Kıdem Tazminatı Fonu ya da inşaat ya Resulallah

Kıdem Tazminatı Fonu ya da inşaat ya Resulallah

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu geçtiğimiz günlerde “Bu sene mutlaka Kıdem Tazminatı sistemini değiştireceğiz” dedi. Sistem değişikliğinin uzun süredir tartışıldığı gibi bir fona devir edilmesi olduğu biliniyor. Ara ara gündeme gelen bu tartışmanın geçmişine bir bakalım. 

Öncelikle kıdem tazminatı nedir? Kıdem tazminatı bir iş yerinde en az 1 yıl çalıştıktan sonra, çalıştığınız süre karşılığı her yıl için 1 aylık ücretiniz karşılığı aldığınız tazminatın adıdır. Ancak bunun için de aylık bir üst sınır var. 

İktidar, batan, iflas eden işyerlerinin kıdem tazminatını ödeyemediğini, bundan dolayı işçilerin mağdur olduğunu, işverenlerin kıdem tazminatı için para yatıracakları fondan kıdem tazminatlarının karşılanması gerektiğini iletti. Aslında bu gerekçede bir sıkıntı yok. Söyledikleri kısmen doğru. Kısmen diyorum çünkü İktidar bu kıdem tazminatı alabilme oranını yüzde 16 olarak açıkladı. Öncelikle bu oranı nasıl bulduklarını bilmiyoruz. Çünkü devletin rapor yayınlayan herhangi bir kurumunda böyle bir veri yok. Zaten kıdem tazminatı için ne işçi ne de işveren ödedim/ödemedim diye bir bildirimde bulunuyor. 

Kıdem tazminatını alamayan bir kesim olduğu muhakkak. Ancak bunun için birkaç kanunda küçük değişiklikler yaparak bu mağduriyet çok rahatlıkla giderilebilecekken (ki iktidarın işçi emekçi dost olduğuna dair herhangi bir emare de yok) ortaya bambaşka bir girişim çıkmaktadır. İlk olarak 2013 yılında ortaya atılan kıdem tazminatı fonu hakkındaki yasa taslağı dışında elimizde iktidarın niyetini gösteren bir belge de yok. Gelin bu taslağın ana hareket noktası olduğunu varsayarak neler içerdiğine bir bakalım;

  • Kıdem tazminatı her yıl için 15 güne indiriliyor (hali hazırda 30 gün);
  • Kıdem tazminatından işten atılır atılmaz faydalanamıyorsunuz. 10 yıl sonra yarısını 5 yıldan sonra da tamamını alabiliyorsunuz;
  • Kıdem tazminatı fonu yasa taslağına son anda garip bir madde eklendi: “Fonun en az yarısı gayrimenkul yatırım ortaklıklarında değerlendirilir”;
  • Ayrıca taslakta işverene maliyetli olmasın diye 15 güne indirmenin ötesinde işveren primlerinin bir kısmı işsizlik fonu ödeneğinden karşılanır denmekte. Hali hazırda işsizlik katılım payı işveren için yüzde 2 iken bunun yüzde 0,5’e düşürülmesi gündemde. 

Okuyucuları matematik hesabına boğmayalım ama mevcut sistemde her yıl için 1 ay tazminat ödeyen işverene kıdem tazminatının maliyeti kaba bir hesapla %100/12= %8,33.

Bunun yarısı (15 güne indiriliyor) yüzde 4,16. Zaten yüzde 1,5’lik payın işsizlik fonundan ekleneceğini hesaba katarsak geriye 2,6’lık bir pay kalıyor. Böylece tazminatın işverene maliyeti yüzde 2,6 düzeyine iniyor. Bu tutara kıdem tazminatı ödemelerinin gider sayılmasını, bundan dolayı yüzde 20’lik kurumlar vergisi indiriminden yararlanıldığını vb. kattığımızda işverene net maliyet yüzde 2’ye iniyor. Buna rağmen işveren çevreleri de bu yasaya hâlâ itiraz ediyor ve 15 günlük süre yerine 10 günlük süre talep ediyor. Sendikalar ise “30 günlük süreden aşağı inmeyiz” diyor. 

