Regl olduğu için izin isteyen kadın işçiyi çöp toplamaya sürgün ettiler!

Regl olduğu için izin isteyen kadın işçiyi çöp toplamaya sürgün ettiler!

Sendikalı oldukları için işten çıkarılan Migros Depo’nun kadın işçilerinden N.O., regl olduğunu söylemeye zorlanan kadın işçilerin izin istediği için çöp toplamaya sürgün edildiğini söyledi. Kadınların iş ve toplumsal hayatta varlık mücadelesi verdiğini dile getiren H.B. ise “Kadınlar güçlü durmalı, kendilerinden taviz vermemeli” çağrısı yaptı. İşçiler ile 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla kadını ve yaşamı konuştuk.

@Meryem_Yildrim

13 işçiyi sendikalı (DGD-SEN) oldukları, 13 işçiyi de atılan arkadaşlarının direnişine destek verdikleri için ‘ahlak dışı tutum’dan işten çıkaran Migros’un Gebze deposunda çalışan güçlü kadın işçilerle, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla bir görüşme gerçekleştirdik.

Daha önce kadınlara yönelik taciz, mobbing, baskı, hakaret ve sürgün gibi saldırılarla İleri Haber’in gündeme taşıdığı Migros’un kadın işçileri, kadınlara güçlü ve sağlam durma çağrısı yaptı. Kadın işçilerden N.O., "Regl olduğu için izin isteyen kadını çöp toplama işine sürgün ettiler" diye iş yerlerinde kadınların yaşadığı haksızlıkları anlatırken, bir diğer kadın işçi H.B. ise “Ben evimde, ailemde, eşitim. Eşimin bana saygısı var. Ama dışarıda böyle değil. Kadının kendinden taviz vermemesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

‘KADIN OLMAK EŞİTSİZLİĞE DAYANAK YAPILDI’

Migros’un kadın işçileri, N.O. ve H.B. ile kadının evde, ailede, iş yaşamında ve toplumsal hayattaki yerini ve sorunlarını konuştuk. 21 yaşındaki genç Migros Depo işçisi N.O. söze “Biz direnmeye alıştık, direnmemiz gerekiyorsa direneceğiz” ifadeleriyle başladı. Sendikalı oldukları için işten çıkardıkları Migros’ta, kadın işçilerin gördükleri muameleyi anlatan N.O., kadın olmalarının, iş ortamında kendilerine yönelik muamelede eşitsiz davranılmasına dayanak yapıldığını söyledi.

‘ADET OLDUM DEDİ AĞLAYARAK İSTİFA ETTİ’

N.O., Migros’ta, regl döneminde olan kadınların, ‘karınlarının ağrıdığını’ bildirerek izin istediklerinde, iş yeri yönetiminin açıklama istediğini ve “Neyiniz var” şeklinde yanıt vermeye zorladıklarını anlattı. “Karnımız ağrıyor, ‘gideceğiz’ diyoruz. ‘neyin var, niye karnın ağrıyor?’ gibi özel dönemlerimize ilişkin açıklama yapmamızı bekliyorlar” diyen N.O., iş yerlerinde kadın işçilere yönelik baskı ve saldırıları şöyle anlattı: “35 yaşında bir ablamız vardı. Karnım ağrıyor dedi, gitmek istedi. Erkek amir “neyin var” diye sorunca “Sana söylemek zorunda mıyım, ben 35 yaşına gelmiş bir kadınım. Bu soru sorulur mu?” dedi.

Sonra dayanamayıp ‘adet oldum’ dedi. Bu lafı söyledikten sonra da oturup ağladı kendisine bunu söylettiği için. Ertesi gün ağlaya ağlaya istifa etti. Artık dayanamadı onların hareketlerine.”

REGL OLDUĞU İÇİN İZİN İSTEYEN KADIN İŞÇİYİ SÜRGÜN ETTİLER!

Hasta oldukları için izin alan kadın işçilerin, kendi çalıştıkları alan dışında ağır angarya işlerin yapıldığı başka bölümlere ‘sen hastalandın, izin aldın’ diye sürgün edildiğini aktaran N.O., “Kadını pis çöplüğe, çöplerin içindeki kırıkları ayırmaya yolladılar. Kadın sonra dayanamadı, çıkışını verdi” diye konuştu.

‘BİZ HER ZAMAN DAHA GÜÇLÜYÜZ!’

“Kadınlara çok ayrımcılık yapılıyor” diyen N.O., iş yerindeki adaletsizleri anlatmaya şöyle devam etti: “Erkek işçileri ‘belim ağrıyor’ dediğinde çikolataların olduğu hafif bölümlere yolluyorlardı. “Neden bizi toz şekerlerin, sütlerin olduğu ağır bölümlere yolluyorsunuz. Haksızlık değil mi bu?” dediğimizde de “Onların beli ağrıyor” diye yanıt veriyorlardı.”

