İşte 'Çılgın proje'nin İstanbul'a vereceği zarar
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, güzergahı ve detayları belli olan Kanal İstanbul ile ilgili basın toplantısı düzenledi.
28-03-2018 20:22

Taksim’de bulunan Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde gerçekleştirilen toplantıda basın açıklamasını TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Cevahir Efe Akçelik okudu. 6 sayfalık basın açıklamasında proje boğaz geçişleri ve Montrö Sözleşmesi, hafriyat miktarı, Marmara Denizi, Küçükçekmece Lagünü, su havzaları ve deprem riski ile adalar başlıkları altında değerlendirildi.
Kanal İstanbul projesinin İstanbul'a etkileri şu şekilde sıralandı:
MONTRÖ'YE DE AYKIRI
Ayrıca planlanan Kanal projesiyle, 3. Havalimanına ulaşım yollarının birbirlerine paralel rotalarda olması nedeniyle de İstanbul, yaşanılabilir bir kent olmaktan çıkacak. Kanal projesinin çevresinde yeni bir yaşam alanı olarak Bakanlık tarafından hazırlanan 3 boyutlu modellerde, kanala sıfır evlerin varlığı da olası bir kazada bu bölgelere yakın alanlarda yaşayacak insanların can güvenliğini tehlikeye sokacaktır.
20 Temmuz 1936 tarihinde imzalanmış Montrö Boğazlar sözleşmesine göre sadece Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin askeri gemileri için gemi tonaj sınırlama kuralları vardır. Uluslararası hukukun verdiği avantajla gemiler geçişlerinde İstanbul Boğazı’nı tercih edeceklerdir. Ayrıca yine Montrö sözleşmesinin 28. Maddesine göre Boğazlardan serbest geçiş ilkesi sonsuz olarak belirlenmiş olup boğazların uluslararası dolaşıma kapatılmasının olanağı yoktur.
600 TAŞ OCAĞINA BEDEL PATLAYICIYA İHTİYAÇ DUYULUYOR
Madencilik tekniğine göre kazının %40’ının delme patlatma yöntemiyle yapılacağı tahmin edilirse; 600 milyon m3 kayacın patlatma yöntemiyle kazılması demektir. Bunun için 300.000 ton anfo, 3.300 ton dinamit gerektirir. Bu miktar bir senede ortalama 600 taş ocağında kullanılan patlayıcı madde miktarı demektir. Eğer delme ve patlatma işleri madencilik bilim ve tekniğine uygun yapılmazsa Kanal bölgesinde ve çevresinde patlatmadan kaynaklı, yapılarda ve kazı aynalarında büyük sorunlara yol açacaktır.
DENİZİN DENGESİ DE BOZULACAK
Kanal İstanbul Projesi’nde su yolu tabanı 25 m derinlikte yer alacağı düşünülürse; bahse konu karışım olmadan aynı İstanbul Boğazı’ndaki gibi Karadeniz’den Marmara’ya jet akıntı devam edecektir. Karadeniz’den Marmara’ya ikinci bir boşalma daha sağlanacaktır (Yaklaşık 4-5 Sakarya Nehri gibi düşünülebilir). Bu durumda Karadeniz’de yükseklik farkı seviyesi azalacak, Marmara Denizinin suyu Karadeniz’e daha fazla miktarda karışacağından Karadeniz’de tuzluluk değeri %17’den yukarılara çıkacaktır. Sonuç olarak, projeyle birlikte Karadeniz’in ekosistemi ciddi ve canlı popülasyonu büyük oranda etkilenecektir.
TARİHİ DOKUYA ZARARI BÜYÜK OLACAK
Küçükçekmece Lagün Havzasında yapılan arkeolojik kazılar, yalnızca İstanbul’un MÖ 667 yılından sonra eksik kalan 4000 yıllık tarihsel boşluklarını tamamlayacak veriler sunması açısından değil tüm Trakya’da ilk kez Hitit izlerini sunan bölge olması açısından da bilim dünyasında oldukça heyecan yaratmakta idi. “Kanal İstanbul” ile Küçükçekmece Lagünü ekosistemi ile, Lagün olma özelliği ile, kültürü ile sosyolojik yapısı ile yok edilecektir.
