İzmir Şehir Plancıları Odası Başkanı Özlem Şenyol: Sermayenin kente saldırısı yeni değil

İzmir Şehir Plancıları Odası Başkanı Özlem Şenyol: Sermayenin kente saldırısı yeni değil

İzmir'in en önemli kentsel gündemlerinden “Basmane Çukuru” olarak da bilinen Konak Basmane Meydanı’nın içindeki alan için geçtiğimiz günlerde “Karar İzmir’in” adı altında üç adet proje kamuoyuna sunuldu. 300 metre boyunda kamu (belediye); konut ve ticaret işlevlerini aynı ayna görecek binalar seçenek olarak İzmir halkına gösterildi. İleri Haber olarak sahibinin “Kültürpark projesiyle aynı anda bitireceğiz” dediği projeyi Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Özlem Şenyol ile konuştuk. Keyifli okumalar.

Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkürler. Kültürpark projesiyle başlayalım. Bu proje hakkında düşünceleriniz neler?

Süreçte eleştirdiğimiz en önemli nokta İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin İzmir’in çok önemli bir noktasını düzenleyecek projeyi katılımcılıktan uzak bir şekilde hazırlaması; sürecin şeffaf bir şekilde ilerletilmemesi. Belediye ile beraber yaptığımız toplantılarda önümüze taslak bir proje gelmedi.

PROJE SÜRECİ KATILIMCI DEĞİL

Sadece ihtisas fuarlarının Gaziemir’e taşınması ardından Kültürpark alanının yeniden düzenlemesi gündeme geldi. Üzerinden bir yıl geçmesinin ardından kurulun onayına sunulan, tamamlanmış bir projenin olduğunu öğrendik. Projenin katılımcı bir süreçle oluşturulmadığına vurgu yapmak gerekiyor. Bunun dışında projenin içeriğine dair de eleştirilerimiz var. En önemlisi de 9 Eylül (Basmane) kapısının o taraftaki hangarların yerine yapılacak binalar. Bu yapılar geçici bir kullanımı kalıcı hale getirmeyi amaçlıyor. Projeden iki katlı olduğunu tespit edebildiğimiz zemin altı otoparkıyla birlikte binalar yapılaşmayı kalıcı hale getiriyor. Bu yapılar tarihi ve doğal anlamda korunması gereken parka getireceği olumsuz çevresel etkilerden ötürü karşı çıkıyoruz. Bir diğer önemli konu da kongre merkezinin kentliye dayatılması; kongre merkezi Basmane ve Kemeraltı’ndaki ticaretin ekonomik gidişatı açısından olmazsa olmaz olarak önümüze sürülüyor.

Peki Basmane Çukuru’na yapılması planlanan proje?

Biz bunları konuşurken tartışırken, İzmir’de çeşitli yerlerde yatırım yapan firmalardan birisinin sahibinin (Sancak Holding) röportajını konu eden bir metinle karşı karşıya kaldık. O metinde ne diyordu? “Bizim Basmane çukurunda yapacağımız projeyle, Kültürpark içerisinde yapılacak yapının bitiş süreleri hemen hemen aynı zamana denk gelecek. Bu birbirini besleyecek. Arkadan dolandırılmasın burada bir kongre merkezi yapılacak. Aşağıdan bağlantı da yapılacak bu yapılar arasında.” Bu demeç sonrasında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu bunu yalanlayan bir şey söylemedi. Projeler arasında bağlantı olmadığına dair kamuoyunu rahatlatacak açıklama yapmadı.

