‘Lazlar, fıkralardan ibaret değil!’

‘Lazlar, fıkralardan ibaret değil!’

“Bu Bir İsyan Şarkısı Değil: Lazlar, Kimlik, Müzik” adlı çalışma, Lazların tarihi ile başlamaktadır. Bunu yaparken, tarihi bir anlatıyla sınırlandırmayıp Lazların demografik yapılarını, Lazona’nın ekonomik özelliklerini, devletin Lazlar ile ve Lazların devlet ile kurduğu ilişkileri ayrıntılı şekilde ele almıştır.

Sosyal bilimlerde kimlik çalışmalarının yoğunluğu aşikar. Bu bağlamda yapılmış çalışmalardan biri de Nilüfer Taşkın’ın “Bu Bir İsyan Şarkısı Değil: Lazlar, Kimlik, Müzik” isimli eseridir. Çalışmayı, benim için öncekilerden bir başka alana taşıyan özelliği ise; müzik olgusunu kimlik çalışmasıyla ele almış olmasıdır. Müzik üzerine yapılan çalışmaların kimlikle harmanlanması da toplumsal bir olgu olan müziği ele almak konusunda alana katkı koymuştur.  

Çalışma Lazların tarihi ile başlamaktadır. Bunu yaparken, tarihi bir anlatıyla sınırlandırmayıp Lazların demografik yapılarını, Lazona’nın ekonomik özelliklerini, devletin Lazlar ile ve Lazların devlet ile kurduğu ilişkileri ayrıntılı şekilde ele almıştır. Lazca ve Lazona’nın politik kimliği  de bu bölümde ele alınmıştır. 1970’lerden itibaren “toplumsal muhalafet”in Lazona’da yüksek oluşu yine bu bölümde ele alınmıştır. Bu noktayı kısaca ayrıntılandırmakta fayda var. Lazona, yalnızca Laz nüfusun yaşadığı bir bölge değildir. Bölgede yaşayan Hemşinlilerin politik eğilimlerine de bu başlıkta yer verilmiştir. Taşkın, 12 Eylül’le birlikte Laz nüfusun bölgeden göç ettiğini Hemşinlilerin bu dönemde özellikle Hopa’da sosyal ve ekonomik olarak öne çıktığını belirtmiştir (Taşkın, 2016, 77).

Kültürel ürünün, ortaya çıktığı toplumsal bağlamda ele alınması gerektiği, üreticinin ve tüketicinin bu bağlamda anlamlandığı görüşü çalışmanın teorik zeminini oluşturmaktadır. Taşkın, Laz müziği ve danslarını da toplumsal ilişkilerle açıklar. Cumhuriyet’in erken döneminde müzik politikaları, kültür alanında önemli bir değişim-dönüşüm amaçlamaktadır. Osmanlı’nın geri müziği ile bağları kopartıp, Batılı tekniklerle yeniden üretilmiş, kaynağı Anadolu olan bir müzik politikası benimsenmiştir. Çalışma, Laz müziğinin bu dönüşüme maruz kaldığını belirtmektedir. Lakin, çalışmanın önemli bir eksiği bence bu noktada ortaya çıkıyor. Erken Cumhuriyet müzik politikaları konusunda bilgi sahibi olmayan okuyucu için bu açıklama fazlasıyla muğlaktır. Çalışmanın sınırlarının dışına çıkmamak için yer verilmemiş olduğu anlaşılsa da dönemi anlamadan bölümde verilen bilgiye sahip olmak ne yazık ki bağlamın anlaşılmasına izin vermemekte, aksine yalnızca Laz müziği için uygulandığı düşüncesine yol açmaktadır.

Taşkın, Laz müziği konusunu ele alırken, Lazca’nın etkisine özellikle değinmektedir. Bu temellendirme okuyucuya, dilin yaşamaya devam etmesi arzusunun itici bir güç olduğunu düşündürmektedir (Taşkın, 2016, 120). Bu bağlamda da ele alınan ilk müzik grubunun, Zuğaşi Berepe olması şaşırtıcı değildir. Çalışma, Kazım Koyuncu ve Karadeniz “Rock” müzik konusunda derinleşerek devam etmektedir. Karadeniz rock gruplarının kendiliğinden muhalif olduğu görüşüne karşı çıkmaktadır Taşkın. Bunun sebebini Zuğaşi Bepere’nin yarattığı etkiye dayandırırken, daha sonraki müzisyenlerin Zuğaşi Bepere’nin açtığı yoldan yürüdükleri için “konfor”a sahip olduklarını ekliyor.

Karadeniz rock müziğinin kendiliğinden muhalif olduğu düşüncesinin, başlangıçta politik gençlik kitleleri tarafından sahiplenilmesiyle de ilişkilendirmektedir. Bu algının yaratılmasında Karadenizli müzisyenlerin HES karşıtı tutumlarının etkisinin altını çizer. Taşkın, HES karşıtı tutumun bir yaşam alanı savunmasından öteye gidemediğini ve HES karşıtı mücadelenin “aynı iktidarın” kültüre müdahalesini öne çıkartamadığını ve hatta çıkartmaktan kaçındığını iddia eder (Taşkın, 2016, 206-207).

Sonuç olarak, bir müziği bir kimlikle ilişkilendirmenin o müziği politikleştirdiğini savunan Taşkın, Karadeniz rock müziğinin isyan müziği olarak algılanmasına itiraz etmektedir. “Her türün belli bir tarih ve coğrafi deneyimle birlikte yeni bir dünya yarattığını düşünürsek, enstrüman seçiminden onu kullanım biçimine, sözlü alıntılardan yer alınan etkinliklere tüm bu unsurların bu dünyanın politik sınırlarını anlamaya yardım ettiğini görürüz” (Taşkın, 2016, 209).


KÜNYE: Bu Bir İsyan Şarkısı Değil: Lazlar, Kimlik, Müzik, Nilüfer Taşkın, İletişim Yayınları, 2016, 248 sayfa.

DAHA FAZLA