Öğrenciler 'yerli malı'ndan zehirlendi
Malatya’da zehirlenen 20 öğrenci çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı.
18-12-2017 23:02

DHA’nın haberine göre; Malatya’nın Yazıhan ilçesinde yer alan Yazıhan Ortaokulu’nda Yerli Malı Haftası dolayısıyla yanlarında getirdikleri yiyeceklerden zehirlenen 20 öğrenci, çeşitli hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı.
Öğle saatlerinde meydana gelen olayda, evden getirdikleri yiyecekleri yiyen 6’ncı sınıf öğrencileri, baş ağrısı ve mide bulantısı şikayetlerini öğretmenlerine bildirdi. Öğretmenin, sağlık ekiplerine haber vermesiyle, tedavisine başlanan öğrencilerin sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi.
İLGİLİ HABERLER
Çocukların yemek arasına namaz engeli
Maltepe’de bulunan Feyzullah-Turgay Ciner Ortaokulu hafta boyunca tüm öğle arası saatlerini öğle namazına göre ayarladı.
20-04-2018 13:54

Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından derslere ve öğle aralarına cuma namazı ayarı yapılmıştı. Hızını alamayan Feyzullah-Turgay Ciner Ortaokulu tüm haftayı öğle namazı saatlerine göre ayarladı.
7 saat ders verilen ortaokulda çocukların öğle arası saati yapılan 13.20’ye kadar aç bekletildikleri, namaz nedeniyle öğleden sonra yapılan derslere de geciktikleri bildirildi.
İleri Hatırlatıyor
YAZI GÖNDERİLMİŞTİ
Milli Eğitim Bakanlığı, Başbakanlık tarafından mesai saatlerini cuma namazına göre ayarlayan genelgenin yürürlüğe girmesinin ardından 81 ilin milli eğitim müdürlüklerine yazı gönderilmişti.
Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı her tür ve seviyedeki resmi ve özel öğretim kurumlarında, cuma namaz saatinin mesai ve ders saatleriyle çakışması halinde isteyen yönetici, öğretmen ve diğer personele gerekli kolaylığın sağlanması, mesai saatleri veya ders çizelgelerinin bu doğrultuda düzenlenmesi talep edilmişti.
Bazı okullar tarafından da velilere, çocuklarının cuma namazına götürülmesi için izin belgesi gönderilmişti.
Geçtiğimiz yıl, Kartal’da, Cuma namazına gitmek için okuldan izin alarak ayrılan 14 yaşındaki 9. sınıf öğrencisi, bir otomobilin kendisine çarpması sonucunda yaşamını yitirmişti.
MEB: İmam hatip öğrencileri yılda 4 kitap okusa yeterli
Son açıklanan verilere göre imam hatip öğrencilerinin yüzde 40'ı okula gitmiyor.
20-04-2018 10:01

Milli Eğitim Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı’nın hazırladığı 2018 yılı performans programı yayınlandı.
Dezavantajlı gruplar başta olmak üzere, eğitim ve öğretimin her kademesinde katılım oranlarını artırma hedefinin uzağında kalan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), öğrencilerin eğitime erişimi için taşımalı eğitim uygulamasına devam edileceğini açıkladı.
Bakanlık, 2016 yılında yüzde 94,87 olan ilkokulda net okullaşma oranının 2017’de yüzde 91,16’ya gerilemesinden hareketle, 2018’de taşımalı eğitime toplam 2 milyar lira harcanacağını duyurdu.
12 AYDA SADECE 4 KİTAP
Öğrencilerin bir yılda okuduğu kitap sayısında 2017 yılında hedefi tutturamayan MEB, yayın ve kültür kitabı gönderilen kurum sayısının 2018’de artırılacağını bildirdi. Öğrenci başına okunan kitap sayısında 3,63 ile en geride olan meslek ve teknik öğretim liseleri için belirlenen hedef 4,50 oldu. Anadolu imam hatip liselerinde yalnızca 4,20 olan öğrenci başına kitap okuma sayısı için 2018’e konulan hedef 4,30’da kaldı.
