Peki ya hayvanların hakkı?

Peki ya hayvanların hakkı?

Hayvanları yeme konusunda vicdanımızı rahatlatmak adına türlü şeylere inanıyoruz. “Çok istiyorum aslında ama vegan olamam, çalışıyorum, özel beslenmek gerekiyor buna vaktim yok”, “Zaten sağlıksız besleniyorum bir de hayvansal gıda tüketmezsem iyice zayıf düşerim”, “Ben organik yumurta ve et tüketiyorum, çiftlikten geliyor” bahanelerini bir kenara bırakma zamanı geldiğini basit bir dille, sıkmadan, zorlamadan anlatıyor İnsan Neden Vegan Olur?

Gelecek yıl tüketeceğimiz yaklaşık 57 milyar karada yaşayan hayvan ve tahmini 1 trilyon suda yaşayan hayvan için…

Bunca acı.

Bunca ölüm.

Külliyen gereksiz.

Külliyen yanlış. (s.9)

Hayvansever misiniz? Evet mi? Bu kitap bilhassa hayvansever olduğuna inananlar için…

İnsan Neden Vegan Olur? temel olarak bir örnek üzerinden veganlıkla ilgili soru işaretleri ve merak edilenlerin yanı sıra veganlığın ahlaki boyutunu anlatıyor. Amerika’daki Atlantic Falcons futbol kulübünün oyun kurucusu Michael Vick’in köpek dövüşlerini finanse edip köpek dövüştürmesini ve bundan para kazanmasını ve hatta istediği gibi dövüşmeyen birkaç köpeği öldürmesi örneği üzerinden hayvan ve hayvansal gıda tüketmenin ahlaki olarak köpek dövüşünden farkı olmadığını anlatmayı hedefliyor.

Hayvanları yeme konusunda vicdanımızı rahatlatmak adına türlü şeylere inanıyoruz. “Hayvansal gıda tüketmezsek hasta oluruz, vitaminsiz kalırız, zayıf düşeriz” bunlardan en kolayı. Birçok hayvansever hayvanların nasıl bir endüstri içinde olduğunu düşündüğünde ya da öğrendiğinde, hayvanların öldürülme şekliyle ilgili videoları izlediğinde rahatsızlık duyuyor ama yine de kendisine tepkisiz kalmasını sağlayacak argümanlar üretiyor; çünkü tepkisiz kalmak alışkanlıklarına devam etmek demek, –aslında kolaylıkla değişebilecek– zevklerine veda etmemek demek. “Çok istiyorum aslında ama vegan olamam, çalışıyorum, özel beslenmek gerekiyor buna vaktim yok”, “Zaten sağlıksız besleniyorum bir de hayvansal gıda tüketmezsem iyice zayıf düşerim”, “Ben organik yumurta ve et tüketiyorum, çiftlikten geliyor” bahanelerini bir kenara bırakma zamanı geldiğini basit bir dille, sıkmadan, zorlamadan anlatıyor İnsan Neden Vegan Olur?

Esasında kitap çok genel bir ilke üzerinde duruyor: “Hayvanlara gereksiz yere acı çektirmemek ahlaki bir yükümlülüktür.” Bu ilkenin gerçekleşmesinin de ancak vegan beslenmeye geçmekle sağlanabileceğini söylüyor. Bu ilkeye inanıyorsak hayvansal ürün tüketmenin meşrulaştırılamaz bir gerçek olduğunu da kabul etmemiz gerektiğini anlatmak istiyor.

Buradaki “gereklilik”i dallandırıp budaklandırmadan genel bir söylem doğrultusunda kabul eden kitap bu tartışmaya hiç girmiyor. Sadece örnek veriyor ve seçimi size bırakıyor. Sırf zevk alma, eğlenceli ya da pratik bulmanın hayvanlara acı çektirmek için gereklilik oluşturmadığı konusunda herkesin hemfikir olabileceğini söylüyor. Bu ahlaki yükümlülüğü irdeleyen kitap, konuya uygun güzel de bir örnek veriyor: Evcil olmayan hayvanlar tehlikede olduğunda onlara yardım edebiliriz hatta ederiz. Göle düşen bir ineği kurtarmak için insanların nasıl çabaladığını düşünelim ve aynı insanların akşam belki de barbekü partisinde inek eti yediğini! Ahlak nerede?

