka yönelik saldırıların daha da arttığı bir dönemde çıktı. Biraz yeni albümünüzden bahseder misiniz?

Grup Yorum zaten ihtiyaca cevap veren bir grup. Devlet bu süreçte daha fazla saldırıyor, 2015 yılından beri halka saldırarak, konserler yaptırmayarak Grup Yorum'u sindirmeye çalışıyor. AKP'nin halk korkusu onun daha da azgınca saldırmasına yol açıyor. Faşizm korkuyla yönetmeye çalışıyor insanları. İşkence yapıyor, sokaklardan kaçırıyor, akreplerle mahallelerde terör estiriyor. Bir tek devrimci-demokratlara değil, herkese düşman çünkü halktan korkuyorlar. Yeni bir Gezi Parkı yaşanmasından, yeni bir toplumsal patlama gerçekleşmesinden korkuyorlar. Çünkü bu toplumsal patlama yaşancak. Bu nedenle ille kavga diyoruz. OHAL döneminde herkes otururken, herkes sus pusken, herkes "bu süreçte hiçbir şey yapılamaz" derken biz ille kavga diyoruz. Bu süreçte yine de konserlerimizi yapıyoruz, albümlerimizi hazırlıyoruz. Onlara, "Siz tutuklayın, ama biz tutsaklarımızla birlikte üretmeye devam ediyoruz" mesajını veriyoruz. Burada dostlarımız var, sanatçılar var, halkımız var. Bu albümde halkımızın da üretimi var, kulaktan kulağa yayılan marşlar var. 

"AND OLSUN Kİ SİZLERE, GEÇİT YOK KATİLLERE"

Örnek vermek gerekirse, "Bu mahalle bizim" parçası. Evet, mahalleler şu an polis terörü yuvası, biz artık akrepleri araç numaralarından tanır hale geldik. Yakın zaman önce, Okmeydanı'nda Suriyeli bir çocuğu ezip geçtiler. Sürekli insanları, devrimcileri taciz ediyorlar. Trafik sıkıştığı zaman insanlara küfür ediyorlar. Yoksul mahallelerde tam anlamıyla polis terörü yaşanıyor. Mahalle şarkımız da "Bu mahalle bizim, and olsun ki sizlere, geçit yok katillere" sözleriyle buna bir cevap veriyor.

Bugün sanatçıların büyük çoğunluğu korkuyor ama Grup Yorum sanat cephesinde bir adım öne çıkıyor ve faşizmle çarpışıyor. Çünkü sanatçı taraf olmalı, sanat sanat için yapılmamalı, halk için yapılmalı. İki taraf varsa, bir tarafta bizi sömürenler, bir tarafta da ezilenler var. Biz halkın evlatlarıyız, ezilenlerin evlatlarıyız, onlar için sanat yapmalıyız, onların çocuklarıyız çünkü. 

Bir "müzik grubu" olarak Grup Yorum'un en çok öne çıkan yanlarından biri de ürünlerini kolektif bir çalışma sonucunda ortaya koyması. Grup Yorum'a yönelik artan saldırılarla birlikte düşündüğümüzde, albümün hazırlık ve çıkış süreci sizin için nasıl gerçekleşti? Albümün hazırlanışı esnasında tutsaklardan katkı alındı mı, dışarıdakiler nasıl katkı koydu? Yoğun saldırılar esnasında albümün hazırlanış sürecini nasıl işlettiniz?

Bu zaten iki yıllık bir süreç. "İlle kavga" albümü üzerinde iki yıldır çalışılıyordu. Bu iki yıllık süreçte 3 tane baskın yaşadık, dördüncüsü de albümümüz çıktıktan 3-4 gün sonra imza gününde gerçekleşti. Bu baskınlardan sonra tutuklanan arkadaşlarımız oldu. Geçen sene Kasım ayında baskın olduğu zaman ise birçok Grup Yorum üyesi tutuklanmıştı, dışarıda yaklaşık 2 arkadaşımız kalmıştı. Ama Yorum'u Yorum yapan en önemli unsurlardan birisi, birlikte üretmesi, kollektivizm. Tutuklanan arkadaşlarımız içeriden bize önerilerini ve düşüncelerini belirttiler, biz de bir taraftan stüdyo çalışmalarını yürütürken, diğer taraftan da tutsak bulunan Yorum'cularla ve diğer devrimci tutsaklarla sürekli iletişim halindeydik. Keza burada çevremizde albüm sürecinin her aşamasında bize destek olan müzisyen arkadaşlarımız da vardı. Onlar daha da yoğun bir emek harcadılar. Burada da, kültür merkezimize gelip giden, ailemiz bildiğimiz insanlar var, onlar da katkı sundular. Yine, yurtdışında bulunan Grup Yorum üyeleri var, onlar da bize katkı sundular. Tam bir kollektivizmle, Yorum dinleyen, Yorum seven tüm halkımızla ortak bir albüm çıkarmış olduk. Arkadaşlarımızın tutsak durumda olması ise tam tersine bizi kamçıladı, daha da güzel üretimler geldi, biz de daha büyük bir istek ve düzene karşı daha büyük bir öfkeyle hazırlandık. Çünkü onları haksız yere tutuklandılar, o öfkeyle daha güzel, daha verimli üretimler gerçekleştirdik.