Mesleki ve teknik eğitim veren ortaöğretim kurumlarında kitap okuma etkinlikleri yapılacağını duyuran MEB, bu kapsamda düzenlenecek projelere 122 bin lira kaynak ayırdı.
ÖĞRENCİLER OKULA GİTMİYOR
Özellikle imam hatip ve meslek liselerinde artan devamsızlık problemine ilişkin il müdürlüklerine, “Acil eylem planı oluşturulsun” talimatı gönderen MEB, üç başlıktan oluşan faaliyet tablosu oluşturdu.
Meslek liselerinde 20 gün ve üzerinde devamsızlığı olan öğrenci oranının yüzde 40’lara varmasından hareketle, öğrencilerin devamsızlık oranlarının takip edilmesi için komisyon kurulması kararlaştırıldı.Bu komisyon için bütçeden 60 bin lira ayrıldı.
İNANILMAZ HEDEF: YÜZDE 40 OLAN DEVAMSIZLIK ORANI YÜZDE 39'A İNECEK
Tüm bunlara karşın meslek ve imam hatip liselerindeki yüzde 40'lık devamsızlık oranını MEB sadece yüzde 39'a indirmeyi hedefliyor.
Türkiye’yi OECD ülkeleri arasında en tepeye taşıyan ve 2017’de önceki yıla oranla yüzde 1,17 artarak 6,21 olan ilkokullardaki 20 gün ve üzeri devamsız öğrencilerin azaltılması için de heyet oluşturulacağı bildirildi.
Devamsızlık oranının yüksek olduğu ilk 10 ile saha ziyaretleri gerçekleştirilerek devamsızlık sebeplerinin araştırılacağı belirtildi.
MEB FATİH'E DOYAMADI
MEB, 2018 yılı performans programında, başarısızlığı tescillenmesine rağmen ısrarcı olduğu FATİH projesine de yer verdi. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın, “Yeni bir ihale sürecine çıkıyoruz. GSM operatörleriyle öğrenci başına 4 dolar gibi bir ücret ile 10 yıllık anlaşma yapacağız” dediği projenin altyapı çalışmalarının tamamlandığı ileri sürüldü.Buna karşın, projenin teknolojik altyapısını geliştirmek için ihtiyaç duyulan ek kaynağın 2.5 milyon TL olduğu bildirildi.
Birgün'den Mustafa Mert Bildircin'in haberine göre e-öğrenme materyalleri hazırlanması için talep edilen ödenek ise 7.5 milyon TL oldu. Başarısızlık öyküsüne dönüşen proje için yalnızca bilgi ve iletişim teknolojisi altyapısı geliştirmek, öğrenci ve öğretmenlere yönelik etkinlikler düzenleyerek bu teknolojileri kullanma yetkinliklerini artırmak amacıyla harcanan tutar 1 milyar 18 milyon lira olarak açıklandı.
YÖK: Dersler cuma namazıyla çakışmasın
YÖK, yayınladığı bir genelge ile derslerin cuma namazına göre düzenlenmesini istedi.
19-04-2018 19:35

YÖK, konu başlığı “Cuma İzni” olan 4 Nisan 2018 tarihli genelge ile mesai, ders ve sınav saatlerinin ilgili rektörlük tarafından cuma namazı ile çakışmayacak şekilde düzenlenmesi yolunda bir talimatı verdi.
Genelgeye gerekçe olarak ise eski Başbakan Ahmet Davutoğlu döneminde memurlar için getirilen cuma namazı düzenlemesi gösteriliyor.
Söz konusu ‘Cuma izni ile ilgili 2016/1 Sayılı Başbakanlık Genelgesi’, 8 Ocak 2018’de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmişti. Ahval'ın aktardığı habere göre, YÖK’ün üniversitelere gönderdiği yazıda da, ilgili genelgeye atıf yapılarak görüş ve gelen talepler üzerine bu kararın aldığı belirtiliyor.
