Kısa öyküler büyük dünyalar

Kısa öyküler büyük dünyalar

Oscar Wilde, Jack Landon, Thomas Hardy, Mark Twain gibi klasikleşmiş yazarların öykülerinin bulunduğu, ince ince okumanız, üzerine düşünmeniz, yaşamanız gereken pek çok öykü var kitapta. Birinden aldığınız hisleri, yüklendiklerinizi üstünüzden atamadan diğer öykü geliyor

“Kısa Öykünün Büyük Ustaları” okuma dünyamıza çok büyük bir katkı. İngiliz ve Amerikan Edebiyatı’na dair bu geniş yelpazede bazıları oldukça yakından tanıdığımız yazarlara ait öykülerin yer aldığı kitap şüphesiz ki bazı yazarlar ile tanışmak için iyi bir fırsat niteliğinde. Kitabın çevirisi ve derlemesi uzun süre Cumhuriyet gazetesinin kültür editörlüğünü de üstlenen Celal Üster’e ait. Öyküleri ilk gençlik yıllarından itibaren okuduğu ve etkilendiği yazarlardan seçmiş. Kitap bu yanıyla kişisel tercihlerin ürünüdür demek yanlış olmaz.   

Öykünün ortaya çıkışı fabl türündeki eserler ile başlar. Daha sonra kısa romanlar gelir. Karakteristik özelliklerini 19. yüzyıl’da alan öykünün başlangıcı için pek çok kaynak Boccaccio (14. Yüzyıl) ile yetinmeyip Bin bir Gece Masalları’na kadar gitmek gerektiğini söylüyor. Ancak karakteristik özelliklerini 19. yüzyıl’da alıyor öykü. Ve belki de bir ilk adım niteliği barındırıyor ki Ray Bradbury yazmaya öykü ile başlayın diye tavsiye veriyor.

Oscar Wilde, Jack Landon, Thomas Hardy, Mark Twain gibi klasikleşmiş yazarların öykülerinin bulunduğu, ince ince okumanız, üzerine düşünmeniz, yaşamanız gereken pek çok öykü var kitapta.  Birinden aldığınız hisleri, yüklendiklerinizi üstünüzden atamadan diğer öykü geliyor. Oliver Goldsmith’in “Harp Malulü” adlı eseri ile başlıyoruz. Hep ezilmiş, yoksul ve en sonunda zorla savaşa gönderilip sakat kalan bir genci öyküsü. Size düzenin hiç değişmediği gerçeğini bir kez daha anımsatıyor; olan hep yoksullara oluyor. Savaş savaştı, övülecek bir yanı yoktu Oliver Goldsmith’e göre. Sonra Washington Irving’in Amerikan gotiğinin örneklerinden biri sayılan “Alman Öğrencinin Başından Geçen” geliyor. Hem dokunaklı hem şaşırtıcı. O.Henry’nin “Arabacının Koltuğundan”ı ise tıpkı Saki’nin (H.H. Munro) “Açık Pencere”si gibi insanın yüzünde muzip bir gülümseme bırakıyor. “Saki”nin takma adının Ömer Hayyam’ın rubailerinden geldiği söylenmekte. James Joyce’un çocukluk, aşk, yoksulluk, masumiyet kaybı gibi pek çok şeyle sizi bir anda ele geçiren Araby’si ise bir başka önemli eser olarak kitapta yerini almış. Mobdy Dick’in yazarı Herman Melville ise bu kez insanları tanımak ya da tanıyamamaktan, içimizde taşıdığımız gizemden bahsettiği “Daniel Orme” ile karşımıza çıkıyor. G.K. Chesterton’a ait “Mahşerin Üç Atlısı”  uyandırdığı merakla bir solukta okunan zeka dolu bir kurmaca.

Amerikan edebiyatının bir başka önemli ismi Faulkner Sherwood Anderson için; “Aralarında benim de olduğum Amerikan yazarlar kuşağının babası sayılır; o bizden sonrakilerin sürdüreceği bir geleneğin gerçek değeri hiçbir zaman bilinmeyen en önemli temsilcilerinden biridir." der. Kitapta gözden kaçırılması mümkün olmayan bir diğer öykü ise O’nun “Yumurta”sı. Sherwood Anderson’un öykülerinin en iyilerinden olarak gösterilen eser yazarın dikkate değer tespitleriyle donanmış. Metne adını veren “yumurta” üzerinden; yükselme ve zengin olma hırsını, bir çiftin bu uğurda verdiği mücadeleyi konu alıyor.

Kadın özgürlüğü konusunda feminist edebiyatçılara öncülük eden Kate Chopin ve psikolojik çatışmaları Çehov etkisiyle kuvvetli bir biçimde gözler önüne seren, eserleri yirmi beşten fazla dile çevrilen Katherine Mansfield ve Virginia Woolf, kitabın kadın yazarları olarak karşımıza çıkıyor. Belki de yirmi yazar arasından üçünün kadın oluşu üzerine tekrar durup düşünmek gerek. Her üçünün de kuvvetli kalemleri ve bilhassa Virginia Wolf’un “Perili Ev”inin üç sayfa ile boğazımızda bıraktığı hezimetli düğüm ise tesellimiz olsun.


KÜNYE: Kısa Öykünün Büyük Ustaları, Kolektif, Çeviri: Celal Üster, İş Bankası Kültür Yayınları, 2016, 192 sayfa.

DAHA FAZLA