Kadınların erkeklerden daha zayıf ve güçsüz olduğu yönündeki sanıya ilişkin de konuşan N.O. bu kabullenişe itiraz ederek “Hayır, biz her zaman erkeklerden daha güçlüyüz! Daha olgunuz” şeklinde konuştu.

KADINLARA ÇAĞRI: HAKSIZLIKLARA SESSİZ KALMAYIN!

İş yerindeki haksızlıkları anlatan ve bu konudaki mücadelesini “Hakkımı aramaktan vazgeçmem. Haksızlık yapıldığında da kendimi zorlamadan rahat çalışıyordum” diyen kadın işçi, söz konusu eşitsizliklere de kendince iş yavaşlatarak karşılık verdiğini anlattı.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla dünyadaki kadınlara seslenen 21 yaşındaki N.O., haksızlıklara karşı sessiz kalmama çağrısı yaptı.

 ‘EVDE EŞİTİM AMA İŞ HAYATINDA ASLA!’

Görüştüğümüz bir diğer kadın işçi de yine Migros’un Gebze Depo’sunda çalışırken, sendikalı olduğu için işten çıkarılan işçilerden H.B.

Migros’ta yaşadıklarını “Ben bir sürü yerde çalıştım. Böyle bir iş yeri ilk kez gördüm” ifadeleriyle anlatmaya başlayan H.B., çalıştığı iş yeri üzerinden, iş hayatında, toplumda ve ailede kadınların yerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

“Ben ailemde, eşimin karşısında eşitim” diyen H.B., eşinden saygı görürken, toplumsal hayatta kadına öncelik verilmediğini, saygı duyulmadığını ve dinlenmediğini dile getirdi. H.B., “Hele iş hayatında asla” ifadelerini kullandı.

Problemin sistemden kaynaklandığını ifade eden H.B., “Kadınlar her zaman şiddete maruz kalıyor. Şu ana kadar bir çözüm olmadı. Her şey saygı çerçevesinde olmalı. Karşındakinin insan olması, seni dinlemesi lazım” diye konuştu.

‘KADINLAR KENDİNDEN TAVİZ VERMESİN!’

H.B., ayrıca sözlerine “Kadının ailede, toplumda, iş hayatında yeri vardır. Bütün kadınlar erkeklerin başının tacı olmalıdır” şeklinde ek yaptı.

Kadınların ve erkeklerin eşit olduğunun altını çizen H.B., şiddet gören, boşanmak isteyen, kötü şekilde bir yaşam sürdüren kadınların zayıf olmamasını, güçlü durmasını istedi.

H.B. sözlerini şu mesajla sonlandırdı: “Kadınların susmaması gerekiyor. Kendinden taviz vermemesi gerekiyor. Kadınlara her şeyin hayırlısını diliyorum.”

NE OLMUŞTU?

Kendisini ‘insan hakları, eşitlik ve sendikalaşmaya saygılıyız’ ifadeleriyle tanıtan süpermarket zinciri Migros, sendikalı oldukları için Ocak ayında 13 işçiyi işten atmıştı. Depo, Antrepo, Gemi Yapımı ve Deniz Taşımacılığı İşçileri Sendikası’na (DGD –SEN) üye oldukları için Ocak ayında işten çıkarılan 13 işçinin depo iş yeri önünde başlattığı direnişe destek veren 13 işçi de Şubat ayında ‘ahlaka aykırı tutum’ da bulunmak iddiasıyla işten çıkarmıştı. 26 işçi, direnişe geçmiş, işe iade davası açmıştı. İşçilerin işe iade davası Haziran ayında görülecek.

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ

8 Mart 1857’de ABD’nin New York kentinde bulunan bir dokuma fabrikasında çalışan 40 bin işçi, 16 saatlik işgününün 10 saate indirilmesi ve ücretlerde artış yapılması talebiyle greve başlamıştı. 40 bin kadın işçinin örgütlediği bu grev o zamana kadar ki en kitlesel kadın eylemlerinden biri olmuştu. Eylemi durdurmak isteyen polis kadın işçilere saldırmış, fabrika yönetiminin de desteğiyle binlerce işçinin fabrikaya kilitlenmişti. Bu sırada çıkan yangında içeride kilitli kalan işçilerden 129’u yanarak hayatını kaybetmişti. Olaya ABD basınında neredeyse hiç yer verilmemiş, fabrika yönetiminin ve polisin tavrı halktan gizlenmeye çalışılmıştı. Buna rağmen, işçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katılmıştı.

Kadınlar günü ilk olarak 1909 yılında Amerikan Sosyalist Partisi’nin çağrısıyla Şubat ayının son Pazar gününde kutlanmıştı. Düzenlenen eylemlere katılan kadınlar, seçme ve seçilme hakkının yanı sıra çalışma koşullarının iyileştirilmesini talep etmişti. Ancak söz konusu günde yapılan eylemler Amerika’nın bazı kentleriyle sınırlı kalmış, uluslararası bir boyuta ulaşmamıştı.