SU KAYNAKLARI YOK OLABİLİR
Terkos ve Sazlıdere, İstanbul’un su ihtiyacının %28,89’unu karşılamaktadır. 3.Havalimanı, Kanal İstanbul ve İstanbul Yenişehir Rezerv Alanının yapılaşmasıyla birlikte bu bölgede bulunan su havzalarının ve tatlı su rezervlerinin yok olacağı öngörülmektedir.
TUZLANMA TARIMI BİTİREBİLİR
Jeomorfolojik yapısı gereği kayganlığı yüksek olan bölgede Karadeniz’den Marmara’ya –Marmara’dan Karadeniz’e tuzlu su akıntısı oluşurken karasal tatlısu akiferleri ve karasal sistem tuzlanacak, sadece İstanbul ve çevresini değil Trakya’ya kadar tatlı suları besleyen yeraltı akışı tuzlanma sonucunda tarım alanları ve karasal ekosistemin yıkımı Trakya bölgesini de olumsuz etkileyecektir.
DEPREMDE YAŞANACAK OLASI KAYIPLAR ARTABİLİR
Kanal İstanbul yörede insan nüfusunu ve yapılaşmayı artıracak, dolayısıyla da olası bir depremde daha fazla can ve mal kaybının yaşanmasına neden olabilecektir. Özellikle kanalın görece çürük zeminler içerisine gömülmüş olan kısımları ile Marmara’ya açılan ucunun beklenen depremden çok etkileneceği muhakkaktır. Diğer bir husus da gerek normal gerekse afet zamanında Kanal İstanbul’un İstanbul ile Trakya arasında özellikle ulaşım, tedarik ve ikmal açısından ciddi bir bariyer oluşturacağıdır.
UÇUK MALİYET
Açıklamadan sonra meslek odalarının temsilcileri sırayla söz alarak Kanal İstanbul projesine ilişkin şu değelendirmelerde bulundular:
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Nusret Suna: İstanbul’un böyle bir projeye ihtiyacı yoktur. Kanal İstanbul’un tahmini bütçesinin 40-50 milyar Euro olacağı tahmin edilebilir. Peki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesi ne kadar? projenin bütçesi İBB bütçesinin 5 katıdır. Böyle bir bütçenin kentsel yatırımlara yapıldığını düşünmenizi isterim, ulaşıma, alt yapıya, kentsel planlamaya, dere ıslahına, depreme, yeşil alanların çoğaltılmasına harcandığını varsayın çok daha açık İstanbul yaşanabilir bir kent olmaz mı?
ŞEHİRCİLİK VE PLANLAMA İLE ALAKASI YOK
Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Genel Sekreteri Akif Burak Atlar: Kanal İstanbul projesi hiçbir bilimsel teknik dayanağı olmayan bir projedir. Bu proje bir planlama projesi, şehircilik kararı değildir. Söz konusu proje çok açık bir emlak, arazi geliştirme projesidir. İstanbul bir yanlışın eşiğinde, bu yanlıştan dönülmesi ve bu Kanal İstanbul projesinin hayata geçirilmemesi gerekiyor. Bütün kurumları bu konuda bir kez daha uyarıyoruz.