Ancak gözden kaçan, tartışmanın “süre” ekseninde dönmesi. Halbuki sendikaların dediği haliyle 30 gün kabul edilse dahi bu fonda biriken paranın 15 yılda alınabileceği gerçeği tartışmanın ana eksenine çekilmiş değil. Halbuki karşımızda sermayenin ihtiyaç duyduğu kaynağı yaratabilmek için artık ne taklalar atabileceğini şaşırmış bir iktidar var. İktidar için bu fonu oluşturmakta esas motivasyon, 15 yıllık bir kaynağa sahip olmak. 

Okuyucuları biraz önce matematiğe boğduğum için yeniden boğmak istemiyorum. 2013 yılında çalışan sayısı, ortalama gelir vb. verileri gözeterek yaptığım hesaba göre bu fonda 15 yılda yaklaşık 60 milyar dolar birikecek. İşte bu tutar iktidarın gözlerini parlatıyor.

Ama bitmedi, bu kadar fonu ne yapacak iktidar? 

Önce daha öncekilerle neler yaptığını anlatalım kısaca. Deprem Fonu olarak da bilinen özel tüketim vergisi (ÖTV) nereye gitti diye sorulduğunda Mehmet Şimşek 40 milyar doları duble yollara harcadıklarını itiraf etti.

İşsizlik fonu ise bir felaket, bu fon her ay maaşımızı yüzde 3 daha eksik almamıza neden oluyor. Şimdiye kadar biriken tutar 100 milyar doları geçti ve sadece %10-15’i işsizlere maaş olarak ödendi. Fon şu anda yol geçen hanına dönmüş durumda. İktidarın tüm klientalist (kayırmacı) sosyal politika harcamaları için buradan fon aktarılıyor. Yani maaşlarımızla iktidarın rüşvet dağıtmasını biz sağlıyoruz. Bu da ayrı bir yazı konusu ama fonların sonu hep aynı.

Daha önceki fonların performansı ortada: amaçları dışında harcandılar ve harcanmaya devam ediyorlar. Ancak bu KTF söz konusu olduğunda iktidar daha dürüst: “En az yüzde 50’sini gayrimenkul  ortaklıklarında değerlendireceğim” diyor. Yani özetle “inşaat sektörüne aktaracağım” diyor.

İnşaat sektörü derken tabii ki Ağaoğlu benzerlerini kastediyorum. İktidarın inşaat sektörüne sürekli fon aktarmasının bir mantığı var. Kentleri finansallaştırmazlarsa yürütecekleri ekonomi politikası da iflas edecek. Örnekleyelim, 3. Havaalanı inşaatının ve 3. köprünün verimli olabilmesi için, İstanbul’un kuzeyinde en az 3 milyonluk bir kent yaratılması gerekiyor. Bu kenti kim yapacak? Ağaoğlugiller… Krediyi kimden bulacaklar? Finans sektöründen… Finans sektörüne garantiyi kim verecek? İşte senin benim emeğimimizin karşılığı olan Kıdem Tazminat Fonu… Bu formülün bir ucu Varlık Fonu’na dayanıyor. Ama konuyu sadeleştirmek için onu başka bir yazıya bırakalım. 

İktidarın planı çok net bir şekilde 60 Milyar dolarlık bir fon yaratıp inşaat sektörünü büyütmek iken planın işçi dostu olduğu yalanını yayanlara dahi rastlayabiliyorsunuz medyada. Örnek mi? İşte size, yasa tasarı halindeyken manşetten verilen bir başlık: “Çalışanlar müjde: iki gün çalışsanız bile tazminat alacaksanız”

Gelin meseleyi özetleyelim:

Ülkede ortalama aylık gelir 2,500 TL olsun. İki günün tazminat karşılığı yukarıda  saydığımız nedenlerden dolayı yarı yarıya iniyor. Yani 7 TL’ye. Bunun da yarısını ancak 10 yıl sonra alabiliyorsunuz yani 3,5 TL. Bu tutarın yarısı Ağaoğlugiller’e gidiyor. Şayet o da parayı batırırsa 1,75 TL’yi 10 yıl sonra alabiliyorsunuz. Bu arada bir maddeyi unuttuk: Bu parayı sadece ev almak şartıyla alabilirsiniz. Bu satır aralarında unutulan şart bile aslında fonun amacını sergilemekte. “Yok, ev almayacağım” derseniz bir 5 yıl daha beklemeniz lazım.

Kısacası AKP, kıdem tazminatından yeni bir “İnşaat Ya Resulullah!” hikayesi yaratmaya hazırlanıyor.