Kara kaplı tecavüz defteri

Kara kaplı tecavüz defteri

Sabah, daha gün yeni aydınlanırken aile planlaması polikliniğindeki koltuğuma oturuyorum. Başvuranlar gelmeden doğum kontrol haplarının, tıbbi malzemelerin sayısını kontrol edip eksik olanları istetiyorum. Çayımdan bir yudum alıp; kurumun istediği aylık istatistik raporunu düzenlemek için “kara kaplı poliklinik defteri”ni açıyorum. Ayın başındaki tarihten başlıyorum incelemeye. Gelenlerin kaç çocuğu olduğu, doğum öyküleri, hangi doğum kontrol yöntemini kullandıkları, kişisel bilgileri sırayla yazılı defterde.

 Sayfalara göz gezdiriyorum. Bakıyorum daha önce gelmiş bir kadının kaydına. Yaşı onsekiz. Üç çocuğu var, bir de düşük yapmış. İlk doğumu dört sene önce. Yani on dört yaşında anne olmuş! Tarihleri takip ederek defteri incelerken benzer hikayeler çoğalıyor. “Kara kaplı poliklinik defteri” oluyor kara kaplı “çocuk gelin”(!) defteri.

Bir süre sonra, günün ilk başvuran kadını geliyor. Kapıdan soruyor:

-Bayan doktor yok mu?

Cevap veriyorum:

-Hayır, bu kurumda şu an görevlendirilen kadın doktor yok. Ama çekinmene de gerek yok. Doktorun kadını erkeği olmaz. Buyurun oturun konuşalım.

-Sağolun; ben bayan doktor istiyorum, başka yere gideceğim.

Kadın çıkıp gidiyor. Bu duruma çoktan alışmış olarak devam ediyorum mesaiye. Başka bir kadın geliyor. Bu sefer “erkek doktor” olduğumu dert etmeyen biri, genç bir kadın.

-Kolay gelsin, spiral için gelmiştim ama?

-Tabi gelin oturun, kimliğinizi alayım.

Kimliğine bakıyorum yirmi bir yaşında. Soruyorum:

-Kaç çocuğunuz var?

-Dört.

-Düşük ya da kürtaj var mı?

Hayır.

-İlk doğumunu ne zaman yaptın?

- Onaltı yaşında.

Bu standart muayene konuşması uzayıp gidiyor. Kan değerlerine bakıyorum. Kansızlık var. Bu yaşta o kadar gebelik, doğum, iyi beslenememe, kapalı giyimden ve eve kapanmaktan ötürü güneş yüzü görememe… Bütün bunlar soluklaştırmış tenini, çökertmiş kadını. Kafamı tahlil sonuçlarından kaldırıp kadına dönüyorum:

-Spiral dediğin, istediğin yöntem çok kanama yapar. Zaten kansızlığın var. Başka bir yöntem kullansan? Ya da eşin korunabilir mi?

Genç kadın cevaplıyor:

-Hayır, kocam istemiyor. Korunduğumu bilmemesi gerek, günah sayıyor. Başka çarem yok.

-Peki doğum kontrol hapı versem, eşine göstermeden içersin; ya da ayda bir gel, burada doğum kontrol iğnesi yaptır. İstediğin yöntemi kullanabilir ve bunu gizli tutabilirsin, bu senin mahremiyetin ve hakkın, bu bilgi saklanır, dert etme. Bizden istediğin yöntem senin gibi kansızlığı olanlar için tehlikeli.

-Hocam rica ediyorum, anlar kocam… Anlarsa benim için büyük problem olacak.hem..

Diyeceğine devam etmeye utanıyor. Ben cesaretlendiriyorum:

-Hem? Söyle, çekinme ki derdine çare bulalım. Kadın devam ediyor:

-Hem çok kanayınca dinen caiz olmadığı için kocam benle daha az ilişkiye giriyor. Bu benim için iyi bişey. Kansızlık, halsizlik çekmeye razıyım.

Kadın bunları söylerken gözleri doluyor. Benim de moralim diplerde, inanılmaz bir kızgınlık beliriyor içimde. Genç kadına yardımcı olmak adına, mevcut riskleri göze alıp istediği yöntemi uyguluyorum. Giderken ekliyorum:

-Peki, ama sana demir ilacı da yazıyorum. Bunu mutlaka kullan, yoksa çok güçsüz düşersin.

 Gidiyor. İçimde hüzünle karışık bir isyan duygusu. Gencecik bir kadının bu konuşmayı yapmak zorunda kalması… İşte karanlık, dip noktası bu. Sonra, önceki günlerde gelen benzer durumdaki başka kadınlar geliyor aklıma. O kadar çok ki böylesi berbat durumlar. Gün bitiyor. “Kara kaplı poliklinik defteri”ni kapatıyorum. Bu sefer “kara kaplı tecavüz defteri” oluyor defter.

Defterin anlattığı,  eşit, aydın, özgür, laik bir ülke ihtiyacı… Yalnızca bizim yüzde elli için değil, karşımızdaki yüzde ellinin içindeki, milyonlarca çaresiz kadın, çocuk için de. 

Not: Bu yazı aile planlaması polikliniğinde yaşanan birçok benzer durumdan seçilerek, gerçeklik ufak da olsa değiştirilerek, hasta mahremiyetinin korunması adına kurum ve kişi ismi verilmeden kaleme alınmıştır. Diyaloglar aynı şekilde yaşanmış olup, hastaya ait poliklinik anamnez bilgileri benzer olmakla birlikte kurgulanmıştır.

DAHA FAZLA