ETKİLERİ KESTİRİLEMEYEN PROJE
Mimarlar Odası İstanbul ÇED Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı: Ortada henüz bir ÇED raporu dahi yoktur. Bu bir ön değerlendirme bile değil başvuru dosyasıdır. Yeri itibariyle Marmara coğrafyasının giderek Karadeniz ve Ege coğrafyasını ve giderek buradaki ülkeleri yaşayanları faunasını florasını korkunç derecede bir yıkımı da öngörmektedir. Çılgın olarak adlandırılan bu kanalın coğrafik, ekonomik, politik etkilerini nereye kadar götürürseniz götürün, etkileri şuan kestirilemez. Teknolojinin ve bilimin geldiği şuanda bile kestirilemez. Türkiye’nin kendi kaynaklarını kullanarak o coğrafyada inşa ettiği bir sürü petrol boru hattı var, DSİ’nin çok önemli su isale hatları var. Edirne’de yaptıkları sanayi tesislerinin kanalizasyon sistemini Yunanistan’ın karşı çıkmasıyla Ege’ye veremedikleri için Marmara’ya getiren boru hatları bulunuyor. 3. Havalimanı’nda ÇED raporunda “kuş göç yolu üzerinde bulunuyor” denmesine rağmen resmi kurumlardan “kuşlar zamanla alışır, göç yollarını değiştirir” denildi. Akla ve bilime güvenmeyen kuşların aklına inanan bu idare sakın ha sakın bu işe kalkışmasın. Bugün sadece 3. Köprü üzerinden domuzlar ve tilkiler Maslak’a iniyorsa siz düşünün.
5 TAŞ OCAĞININ 40 KATI KAZI YAPILACAK
Maden Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi üyesi Mehmet Makar: Çok büyük bir alanda kazı çalışması yapılacak. Algılayabilmemiz açısından şunu söyleyebiliriz.İstanbul’da 5 bölgede taş ocakları bulunuyor. Cebeci, Ayazağa, Çatalca Ömerli ve İstanbul’a Gebze’yi de kattığımız için bu beş bölgede yapılan kazıyla Kanal İstanbul’da yapılacak kazıyı karşılaştırırsak, bu beş bölgede yapılan kazının 40 katı da olacaktır.
Kanal İstanbul, şehrin Avrupa Yakası’nda hayata geçirilecek. Avcılar, Küçükçekmece, Arnavutköy ve Başakşehir ilçelerinden geçecek kanal 400 metre genişliğinde, 45 kilometre uzunluğunda ve 25 metre derinliğinde olacak. Küçükçekmece Gölü ve Marmara Denizi’ni biribirinden ayıran dar boğazdan başlayacak. Kanal, Sazlıdere Barajı ve havzasını içine alarak kuzeye uzanacak. Sazlıbosna Köyü üzerinden Dursunköy’ün doğusuna erişen kanal, Baklalı Köyü’nü geçtikten sonra Durusu ve Terkos Gölü’nün doğusundan Karadeniz’e bağlanacak.
Kanal üzerinde 6 köprü ve yol geçişi planlandı. Kanal projesinde 2 liman, 3 takımada, 2 yat limanı olacak. Çıkartılan topraklar, büyük bir havalimanı ve liman yapımında kullanılacak, taşocaklarının ve kapatılan madenlerin doldurulması için yararlanılacak. Proje nedeniyle İstanbul’un yedek su havzalarından Sazlıdere Barajı kullanımdan çıkacak. Projenin etüt çalışması iki yıl sürecek. İnşaatın yaklaşık 5 yıl sürmesi bekleniyor.
İLGİLİ HABERLER
Çernobil Mitingi 32. yılında ilk kez yasaklandı
Çernobil felaketinin 32. ve Fukuşima’nın 7. Yılı nedeniyle 22 Nisan Pazar günü yapılacak "Sinop Nükleer Santral İstemiyor" mitingi yasaklandı.
20-04-2018 14:38

Nükleer Karşıtı Platform'un (NKP) çağrısıyla bu seneki sloganı “Balkona değil Sokağa çık!” olan Çernobil felaketinin 32. ve Fukuşima'nın 7. yılı nedeniyle 22 Nisan Pazar günü yapılacak olan “Sinop Nükleer Santral İstemiyor” konulu miting İçişleri Bakanlığı'nın talimatıyla mitinge üç gün kala iptal edildi.