Çıkan her albümün ardından Yorum'a yönelik saldırılar bir anlamda klasikleşmiş durumda. Peki, albümün hazırlanışı esnasında, kayıtlardan albümün dağıtımına kadar ne gibi engellerle karşılaştınız?

Kayıt aşamasında zaten bu albüma hazırlık sürecinde gerçekleşen baskınlar birebir albüm çalışmalarımızı engellemeye yönelik baskınlardı. Baskınlarla, tutuklamalar bunlar zaten başlı başına albümü ve stüdyo çalışmalarını engellemeye yönelikti. Örneğin ilk baskında bağlamalarımız kırılmıştı, son baskında ise bu sefer bağlamalarımızı çaldılar. Bu da mesela albümümüzü engellemeye yönelik bir saldırıydı. Bütün bu saldırıların hepsi buradaki çalışmalarımızı engellemeye yönelik saldırılardı. 

Bunun dışında, albümümüz hazırlandıktan sonra Kültür Bakanlığı tarafından "eylem çağrısı yapmak" gibi gerekçelerle bazı yerleri "kabul edilmedi". Bu yollarla bize karşı "bürokrasiyi" de işletmeye çalıştılar. Tabi bunlar bu tür yollarla engellenemez. Konserlerimizde halkımız yine türkülerini, şarkılarını bildiği gibi söyleyecek. 

"GRUP YORUM HALKA SAVAŞ ÇAĞRISI YAPIYOR"

Grup Yorum'a yönelik yapılan saldırılar herkesin malumu. Ancak grup Yorum'un gözünden anlatacak olursak, neden devlet bir "müzik grubuna" bu kadar çok saldırıyor?

Hiçbir şey yapmayan, yerinde oturan bir müzik grubu faşizmin gözüne batmaz. Hiçbir şey yapmayanlara saldırmaz, çünkü hiçbir şey yapmayanlar bir tehlike oluşturmaz. Ancak, Grup Yorum bugün halka kavga çağrısı yapıyor, savaş çağrısı yapıyor. Grup Yorum, sahnede "Sömürülüyoruz, o zaman karşı çıkalım, o zaman hesap soralım" mesajını veriyor, "İlle kavga" diyor. Ülkenin içerisinde bulunduğu bu süreçte albüm çıkarıyor. Bu düzene karşı bir müzik grubunun varlığı, faşizm için çok tehlikeli bir şey. Sonuçta sosyalist bir müzik grubuyuz ve bu düzene karşı müzik yapıyoruz. Ülkede OHAL ilan edilmiş, neredeyse herkes oturuyor, herkese saldırıyorlar. Ama biz şunu biliyoruz, faşizm neden saldırıyor, çünkü sonu gelmiştir. Faşizm sonunun gelmekte olduğunu bildiği için bu kadar çok saldırıyor. Yoksa bir ara "demokrasi" şalını bile takmıştı. 

Grup Yorum da tam bu noktada yalnızca bir müzik grubu olarak adlandırılamaz. Faşizm, biz "Grup Yorum halktır" dediğimizde bu sloganın altını doldurduğumuzu biliyor. Bu yüzden tutukluyorlar, ancak biz yine cevabımızı vereceğiz. Faşizm bugün sanatçılardan da bu yüzden korkuyor. Stalin'in bir sözü var çok sevdiğimiz: Sanatçılar insan ruhunun mimarlarıdır. 

Gerçekten de öyle. Düşman saldırıyor, biz son ses marşlarımızı açıyoruz ve bu gerçekten insanlara güç veriyor, moral ve umut veriyor. Bu zaten bizim görevimiz, biz ögrütlü sanatçılığı savunuyoruz. Çünkü devrim hedefimiz var ve sanat da bunun için yapılmalı. Bu yüzden örgütlü sanatçının görevi de halka umut vermek, halkı kavgaya çağırmaktır. Bu albüm de aynı şekilde kavgaya çağırıyor, "Çözümsüz değiliz" mesajını veriyor. Halkın içerisinde olan bütün sorunlara değiniyor. 

Grup Yorum'a yönelik saldırılar aynı zamanda sistemin bir bütün olarak kendisine tehdit oluşturduğunu düşündüğü bütün alanlarda yaptığı saldırıların da bir parçası. OHAL Türkiye'sinde sizce süreç neleri getirecek, Grup Yorum'a göre Türkiye nereye gidiyor?