1910’a gelindiğinde ise Kopenhag’da gerçekleştirilen İkinci Enternasyonal’e bağlı Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda kadın ve emek mücadelesi masaya yatırıldı. Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nden Clara Zetkin, bu konferansta yaptığı konuşmada kadınlar için bir mücadele günü belirlenmesi gerektiğini söyledi. Zetkin’in önerisi kabul edilmiş, her ülkenin sosyalist kadınlarının her yıl aynı gün, kendi ülkelerinin işçi sınıfı örgütleriyle mutabakat içinde bir kadınlar günü düzenlemesi kararlaştırılmıştı. Konferansın düzenlendiği tarihlerde neredeyse hiçbir ülkede kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmemişti. Bu sebeple, pek çok ülkede eş zamanlı kutlanacak bu günün temel olarak kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi için bir mücadele günü olarak düzenlenmesi karara bağlanmıştı. Amaç, dünyanın neresinde olursa olsun kadınlara uygulanan sömürü ve baskıya karşı mücadeleyi yükseltmek idi. Kadınların seçme ve seçilme hakkını alması, kadın-erkek eşitliğinin sağlanması ve emperyalist savaşa karşı mücadele, bütün dünya kadınlarının ortak mücadele ilkelerinin başında yer almaktaydı.

İLK ULUSLARARASI EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ

19 Mart 1911’de uluslararası anlamda ilk emekçi kadınlar günü etkinliği düzenlendi. Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre’deki eylemlere katılan on binlerce kadın seçme ve seçilme hakkının yanı sıra kadınlara iş ve mesleki eğitim verilmesi, çalışma alanlarında kadın-erkek eşitliği sağlanmasını talep etti. Sonraki yıl Fransa, Hollanda ve İsveç de kadınların mücadele gününü kutlamaya başladı.

1913’te 8 Mart’ta düzenlenen kadınlar günü Rusya’da da kutlandı.

Pek çok ülkede kutlanacak bu gün için ortak amaç ve ilkeler ortaya konmuş olsa da kesin bir tarih belirlenmemişti. Her yıl ilkbahar aylarında farklı tarihlerde kutlanan kadınlar gününün 8 Mart’ta kutlanması kararıysa 1921’de Moskova’da yapılan Üçüncü Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda alındı. Bu kararla 8 Mart 1857’de yaşamını yitiren 129 kadın işçinin ve 8 Mart 1917’de Şubat Devrimi’nin fitilini ateşleyen grevleri başlatan, “ekmek ve barış” sloganıyla sokaklara dökülen Petrogradlı dokuma işçisi kadınların anısına 8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başlandı.

Ekim Devrimi’nin ardından Sovyetler Birliği’nde 8 Mart coşkuyla kutlanan bir mücadele gününe dönüşmüş, bununla birlikte kadınların sosyal ve siyasi yaşama katılması, kadın-erkek eşitliğinin sağlanması yönünde pek çok düzenlemeye imza atılmıştı.

Emekçi Kadınlar Günü’nün tarihinin sabitlenmesi ile Sovyetler Birliği’nde ve daha sonra kurulan tüm sosyalist devletlerde bu gün resmi tatil ilan edildi.

Takip eden yıllarda kadınlar 8 Mart’ları ülke ve dünya gündeminde yaşanan gelişmelere protestolarında yer verdi. Ülke ve dünya gündemine ilişkin söz söyledi. 1937’de İspanya’da kadınlar 8 Mart’ta kitlesel gösterilerle faşist Franco rejimini protesto etti. 8 Mart 1943’te ise İtalya’da kadınlar Mussolini’yi protesto etti. 1940’larda İkinci Dünya Savaşı’nda savaşmak üzere çocuklarını asker göndermek istemeyen Avrupalı kadınlar gibi, 1960’larda da ABD’li kadınlar Vietnam Savaşı’na oğullarını göndermek istemediklerini dile getirdi.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ise 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmasını, kutlamaların başlamasından yıllar sonra, 1977 yılında kabul etti. Ancak BM, bu günü kadınların mücadele günü olarak göstermekten geri durdu.

TÜRKİYE’DE İLK KUTLAMA TKP’Lİ KADINLARDAN

Türkiye’de ise 8 Mart ilk kez 1921 yılında Mustafa Suphi ve 14 arkadaşının öldürülmesinin ardından Türkiye Komünist Partisi üyesi kadınlar tarafından kutlandı. TKP’li kadınlar 8 Mart’ın ‘Emekçi Kadınlar Günü’ adıyla kutlama kararı almıştı.1975 yılında kurulan İlerici Kadınlar Derneği ise, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü ilk kez yaygın olarak ve sokaklarda kutlamaya başladı. İKD, her yıl 8 Mart’ta pek çok kentte kitlesel etkinlikler düzenledi.

Kadınların yıllara dayalı mücadelesi sonucunda bugün dünyanın çeşitli yerlerinde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kadınların ülke ve dünya gündemine ilişkin söz söylediği, sokaklarda kendini ifade ettiği ve haklarını talep ettiği bir gün olarak kutlanıyor.

DAHA FAZLA