32. YILINDA İLK KEZ YASAKLANDI
1990’larda nükleer felaketin etkileri anlaşılıp akabinde Sinop’ta nükleer santral kurulması tartışmaya açılınca 2006 yılı itibariyle her yıl diğer illerden katılım sağlanarak sorunsuz gerçekleştirilen Sinop’ta Çernobil Anma Mitingi ilk kez yasaklanmış oldu.
Özellikle Akkuyu ve Sinop Nükleer santral projelerini gerçekleştirmek amacıyla başvurulan haksız ve hukuksuz uygulamaların kamuoyu üzerindeki olumsuz tesiri, karşılaşılan baskı, söz ve ifade hakkının engellenmesi gibi nedenlerle yoğun katılımın beklendiği mitingin üç gün kala yasaklanması dikkat çekti.
Daha önce Çernobil tasfiye memurlarının, Japonya’dan aktivistlerin halkla buluştuğu mitingde bu yıl da Fukuşima Nükleer Felaketi’nden bir tanıklığın paylaşımına da yer verilecekti. İlginç olan diğer bir konu ise mitingin iptaliyle beraber Fukuşima tanığının bir gün önce katılacağı panelin de iptal edilmesi oldu.
Buna bağlı olarak 21 Nisan Cumartesi günü yine NKP'nin düzenleyeceği “Çernobil’den Fukuşima’ya Nükleer Santraller Gerçeği” konulu panel de yasaklandı.
ERKEN SEÇİM ÖNCESİ TOPLUMUN SESİ BASTIRILMAK İSTENİYOR
Şüphesiz Sinop Nükleer Santrali’nin yapım maliyetinin arttığına dair Japonya tarafından yapılan açıklamalar; Sinop’taki sivil toplum örgütleri, yurttaşlar ve sol kamuoyunun başarılı örgütlü mücadelesi; Samsun Elektrik Mühendisleri tarafından hazırlanan bir sergi ile Sinop’taki nükleer santralin sebep olacağı çevresel tahribatın çarpıcı şekilde gözler önüne serilmesi; Çernobil ile Fukuşima Nükleer Felaketi’ne dair tanıklıkların halkla buluşması; bilgi paylaşımı, halkın tüm kesimlerinin baskı karşısında gösterdiği dayanışma refleksi bu yasaklamada etkili oldu. Nihayetinde özellikle planlanan erken seçim öncesinde toplumun sesi ve akıllarda kalacak görüntüsü bastırılmak istenmiştir.
Bu gelişmeler bağlamında 19 Nisan günü Sinop NKP Yürütmesi ve Miting Tertip Komitesi adına Sinop NKP Dönem Sözcüsü Kayhan Konukçu tarafından yapılan yazılı açıklamayla mitingin iptal edildiği şöyle açıklandı:
Sinop NKP olarak Çernobil Felaketinin 32. ve Fukuşima’nın 7. Yılı nedeniyle 22 Nisan 2018 pazar günü için planladığımız;“Sinop Nükleer Santral İstemiyor” konulu mitingimiz İç işleri Bakanlığı talimatıyla yasaklanmıştır. Buna bağlı olarak 21 Nisan 2018 Cumartesi günü yapmayı planladığımız; “Çernobil’den Fukuşima’ya Nükleer Santraller Gerçeği” konulu panelimiz de yasaklanmıştır”
EŞ ZAMANLI BASIN AÇIKLAMASI
Mitingin yasaklanmasına mukabil 22 Nisan 2018 günü saat 13.00’da Sinop Nükleer Karşıtı Platform olarak kitlesel katılımlı bir basın açıklaması ve söyleşi gerçekleştirileceği bildirerek şehir bazında örgütlenerek Sinop’a destek vermek üzere hazırlıklar yürüten Nükleer Karşıtı Platform ağlarına eş zamanlı basın açıklaması yapmaları yönünde çağrıda bulundu. Sinop’taki Çernobil Mitingine katılmak için hazırlıklarını yürüten İstanbul NKP bileşenlerine danışmak suretiyle Istanbul Beşiktaş’ta Saat 13:00’da çarşı içindeki Kartal Heykeli önünde bir basın açıklaması yapacağını açıkladı.