OHAL, tutuklamalar, gözaltılar ve saldırıların hepsi, AKP'nin aslında güçsüz olduğunu gösteriyor. Biz bu terörün AKP'nin son çırpınışları olduğunu düşünüyoruz. AKP artık halkın gözünde bitmiş durumda. Bunu kendileri de görüyorlar. Bu yüzden de kendi içlerinde de zaten bir "it dalaşı" içerisindeler. Faşizmin bir müzik grubundan neden bu kadar korktuğundan bahsettik. Bunun yanında şu da söylenebilir, iki eğitimciden neden bu kadar korkuyorlar? İşlerini verebilirler, bu aslında onlar için gayet basit bir şey. Ancak veremiyorlar, vermek istemiyorlar. Çünkü halk bir defa sokaklara çıktığı zaman, Nuriye ve Semih işlerini geri aldığı zaman, işte o zaman AKP kendi ölüm fermanını imzalamış olacak. Bu şekilde yaparak AKP sadece zamana oynuyor, zaman kazanıyor. Ancak eninde sonunda biz de yasaklanan konserlerimizi yapacağız, Nuriye ve Semih de hem hapisten çıkacaklar, hem de işlerine dönecekler. Tüm bunların hepsi olacak, ancak AKP iktidarı olmayacak.  

(Grup Yorum'dan Seher Adıgüzel ve Grup Yorum Korosu'ndan Eren Erdem)

"HER GÜNE NURİYE VE SEMİH'İ DÜŞÜNEREK BAŞLIYORUZ"

Nuriye ve Semih'in direnişine gelmişken, öncelikle yine mahkemeye çağrı yapmak istiyoruz. 20 Ekim'de mahkemeleri var. Nuriye abla şu an hastanede, sürekli başında nöbet tutuluyor. Ailesi, dostları sürekli yanında. Sürekli buradan da insanlar desteğe gidiyor. Biz de aynı zamanda herkesi bu nöbetlere, Yüksel direnişine ve mahkemeye çağırıyoruz. Bugün o iki insan, kimse bir şey yapmazken bedenlerini ortaya koydular. Biz her güne onları düşünerek başlıyoruz. Gücümüzü onlardan alıyoruz ve o iki insana çok şey borçluyuz. OHAL döneminde kimse bir şey yapmıyordu; Nuriye Gülmen, tek bir kadın, döviziyle ortaya çıktı ve tüm halka umut oldu. Ve bir kişi beş kişi oldu, beş kişi yüzlerce insan oldu Yüksel'de. Bundan korkuldu ve bu yüzden tutuklandı. 

Nuriye ve Semih'le ilgili olarak hem dinleyicilerimize, sevenlerimize, hem de sanatçı dostlarımıza çağrı yapıyoruz. Nuriye ve Semih'le ilgili olarak mutlaka bir şeyler yapsınlar, seslerini çıkarsınlar. Herkes bir şey yapabilir. Örneğin, bir video çekip "Ben de mahkemeye geliyorum" demek bile çok önemli bir şey bu süreçte. Onurlu sanatçılarımız bugün bunu sahneye çıkıp yaptılar, Adana Film Festivali'nde gördük. 

Önümüzdeki süreçte Grup Yorum neler yapacak? Planlarınız arasında neler var?

En yakın tarihten bahsedecek olursak, 15 Ekim'de Armutlu'da düzenlenen Gül şenliğinde Grup Yorum olarak çok sayıda müzisyen arkadaşımızla birlikte orada olacağız. Bunun dışında, devam eden iki tane albüm çalışmamız var. Bir tanesi Mahsuni Şerif türküleri albümü. Bu türkü albümümüz bitmek üzere. Diğer albüm çalışmamız ise yine klasik bir Yorum albümü olacak. Şu anda 4 koldan bu iki albüme hazırlanıyoruz. 

Diğer taraftan her ne kadar engellemelerle karşılaşsak da konser hedeflerimiz de var. Bu konudaki ısrarımıza devam ediyoruz. Gelecek dönemlerde de yine konserler yapmak için çalışmalarımız sürüyor. 

İdil Kültür Merkezi'nde geçen sene Grup Yorum üyeleri tutsakken "AKP'nin gücü Grup Yorum'a yetmez" başlıklı etkinlikler yapmıştık. Etkinliklerde birçok sanatçı bizim konuğumuz olmuştu. Bu sene de yine aynı başlıkla etkinlikler, söyleşiler, konserler düzenleyeceğiz. Halkımızı hem bu etkinliklere, hem de yolu buraya düştüğü zaman selam vermeye, çay içmeye çağırıyoruz. Bir karanfil, bir çiçek alıp kültür merkezimizi ziyaret edebilirler, onları bekliyoruz. 

GRUP YORUM'DAN 3 YENİ KİTAP

Grup Yorum, albüm çalışmalarının yanında "Halk Sanatçılığının Alfabesi" başlığında 3 adet yeni kitap da çıkardı. Bu kitaplar, "Sanatçıyız biz", "Grup Yorum'a sık sorulan sorular" ve "Sanat Cephesi" isimlerini taşıyor.