YÖK Başkanvekili Prof. Rahmi Er imzalı genelgede, “Anayasa ile güvence altına alınmış olan dini inanç hürriyetinin bir gereği olarak ilgi genelge kapsamında öğrenci ve personelin haklarının korunmasının önemini hatırlatma gereği doğmuştur” deniyor ve gerekli düzenlemenin yapılması için şu talimat veriliyor:
“Yükseköğretim kurumlarımızda mesai, ders, sınav ve uygulama saatlerinin Cuma namazı saati ile çakışması halinde eğitim ve öğretim faaliyetlerinde bir aksaklığa meydan vermeden gerekli tedbirler alınarak isteyen akademik ve idari personel ile öğrencilere gerekli kolaylığın sağlanması; mesai saatleri ve/veya ders çizelgeleri, uygulama ve sınav saatlerinin bu doğrultuda düzenlenmesi hususunda bilgilerinizi ve gereğini önemle rica ederim.”
İmam hatiplileri dini şüpheye yönelten sorular: Ya ateistler haklıysa?
Düzce Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Fatma Günaydın, imam hatip öğrencileriyle yaptığı çalışmada, gençleri deizme yönelten 100’den fazla soruyu derledi.
18-04-2018 06:38

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “olmaz böyle şey”, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın “bilimsel değil”, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın “sapıklık” değerlendirmesine karşın yoğun bir dini eğitim alan imam hatip liselerinin çelişkileri büyüyor. İlahiyat fakültelerinin “Din Karşıtı Çağdaş Akımlar ve Deizm” sempozyumunda sunum yapan Düzce Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Fatma Günaydın, öğrencilerle yaptığı anket ve gözlem çalışması sonrasında öğrencileri deizme yönelten soruları derledi.
İleri Hatırlatıyor
ÖĞRENCİLERİN DİNİ ŞÜPHELERİNİN NEDENLERİ
Günaydın, imam hatip liselerindeki 11. ve 12. sınıf öğrencilerinin inanca dair sorularından oluşan sunumunda, gençler arasındaki dini şüphenin nedenlerini ise “dindarların yaşamlarının meydana getirdiği hayal kırıklığı, ebeveyn ile olan çatışmalı ilişkiler, sebep ve hikmeti anlatılmadan dini emirlerin dikte edilmesine karşı oluşan tepki ve din başlığı altında eleştiriye uğramak” şeklinde sıraladı.
Günaydın “Yaşadığı dünyadaki kötülük ve adaletsizlikleri gören genç, Tanrı’nın merhameti ve adaleti konusunda sarsılır. Din bilim çatışması aynı şekilde genç bireyi ciddi bir ikilemin ve açmazın eşiğine taşır. Kültür dersleri ile inanç konuları arasında bağlantı kurma zorluğu yine dini şüpheye sevk eden amillerdendir” dedi.
10 YILLIK ÇALIŞMA
10 yıllık çalışmasının ardından Günaydın’ın ve Ensar Vakfı’nın kitaplaştırdığı sunumda yer alan “temel inanç sorularından” bazıları şöyle:
- Allah bizim cennete ve cehenneme gireceğimizi biliyor neden bizi imtihan ediyor?
- Öldükten sonra dirileceksek neden ölüyoruz?
- Allah her şeyi bildiği halde neden bizi yarattı?
- Bizler Müslüman ailede doğduğumuz için mi Allah’a inanıyoruz. İnanmayan aileden doğanların suçu ne? Allah akıl vermiş ama bizlere de vermiş ama biz de tam kullanamıyoruz?
- Allah’ın varlığını bir ateiste nasıl ispatlayabiliriz? Onlar big bang deyip geçiyorlar?
- Allah bizi seviyor da neden günah işlememize izin verip sonra bizi yakıyor?
- Sonsuzluk kavramı akıl almaz bir şey Allah’ın sonsuz olmasını algılayamıyorum.
- Kuran’da kadın ve erkek niçin eşit değil?
- Allah neden bir kuluna eziyet verirken diğerine rahatlık veriyor. Rabbimiz neden bu konuda eşit davranmıyor?