ŞEFFAF BİR ŞEKİLDE İZMİR HALKIYLA PAYLAŞILMALI


(Sancak Holding'in İzmir halkına sunduğu "seçeneklerden" bir tanesi)

Öncelikle diyoruz ki “Bu tür proje önerileri eğer varsa bunun şeffaf bir şekilde halkla paylaşılması gerekiyor.” Diğer taraftan Kültürpark’ın içerisinde dışındaki böyle bir yapıyı besleyecek bir projenin olmasını istemiyoruz. Alanın dışında, hemen yanında olacak yaklaşık 20 bin metrekarelik alanda içerisinde Rezidans, AVM ve belediyenin kendisinin de olduğu 68 katlı (250 – 300 metre) bir yapının şu an da ruhsat aşamasında olduğunu biliyoruz. ÇED süreci devam ediyor. ÇED‘den sonra ruhsatla ilgili işlemler başlayacak. Belki Konak Belediyesi’nde çalışmalar yapılıyordur. Hızlıca ilerleyen süreç var. Projeye baktığımızda Kültürpark’ın yanı başında arada sadece bir cadde geçiyor, beş emsal verilmiş ve 68 kata çıkan bir projeden bahsediliyor.

ULAŞIM ALTYAPISI BU PROJEYİ KALDIRAMAZ

Taban alanı parselin hemen hemen tamamına oturacağını düşünürsek 20 bin metrekarelik yapı tabana oturan ve o alanda bulunduracağı az önce saydığımız fonksiyonlarla insan yükü, insan talebi doğuran bir yapı ortaya çıkacak. Alanın altyapısı en başta ulaşım altyapısı kesinlikle uygun değil. Bu alanda böyle bir yüklemeyi kaldıracak durumda değil. Bugün dahil o alanda trafik sorunu yaşıyoruz.

Hemen ardılında baktığımızda Basmane – Kemeraltı bölgesi tarihi kent merkezidir. Agora da bugün turizm açısından İzmir’in en can alıcı bölgelerinden, turistlerin geldiği gezdiği alanlardan birisi. Roma döneminden günümüze kadar birçok anıtsal yapıyı barındıran bu alanın hemen bitişiğinde meydan İzmir’de Proust planları diye bilinen 1920 ve 1960’larda yapılan planlarla yapılmıştır ve tarihi önemi vardır.  Sözünü ettiğimiz planlar dünyadaki modernleşme akımının İzmir’e yansımasının olduğu ilk planlardır. Alanın tarihi değeri üzerinden düşündüğünüzde, niteliğiyle kesinlikle bağdaşmayan, kimyasıyla uyuşmayan bir projeyle karşı karşıyayız. Bugün kentsel dönüşüm dediğimiz konu bu şekilde ilerliyor. Bir alana rant getiriyorsunuz, bu rant spekülasyon üzerinden de olabiliyor ve onun üzerinden çevresini, çevresindeki yapılaşmaları etkiliyor.

Bu rant baskısı neleri getirebilir?


(Basmane Meydanı ve "Basmane Çukuru" olarak adlandırılan bölge)

Yapılaşma etkilenince sosyal dokuda değişiyor. Bugün Basmane ve Kemeraltı alt gelir gruplarının hem barınabildiği hem de iş edinme fırsatı bulabildiği İzmir’deki ender bölgelerden. Sürekli göç alan ve ucuza barınılabilen bir bölge. Bu meselenin birçok boyutu var. Ekonomik, sosyal birçok zarar söz konusu. Kentteki gerilimi arttıracak bir projeyle karşı karşıyayız. Tamda İzmir’in yegâne kent parkının yanı başında. Basmane’de yapılacak yapının reklamında Kültürpark’ın manzarası satılacak. Kamusal olanın kamusal niteliği kalkacak ve bir sermaye grubunun karlılığına kar katacak bir obje hale gelecek.

Basmane ve çevresi için büyükşehir belediyesinin çalışmalar yaptığını biliyoruz. İzmir Tarih projesi yaklaşık iki yıldır devam ediyor. İlhan Tekeli’nin koordinatörlüğünde gerçekleşen bir proje var. İkiçeşmelik, Cicipark, Basmane bölgesini kapsayan bir alanda çalışılıyor. Alana dair yeni öneriler var. Proje belirli bir olgunluğa erişmiş durumda. Basmane Çukuruna yapılacak yeni proje ile bu proje nasıl tetiklenir bunu yaşayıp göreceğiz. Biz doğal ve tarihi değerlerimizi hatırlatmak zorundayız. İzmir için çok kritik bir dönemdeyiz. 5 – 10 yıl sonra oluşacak rant baskısının olumsuz yanlarını göreceğiz fakat artık çok geç olacak. Bir an önce bu hatadan geri dönülmesi gerektiğini söylüyoruz. Kültürpark projesi kuruldan çekilsin. Şu an kurula sunulan proje Kültürpark için tehdit oluşturmakta.

