Karadeniz İsyandır Platformu: Doğa için HAYIR olsun

Karadeniz İsyandır Platformu: Doğa için HAYIR olsun

Karadeniz İsyandır Platformu, yayınladığı deklarasyonla "Doğa için HAYIR olsun" diyerek referandum tavrını açıkladı. Deklarasyonda, anayasa değişikliğinden doğa için faydalı bir gelişme çıkmayacağı kaydedilerek, "Anayasa değişikliği ile 'tek kişi'ye tanınan yetkiler her kime verilirse verilsin, doğanın hayrına bir gelişme yaşanmayacağını biliyoruz" denildi.

Karadeniz İsyandır Platformu, yayınladığı deklarasyonla "Doğa için HAYIR olsun" dedi. Platformun açıklaması şu şekilde:

DOĞA İÇİN HAYIR OLSUN!

Yıllardır farklı siyasi görüşten bireylerle birlikte doğa ve yaşam alanlarımızı korumak için mücadele ediyoruz. Bu zaman içerisinde çevre alanında hukuki süreçlerin birçok kez değiştirilmesine şahit olduk, doğayı şirketlerin tekeline açacak olan tasarılara karşı elimizden geleni yapmaya çalıştık.

Ancak bu sefer durum farklı. Bu sefer ne bir yasa değişikliği, ne de bir yönetmelik değişikliği söz konusu. Mecliste onaylanarak referandum süreci başlamış olan anayasa değişikliğinin yaşadığımız coğrafyanın kaderini değiştirecek etkide olduğunun farkındayız.

“Cumhurbaşkanlığı sistemi” diye sunulan bu değişiklik maalesef dünyadaki “benzer” örneklere de hiç benzemiyor. Demokrasinin sacayağı olan yasama, yürütme, yargı fiilen tek kişide toplanıyor. Tek kişiyi denetleyecek etkili bir mekanizma ise öngörülmüyor. 

“Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri” ile yasamaya ait yetkiler büyük ölçüde “tek kişi”ye devredildiği, OHAL kararnamelerinin bile tabi olduğu sınırlara tabi olunmayacağı için;  OHAL sisteminden daha ileri bir uygulama, genel idare sistemi haline gelmiş olacaktır.  

Yasama, yürütme ve yargının “tek kişi”ye bağlandığı böyle bir sistemde yürütmenin,  ne yasama yolu ile etkin bir denetiminden ne de HSYK’nın oluşumu nedeni ile yargısal yollarla denetiminden söz edilemeyecektir. Neticede bağımsızlığını bütünüyle yitirmiş bir yargı aracılığı ile idarenin işlemlerinin hukuksal denetimi uğraşısı da anlamını yitirecektir.

Basın ve nihayet kamuoyu yolu ile bir denetim akla gelse bile, basının zaten uzun zaman önce yürütmenin propaganda makinesi hale gelmiş olması nedeniyle bu türden bir denetim de umutsuz görülmektedir.

Yasamaya dair yetkileri, olağanüstü yetkilerle kullanacak olan tek kişinin vereceği kararlarla; doğa ve yaşam alanlarımızda geri dönüşü olamayacak şekilde tahribinin mümkün hale geleceğini, uzun süredir olduğu gibi ekonominin yine doğa talan projeleri üzerinde yürüyeceğini, yargının işlevsiz kalacağını, talana dur diyecek olanların ise seslerini duyurabilecekleri mecra bulamayacaklarını kestirmek güç değildir.

Anayasa değişikliği ile “tek kişi” ye tanınan yetkiler her kime verilirse verilsin, doğanın hayrına bir gelişme yaşanmayacağını biliyoruz. Doğayı ve yaşam alanlarımızı savunan bizler; bu anayasa değişikliğine “doğanın hayrı için HAYIR” diyor, bütün dostlarımızı da HAYIR demeye çağırıyoruz.

Biliyoruz birlikte başarabiliriz, doğa ve yaşam için;

Derelerin çağlaması için, ormanların varlığı için, bu coğrafyada birlikte yaşadığımız binlerce canlının yaşam hakkı için, “sırtı lâcivert hamsilerin ve mısır ekmeğinin zaferi için hiç kimseden hiçbir şey beklemeksizin” HAYIR diyelim.

Anayasa değişikliğinin doğa ve yaşam alanları üzerinde ne gibi etkileri olabilir?

Dava açma hakkımızın elimizden alınmasına HAYIR!

Anayasa değişikliğiyle birlikte Bakanlar Kurulu ortadan kaldırılacak, tek kişi bakanlar kurulunun yerine geçmiş olacak. Meclis’ten aceleyle geçirilerek yürürlüğe giren, kamuoyunda Madde 80 olarak bilinen 6745 Sayılı Kanun ile de tek kişi istediği yerde istediği projeyi yapma hakkına sahip olacak. Madde 80 sayesinde, yapılmak istenen projelere dava açma hakkı sınırlandırılmış olacak.

Varlık Fonu ile batık şirketlerin doğa talanı yapmasına HAYIR!

OHAL döneminde “Varlık Fonu Kurulması ile Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, TBMM’de kabul edilerek yasalaştı. Doğa ve yaşam alanlarında geri dönülmez tahribatlar yaratacak projeler bu fonla finanse edilebilecek. Projelere dair yetkiler tamamen “tek kişi”ye ait olacak. 

Acele Kamulaştırma ile yaşam alanlarımıza el konulmasına HAYIR!

Normal şartlar altında savaş koşullarında yürürlüğe giren fakat yaşam alanlarımız üzerinde uygulanmak istenen projeler için sıkça kullanılmaya başlayan “acele kamulaştırma” kararlarına da “tek kişi” karar verebilecek.

Çevresel Etki Değerlendirme Süreçlerinin formalite olmasına ve koruma kararlarının ortadan kaldırılmasına HAYIR!

Mevcut sistemde bile düzgün işletilmeyen Çevresel Etki Değerlendirme(ÇED) süreçleri, SİT alanlarını, Milli Parkları koruyan kısıtlayıcı engelleyici hükümler, yargı denetimi ve mahkeme kararları; “tek kişiyi” donatan yeni yetkilerle birlikte tek kişinin dileği ile ortadan kaldırılabilecek.

Doğayı rant alanı olarak görecek bakanlıklara HAYIR!

Bakanlar, Cumhurbaşkanı yardımcısı sıfatına sahip olacak. Bu yardımcıların seçilmiş olmasına da gerek kalmayacak. Bu durumda çevre bakanlığına her hangi bir şirket patronu veya millete küfreden Mehmet Cengiz gelebilecek. Bunu engelleyecek her hangi bir yasal kısıtlama da bulunmayacak.

DAHA FAZLA