- Kaderde ne zaman öleceğimiz belli ise neden sadaka ömrü uzatıyor? Kaderde cennete ve cehenneme gideceğimiz belliyse neden ibadet ediyoruz?
- Allah’ın ihtiyacı yokken bizi niçin test etmekte?
- Cennette birini istiyorum o da başka birini ne olacak?
- Allah kötülüklere neden engel olmaz?
- Tarikatlar gerekli midir, neden?
- Biz putperestleri eleştiriyoruz ama biz de Kabe’nin etrafında dönüyoruz.
- Ya Hıristiyan veya ateistler haklıysa?
- Allah ile iletişimde neden Kur’an okumak, dua etmek değil de namaz ön plandadır?
- Adem’le Havva dünyaya nasıl geldiler? (Uzay gemisi ile olabilir mi?)
- Bu dünyaya gelmek benim tercihim değil. Allah bunun benim seçimim olduğunu ve hatırlamadığımı söylüyor.
- Allah kalplerini mühürlediği insanları niçin cehennemle cezalandırıyor?
- Kelam dersinde mucize, olay görüyoruz ama hiçbirinin delili yok. Sadece anlatılıyor bana göre delil yok.
- Allah niçin önceki kitapların bozulmasına izin vermiştir?
- İçki öncekilere yavaş yavaş yasaklanırken bizlere neden direk haram kılındı?
- Ahirette hesap verirken insanların yetiştirildiği çevre göz önünde bulundurulacak mı?
- Allah’ın hep ‘ben yaptım, ben yarattım demesi’ tuhafıma gidiyor.
- Allah bizi yaratmasaydı ne ile uğraşırdı?
- Dünyanın her yerinde ezan farklı saatlerde okunuyorsa kıyamet nasıl kopacak?
DİNİ ŞÜPHE YÜZDE 30
Cumhuriyet’in haberine göre, çocukların, “dini şüphe yaşı” denilen dönemi yaşadığını belirten Günaydın, “Eğitim alanındaki araştırmacıların verdiği bilgiye göre 12 -14 yaşlarında başlayan dini şüphe 16-18 yaşlarda zirvededir ve 20’li yaşlarda ona erer. Bu soruların sahipleri de dini şüphe döneminin zirve noktasındadır. Dini şüphe ile ilgili araştırmalara göre Amerika’da dini şüphe erkeklerde yüzde 79 kızlarda yüzde 53 gibi bir orandadır. Mısır’da yapılan anket sonucuna göre kızlarda yüzde 27, erkeklerde yüzde 21 oranındadır. İmam hatip liselerinde yüzde 12, genel liselerde yüzde 30’dur. Farklı araştırmalarda da ülkemizdeki dini şüphe oranı yüzde 30’ları geçmemektedir” dedi.
Ataması yapılmayan bir öğretmen daha intihar etti
AKP’nin eğitim politikalarıyla ataması yapılmayan öğretmenlerin sayısında her dönem artış gözlenirken, bunun sonucunda işsiz kalarak bunalıma giren öğretmenler yaşamlarına son vermeye devam ediyor.
16-04-2018 23:08

Aydın'ın İncirliova İlçesi'nde yaşayan 25 yaşındaki ataması yapılmayan öğretmen Merve Çavdar, depresyon haplarını içerek intihar etti.
2014 yılında Sosyal Bilimler Öğretmeni olarak mezun olan Çavdar'ın atanmasının gerçekleşmediği ve işsizlik nedeniyle bir süredir bunalımda olduğu öne sürüldü.
‘İŞ BULMAYA GİDİYORUM’
Çavdar’ın intihar etmeden önce evden “İş bulmaya gidiyorum” diyerek çıktığı ve Güzelçamlı Mahallesi sahilinde yaşamına son verdiği belirtildi.
İlerici Kadınlar Meclisi: Ensar Vakfı'na siper olanların hazırladığı tasarı derhal geri çekilsin
AKP’nin çocuk istismarına karşı hazırladığı yasa tasarısı, çocuk istismarıyla mücadele etmekten uzak.