Fuar Gaziemir’e taşınıyor. Kültürpark’ta ne gibi değişiklikler yapılmalı?

Tabi ki yenilenmesi gerekiyor Kültürpark’ın, ihtisas fuarları taşındıktan sonra, hangarlar kaldırıldıktan sonra oranın düzenlenmeye ihtiyacı var. Ama bu düzenleme parkın özgür ekolojik yapısına uygun, kamusal niteliğini ön plana çıkartacak, İzmirlinin kullanabileceği, kongrelerin yapılacağı tek bir gruba hizmet etmeyeceği şekilde olmalı. İlk başlarda yapılan toplantılarda kongre merkezi adı geçiyordu. Hatta Kocaoğlu’nun bizzat açıklaması var kongre merkezi olacağı şekilde. Daha sonra itirazlar neticesinde kültür ve sanat merkezinin olacağını, sergi salonlarının olacağını söylediler.

KORUMA AMAÇLI İMAR PLANI OLUŞTURULMALI

Planlama disiplini açısından Kültürpark nezdindeki bir diğer önemli konu Koruma Amaçlı İmar Planının hazırlanması. Alanda 1992 yılında yapılmış bir plan var. O dönem yapılan “Kültürpark Kentsel Tasarım Proje Yarışması” kapsamında yapılmış olan bir plan var. Mevzuata koruma amaçlı imar planı yapılması tanımlanıyor. Yapılması gereken Koruma Amaçlı İmar Planı, yani alanın niteliğine uygun yapılması gereken plan yapılmamış durumda. Plan değişikliği yapılmadan alanda sadece bir mimari proje üzerinden revizyon olarak getirilip önümüze konulan bir proje var. Bu durum mevzuata uygun değil.

Peki Kültürpark için hazırlanan projede son durum ne?

Koruma kuruluna proje sunuldu. İlk toplantı gerçekleşti. Kurul toplantısında alan gezisi yapılarak karar verilmesi kararı çıktı. Kurul alan keşfi gerçekleştirildi. Ancak sonuç niteliğinde bir karar çıkmadı. 2017’ye bir toplantı daha yapılmasına, özellikle imar planları açısından konunun daha detaylı incelemesine karar verildi. Koruma kurulu süreci bu anlamda devam ediyor. Sosyal medya üzerinden imza kampanyasıyla oluşan “Kültürparka Dokunma” grubu bir forumla birlikte Kültürpark Platformuna dönüştü. Bu platforma 30’a yakın bileşen bir arada konuyla ilgili mücadelesini devam ettiriyor. Alanla ilgili çeşitli etkinlikler bilgilendirmeler yapıyor. İzmirlilerin böyle bir projenin yapıldığından, projenin içeriğinden haberi yok. Yarın Basmane’de 68 katlı binayı gördüğünde şaşkınlığa uğrayacak insanlar.

Basmane çukurunda yayınlanan ÇED raporuyla ilgili hem TMMOB hem platform olarak itiraz ettik. Bu aşamada bakanlıktan ÇED’e ilişkin yeni bir karar vermesini bekleyeceğiz. Bu karar doğrultusunda hukuki mücadelemizi devam ettireceğiz. Teknik olarak ne yönlerden geriye kazanabiliriz alanı, araştırmalara devam ediyoruz. Bir yandan da büyükşehir belediyesine de “Belediye binasının bu yapının içerisinde olmasını içine sindiriyor musunuz?” diye soruyoruz. Türkiye’de ilk olacak CHP’li bir belediye rezidans, alışveriş merkezinin için de yer alacak. Alışverişe gelmiş birisiyle belediyeye gelmiş bir vatandaş aynı yerden giriş yapacak. Bu durum kesinlikle bizim tarafımızdan kabul edilemez. Belediyenin bundan vazgeçmesi gerekiyor.