O zaman en azından şunu kabul ettiğimizi varsayalım: Hayvanlara acı çektirmemek –hele ki gereksiz yere– ahlaki bir sorumluluk. Peki yediğimiz etler tabağımıza gelmeden önce –henüz yaşayan hayvanlarken yani– o hayvanların ne kadar acı çektiği aklınıza geliyor mu? Son yıllarda hayvanların kesim şekilleri ya da süt, yumurta endüstrisinde hayvanlara yapılan işkence videoları özellikle sosyal medyada sıklıkla karşımıza çıkıyor. Bunlara nasıl tepki veriyoruz peki? “Ya izleyemiyorum, kapat şunu!” “Bunu izlersem bir daha et/yumurta yiyemem, süt içemem.” Peki izlememek vicdanımızı mı rahatlatıyor? İzlemeyerek olanları görmezden mi geliyoruz? Biz izlemediğimizde yapılan işkenceler son mu buluyor? Tamam, hayvanlara gereksiz acı çektirmenin karşında duruyorsunuz. Boğa güreşleri, avlanmaya karşısınız. Peki süt içerken bir ineğin sürekli hamile bırakılıp yavrusundan koparılmasını, daracık alanlarda sütünün bebeklerinden çalınmasını nasıl karşılıyorsunuz? Böyle “sert ve acımasız” tepkiler vicdanınızı rahatsız mı ediyor? Tüm bunlar hayvanlara “gereksiz” acı çektirmeye giriyor mu?

İYİ AMA…

Et yemezsem yeterli proteini, demiri alabilir miyim? Süt ve süt ürünleri tüketmezsem yeterince kalsiyum alabilir miyim? Hepsinin cevabı çok net bir şekilde “evet”. Çok yalın örneklerle “inanmak isteyene” anlatıyor kitap. Son yıllarda ana akım tıp uzmanları vegan beslenmenin çok daha sağlıklı olduğunu vurguluyor. Birçok hastalığın tedavisinde vegan beslenme tedavi yöntemi olarak bile kullanılıyor (özellikle kanser hastalarında). Bu araştırmalara internetten ulaşmak oldukça kolay, ama bunun için öncelikle bu değişikliğe açık ve önyargısız olmanız gerekiyor.

Kitapta eksik kalan ya da değinilmemiş nokta ise sadece vegan beslenme üzerinde durulması. Oysa veganlık bir yaşam biçimi. Dolayısıyla sadece beslenme değil genel anlamda her türlü hayvan sömürüsüne bir karşı duruş. Hayvan endüstrisi bilmediğimiz o kadar şeyin içinde var ki kozmetikten, ayakkabılardaki yapıştırıcılara (suni deri ya da bez ayakkabılarda bile); kullandığımız deterjandan şampuana, sigaraya, kazağa kadar. Hepsinin de bir alternatifi var, yok değil. Üstelik sanıldığı gibi masraflı da değil. Birçok vegan alternatif ürünü çok daha uygun fiyata temin edilebiliyor diyerek bu bahaneyi de çöpe atalım.

Bu kitap en basit yoldan veganlığı anlatırken veganlara sık sorulan soruları, veganlıkla ilgili aklınızdaki soru işaretlerini cevaplayacak. Veganlıkla ilgili iyi bir başlangıç kitabı.

Hayat veganlar için değil, hayat hayvanlar için çok zor.

 


 

KÜNYE: Gary L. Francione, Anna Charlton, İnsan Neden Vegan Olur?, Çeviri: Cansen Mavituna, Metropolis Kitap, 2016, 136 sayfa

DAHA FAZLA