Sakarya'nın Kaynarca İlçesi’nde Suriye uyruklu 7 aylık hamile kadın Mefta Emani Arraham, 10 aylık çocuğu ile birlikte ormanlık alana kaçırılmış, daha sonra tecavüze uğradıktan sonra oğlu ile birlikte başları taşla ezilerek öldürülmüştü.

Bu konuyla ilgili bugün bir basın açıklaması düzenleyen Kocaeli Kadın Platformu açıklamasında; AKP’nin göçmen politikasının, göçmenlerin birincil dereceden ihtiyaçlarını bile karşılamadığını, yaşanan tecavüz ve cinayet vakasının da AKP’nin kadın düşmanı politikalarından kaynaklandığını belirtti.

Yapılan basın açıklamasının tamamı şöyle:

Her gün yeni bir kadın cinayeti haberi ile yüreklerimiz yaralanmaktadır. Erkek şiddeti sınır tanımadan biz kadınların yaşam hakkına kastetmektedir. Erkek egemen sistem 2017’nin ilk 5 ayında 162 kadını katletti.

Ülkemizde kadın düşmanı yaklaşımlar, yasaları, sokakları, işyerlerini, evleri ve aslında nefes aldığımız her yeri derinden bir dönüşüme uğratmaktadır. AKP siyasetinin ve devletçi sistemin şiddet geleneği kendini yeniden üreterek genişlemeye devam etmektedir. Kadın cinayetleri,  AKP’nin kadın düşmanı politikalarının sonucu olduğu kadar AKP öncesinde de var olan cinsiyet ayrımcılığının artarak devam ettirilmesinin sonucudur.

Bizler bugün Sakarya’nın Kaynarca İlçesi’nde 9 aylık hamile iken tecavüz edildikten sonra yanında 10 aylık bebeği ile öldürülen Mefta Emani Arrahman  için buradayız. Edindiğimiz bilgilere göre, Kaynarca ilçesinde özel bir tavuk şirketinde çalışan B.K. ve C.K., isimli iki kişi işyerinde çalıştıkları Suriye uyruklu bir kişi ile henüz bilinmeyen bir nedenden tartıştı. Tartışma sonrasında dün (6 Temmuz) akşam iki şahıs, Suriyeli işçinin eşini evlerinden zorla kaçırarak, Suriyeli olan kadına tecavüz ettikten sonra, yanındaki 10 aylık bebeği ile birlikte öldürdü. Suriye uyruklu kadını öldüren şahıslar, kadının cesedini Topçu Mahallesi Dağyeniköyü civanında bulunan ormanlık alana atarak kaçtılar.

AKP’nin göçmenler için barınma, beslenme, sağlık, eğitim gibi hizmetler konusunda yeterli hazırlık yapmadığından ve önlem almadığından halklar arasındaki çatışmalar kadın bedenine ve yaşam hakkına yönelik saldırılara neden olmuştur. Devletin toplumsal uyum konusunda hiçbir tedbir almayışı, dil bariyerinin kültürel kaynaşmayı önlemesi ötekileştirmeyi artırırken yerli nüfus ile Suriyeliler arasında kutuplaşmayı keskinleştirmiştir.

Bu konuda kalıcı çözüm yolları üretmedikçe ve hukuki statü tanımadıkça, sığınmacıların temel hizmetlere erişimi konusunda iyileştirme yapmadıkça, toplumsal uyum eksenli bir politika uygulamadıkça, sığınmacıları yedek iş gücü ordusu olarak görmekten vazgeçmedikçe yani kısaca göç politikalarını değiştirmedikçe ülkede huzur, barış ve esenliğin sağlanması mümkün değildir.

Biz kadınlar öldürülmeye, dövülmeye, cinsel saldırıya uğramaya ve bunlar hakkında susmak zorunda bırakılmaya karşı isyandayız! Erkek adalet değil gerçek adalet için susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz! Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri karşısında, bulunduğumuz her yerde mücadele ve direnişimizi kendi gücümüzle büyüterek ve kadını kurban değil, toplumsal özne olarak açığa çıkaran daha güçlü bir kadın örgütlenmesi yaratarak direnişimizi sürdüreceğiz.