İstanbul’da sıkışan sermayenin İzmir’e saldırdığı görüşüne katılıyor musunuz?


(Kent merkezine dikilen ilk kulelerden Folkart Towers yine Sancak Holding'e ait)

Aslında şu an da Türkiye’nin taşı toprağı sermayenin saldırısı altında. Bu yeni bir süreç değil. Neo liberal politikalar ve dünya düzeni, sermaye birikimi üzerinden dönen bir sistem sermaye birikimi yaratmaya çalışan bir sistem. Sermayenin önünü açan uygulamaları, mevzuatlardaki değişiklikleri, planlardaki değişiklikleri düşündüğümüzde bu süreç yeni başlamadı. Bu değişiklikler sürekli devam ediyor, Riskli Alan Kentsel Dönüşüm uygulamaları, Orman, Mera, Kıyı kanunu hepsinde değişiklik yapıldı. Baktığımıza aslında mevcut dünya düzeni içerisinde sistemi besleyen uygulamalar hayata geçirilmeye başlandı. İzmir biraz daha belki geçtiğimiz yıllarda nasibini almamıştı diyebiliriz. Aslında çevresel anlamda nasibini uzun yıllarda alıyordu. Çevre ve doğa katliamları, Aliağa’da yaşadıklarımız sermayenin karına kar katmak amacıyla yapılıyordu. Havamız, suyumuz, yaşam alanlarımız Termik santrallere teslim edildi. Termik santrallerde sınır tanımayan uygulamalara göz yumuldu. Efemçukuru’ndan tutun, Yaylaköy, RESler, bir HES’e bile sahibiz Dereköy’de.

ÇEVRESEL ANLAMDA SALDIRI YENİ DEĞİL, YENİ OLAN KENT MERKEZİNE GİRMESİ

Aslında saldırı İzmir’e çoktan gelmişti fakat kentin merkezine, İzmir’in can alıcı noktasına daha henüz girmemişti. Farklı türlü uygulamalar yapılıyordu. 2011 – 2012’deki plan değişikliklerinin davalarla önüne geçilmişti. Davalar sayesinde hayata geçmeyen projeler oldu. Artık ne yazık ki kanun hukuk dinlemeyen bir düzenin içindeyiz. Önüne geçilemeyen bir durum ortaya çıktı. İzmir’in artık kent merkezine girmiş bir saldırı var.

Kentsel dönüşüm anlamında da İstanbul ve Ankara’da çok daha vahşice riskli alanlar alan dönüşümleri görmüştük. Şimdi riskli alanlar İzmir’de de ilan edildi fakat uygulaması gerçekleşmedi. Geçen günlerde Türkiye'nin en büyük Uzundere – Karabağlar 540 hektarlık riskli alanın hemen yanında yer alan İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından ihaleye çıkarılan Uzundere Kentsel Dönüşüm Alanı Uygulaması yine aynı firmaya (Sancak Holding) ihale edildi. Hızlıca şu an da plan değişiklikleri ile alanda çalışmalara başladılar. İzmir’in bu zamana kadar heyelan bölgesi olarak alınan otobanın kenarındaki bölge riskli alan içinde yer alması ve riskli alanın sınırının belirlenmesi hukuki süreçte incelenmesi gereken bir konu ve itiraz edileceğiz. Orada bir plan gerçekleştirildi. Tamamen kentsel denetimden bağımsız imara açıldı o alan ve şu an da proje askıda.

Körfez Tüp Geçiş Projesi de kent merkezinde ve onun her iki ayağının olduğu bölgeler de doğal sit alanı statüsünde olan alanlar. Yine o alanlarda da rant baskısı ve imara açılması tehlikesiyle karşı karşıyayız. Bornova’da da bizim parçacıl plan yaklaşımları dediğimiz ve hep itiraz ettiğimiz şeyin en uç noktalarını görüyoruz. Alanda ciddi bir değişim söz konusu ve geçmişte konut alanı olmayan yerler parsel bazında plan değişiklikler, plan notlarıyla rezidans olarak karşımıza çıkabilmekte.


(Kültürpark Platformu basın açıklaması)

DAHA FAZLA