16-04-2018 20:00

İleri Haber
İlerici Kadınlar Meclisi tarafından yapılan açıklamada, çocuk istismarıyla ilgili olarak hazırlanan ‘Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın’ derhal geri çekilmesi gerektiği belirtildi.
Tasarının çocuk istismarıyla mücadeleye yarardan çok zarar getireceğinin ifade edildiği açıklamada, “Çocuk istismarına karşı mücadele etmek salt ağır hapis cezaları ile olmaz, çocuklarımızın sağlıklı beslendikleri, laik bilimsel eğitim alabildikleri, biat etmeyen sorgulayan bireyler olarak yetiştirildikleri bir toplumda çocuk istismarcıları da azalacak verilecek cezalar da karşılığını bulacaktır” denildi.
Açıklamanın tamamı şöyle:
“Geçtiğimiz günlerde AKP tarafından çocuk istismarı suçlarına daha ağır cezalar verilmesi için hazırlanan Tasarı bir bütün olarak incelendiğinde yarardan çok zarar getirecek boyuttadır.
1- Çocukların nitelikli istismarında 12 yaş altındaki çocuklara yönelik fiillerin cezasının ağırlaştırılmasına karşılık 15 yaşından büyük çocuklara yönelik fiillerin cezasında bir değişiklik yapılmaması 15 yaşından büyük çocukları açık hedef haline getirmektedir. 18 yaşından küçük herkes çocuktur ve cezalar arasında uçurum olmamalıdır.
2- Akran ilişkisi tasarıda yer almalıdır. Tasarıda ağırlaştırılmış müebbet hapis gibi son derece ağır cezalar yer alırken failin çocuk olduğu durumlara ilişkin düzenleme yapılmaması kabul edilemez. Fail de olsa mağdur da olsa çocuk çocuktur ve failin çocuk olduğu durumlarda salt cezalandırma değil ıslah etme de amaç olmalıdır.
3- Kimyasal hadım uygulaması tasarıdan derhal çıkartılmalıdır. Cinsel suçlar hastalık değildir, ilaçla değiştirilecek bir durum olarak ele almak cinsel suçlar gibi kadın ve çocuklara yönelik suçların temelinde yapan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini görmezden gelmektir. Kimyasal hadım, failin rızası dışında ya da zor durumundan faydalanılarak vücuduna müdahale etmektir bu da insan haklarına aykırıdır.
4- Çocuk istismarına ilişkin yayın yasağının bu tasarıda yer alması AKP fırsatçılığından başka bir şey değildir. Çocukların yüksek yararı bahane edilerek basın özgürlüğü ve bu özgürlüğün çocuk istismarına karşı kamuoyu oluşturulması için kullanılmasına engel olunmaya çalışılmaktadır. Başka Ensarların ortalığa dökülüp saçılmasından korkanlar yasaklarda çare aramaktadır.
5- Saygınlık, kravat, takım elbise giyme gibi bahanelerle yapılan takdiri indirimler için ciddi sınırlamalar getirmek yerine gerekçe yazılmalıdır demek dostlar alışverişte görsüncü zihniyetle yapılmış bir düzenlemedir. Zira Anayasa 141. Maddeye rağmen mahkemeler gerekçesiz kararlar vermektedirler kaldı ki bekaret bozulmadı, erekte olamadı gibi bahaneleri gerekçe diye yazan utanç kararlarına imza atmaktadır mahkemeler.
Çocuk istismarına karşı mücadele etmek salt ağır hapis cezaları ile olmaz, çocuklarımızın sağlıklı beslendikleri, laik bilimsel eğitim alabildikleri, biat etmeyen sorgulayan bireyler olarak yetiştirildikleri bir toplumda çocuk istismarcıları da azalacak verilecek cezalar da karşılığını bulacaktır. Biz ilerici kadınlar çocuk istismarcılarını koruyup kollayanların Ensarlara siper olanların yaptıkları yasalardan çocuklarımıza fayda gelmeyeceğini çok iyi biliyor bu nedenle de hazırladığınız tasarınızı derhal geri çekin diyoruz."