İzmir Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu adaylarından Mehmet Kozan: TBB, İzmir Barosu’nun vesayet makamı değildir

İzmir Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu adaylarından Mehmet Kozan: TBB, İzmir Barosu’nun vesayet makamı değildir

"Son dönemde biz TBB’nin belli konularda İzmir Barosuna müdahil olmaya çalıştığını gördüğümüz için, belli konularda İzmir Barosu’nun İzmir’den yönetileceği konusunda açıklamamız oldu. Seçimler yaklaşmışken baro binasının seçim malzemesi yapılması, gerek biz gerek meslektaşlar açısından şık karşılanmadı. Barolar Birliğinin seçimlerde taraf olmaması kanaatindeyiz."

İzmir Barosu 2016 – 2018 dönemi başkanlık seçimlerine çok az bir süre kaldı. İleri Haber olarak İzmir Barosu Başkan adaylarıyla röportaj gerçekleştirdik.

Adaylar arasında Cumhuriyetçi Avukatlar grubunun başkan adaylarından Mehmet Kozan sorularımızı yanıtladı.

Öncelikle bize kendinizden ve Cumhuriyetçi Avukatlar grubundan bahsedebilir misiniz?

İzmir Ödemiş doğumluyum. 20 yıldır İzmir’de avukatlık yapıyorum. Cumhuriyetçi Avukatlar grubunun kurucuları arasında yer alıyorum. 1998 yılından bu yana bütün seçim çalışmalarında Cumhuriyetçi Avukatlar grubu adına çalıştım. Üç dönem yönetim kurulu üyeliği yaptım. Mevcut yönetimde de Yönetim Kurulu üyesiyim. Bir dönem de TBB delegeliği yaptım. Cumhuriyetçi Avukatlar grubu Atatürk ilke ve devrimlerinden yana taraf olan bütün meslektaşlarımızın oluşturduğu bir gruptur. Bu konuda tavizimiz söz konusu değildir.

Genel olarak TBB’ye özel olarak İzmir Barosuna baktığınızda ne görüyorsunuz? TBB ve İzmir Barosu avukatların örgütlülüğü açısından ne ifade ediyor?

Bildiğiniz gibi İzmir Barosu bir meslek örgütü, TBB de bu meslek örgütlerinin üst kuruluşudur. Ancak TBB İzmir Barosu’nun veya başka bir baronun vesayet makamı değildir. İzmir Barosu bağımsızdır. İzmirli meslektaşlarının hak ve hukukunu korumakla, kamuoyunu aydınlatma, bilgilendirmeyle görevlidir. İzmir Barosu mevcut üyeleri olan bir kurum TBB ise mevcut barolardan oluşan bir oluşumdur. Hatta TBB’nin kuruluşunda İzmir Barosunun büyük katkıları vardır. Son dönemde biz TBB’nin belli konularda İzmir Barosuna müdahil olmaya çalıştığını gördüğümüz için, belli konularda İzmir Barosu’nun İzmir’den yönetileceği konusunda açıklamamız oldu. Seçimler yaklaşmışken baro binasının seçim malzemesi yapılması, gerek biz gerek meslektaşlar açısından şık karşılanmadı. Barolar Birliğinin seçimlerde taraf olmaması kanaatindeyiz. Bu durumdan dolayı üzgünlüğümüzü belirtmekte yarar var.

Türkiye’de hukukun durumu, OHAL ve KHK’lar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ülkemize baktığımızda hukukun durumu avukatların durumu ortadadır. Hukuk devleti en özet haliyle kişilerin hak ve özgürlüklerinin güvence altında olduğu idarenin eylem ve işlemlerinden sorumlu tutulduğu kısacası devletin kendi koyduğu kurallara uyduğu bir devlet modelidir. Hukuk devletinde kişiler somut deliller isnatlar olmadan gözaltına alınamaz, tutuklanamaz, keyfi uygulamalarda bulunulamaz. Yıllarca tutuklu kalamaz. Ancak ülkemizde durum maalesef böyle değil. Ülkemizde hukukun durumu maalesef içler acısı. 15 Temmuzda devletin varlığına karşı bir eylem gerçekleşti. Devletin buna karşı bir reaksiyon vermesi normaldir. Kişilerin hak ve özgürlüklerine dokunulmadığı sürece hukuken eleştirilebilecek bir yanı yoktur. Ancak bunların ölçülü ve gerçek suçluların tespit edilerek yapılması gerekir.

'BUNLARI YAPACAĞIZ'

Son olarak, seçimleri kazandığınız takdirde İzmir Barosu'nda ne gibi değişikliklere gitmeyi düşünüyorsunuz?

Şuan da zaten Yönetim Kurulu üyesiyim. İzmir’in zaten kalifiye meslek içi eğitimcileri var. Geçmişte görev aldığım süreçte akademisyenlerle ve değerli eğitimcilerle birlikte çok ciddi bir sürekli eğitim merkezi kurmuştuk. Yönetim kurulu kararıyla yetkilerimiz elimizden alındı ve bu merkez işletilmedi. Paralı eğitim kurumlarıyla anlaşıldı. Meslektaşlarımız paralı eğitim kurumlarından gelen reklamlara boğuldu. Baronun mesleğe yapılan saldırılara karşı durması, meslek alanının genişletilmesi için çalışması, meslektaşın yanında kurumsal gücü hissettirmesi, meslektaşlara uzmanlaşma konusunda yardımcı olması, kazanımların arttırılması yönelik çalışmalar yapması gerektiği inancındayız. Bina yaparak meslektaşların hayat şartlarının düzelmesi, Türkiye’de hukukun durumunun düzelmesi mümkün değil. Önemli olan meslektaşlarımızın hayat kalitesini, mesleğin kalitesinin arttırılmasıdır. Avukatlık sınavı, hukuk sigortası ve benzeri kolaylıklarla meslektaşın önünün açılması gerektiği inancındayız.

EĞİTİMDE GRUP AİDİYETİ OLMAYACAK

Son iki yılda İzmir Barosunun bir duruşunun olmadığı, etkin olmadığı düşüncesindeyiz. Eskiden öncü bir baroyken şu an gündemi takip eden bir baro durumunda olduğu için aday oluyoruz. Etkin, adil ve güçlü bir baro, meslektaşının yanında olan bir baro ben değil biz diyen bir baro, ötekileştirmeyen kutuplaştırmayan herkese kapısını açan bir baro vadediyoruz. Özellikle diğer bütün gruplara komisyonlarımızın kapısı, baromuzun kapısı sonuna kadar açık olacak. Eğitimde grup aidiyeti diye bir şey olmayacak. Her gruptan bütün ehil arkadaşlarımızla birlikte çalışacağız. Mesleğin önünü açmak, meslektaşın önünü açmak için elimizden geleni yapacağız.

DAHA FAZLA