Sinop'ta yapılacak olan nükleer karşıtı miting yasaklandı
Sinop'ta 22 Mayıs'ta yapılacak olan kitlesel miting "Güvenlik" gerekçesiyle yasaklandı.
19-04-2018 23:17

İleri Haber
Sinop'ta her yıl düzenlenen nükleer karşıtı miting bu yıl İçişleri Bakanlığı tarafından "Güvenlik" gerekçe gösterilerek yasaklandı.
İleri'ye konuşan NKP eski dönem Sözcüsü Murat Şahin, "21'Nisan'da Japon aktivistlerin de katılacağı bir panel düzenleyecektik. 22'sinde de il dışından da geniş katılımın olacağı bir miting düzenleyecektik. Anladığımız kadarıyla böyle bir dönemde aşırı kitlesel geçebilecek bir nükleer karşıtı mitingi hazmedemediler." dedi.
'MAYIS AYINDA TEKRAR MİTİNG ÖRGÜTLEYECEĞİZ'
22 Nisan'da mitingin yapılacağı alanda bir basın açıklaması yapacaklarını söyleyen Şahin, "Mitingden vazgeçmiş değiliz. Mayıs ayı içerisinde yine il dışından arkadaşlarımızın, çevrecilerin gelebileceği bir miting günü belirleyip duyuracağız. Açıkçası bize geçerli bir sebep gösteremiyorlar. 13 yıldır yaptığımız bir miting ve tüm bölgenin gözü bu mitingde oluyor. Anladığımız kadarıyla toplanacak kalabalıktan çekindiler." dedi.
Öte yandan NKP, gelişmelerle ilgili açıklama yaptı. Açıklama şu şekilde:
Anti Nükleer Kamuoyuna
Sinop NKP olarak Çernobil Felaketinin
32. ve Fukuşima’nın 7. Yılı nedeniyle
22 Nisan 2018 pazar günü için planladığımız;"Sinop Nükleer Santral İstemiyor" konulu mitingimiz İçişleri Bakanlığı talimatıyla yasaklanmıştır.
Buna bağlı olarak 21 Nisan 2018
Cumartesi günü yapmayı planladığımız;
"Çernobil'den Fukuşima'ya Nükleer Santraller Gerçeği" konulu panelimizde yasaklanmıştır.Bundan hareketle 22 Nisan 2018 günü saat
13.00'de Sinop NKP olarak kitlesel katılımlı
bir basın açıklaması ve söyleşi gerçekleştireceğiz.
Diğer yerellerin de bizlerle dayanışma içinde olarak eş zamanlı kendi basın açıklamalarını
yapmalarını talep ediyoruz. Ve
ileri bir tarihte tekrar miting başvurusu yapacağımızı tüm Anti Nükleer kamuoyuna duyuruyoruz.Sinop NKP Yürütmesi ve Miting Tertip Komitesi
Üsküdar'dan Kadıköy'e 1 yıl geçiş yok
Üsküdar'dan Kadıköy'e giderken yoğun olarak kullanılan Tıbbiye Caddesi üzerindeki köprü 1 yıl kullanılamayacak.
19-04-2018 09:30

Haydarpaşa-Gebze banliyö hattı yenileme çalışmaları kapsamında Tıbbiye Caddesi üzerindeki karayolu köprüsünün yıkılıp yenilenmesi için Üsküdar’dan Kadıköy’e giden arter 1 yıl kapalı kalacak.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan açıklamaya göre, bu akşam başlayacak çalışmalar çerçevesinde bölgede geçici tedbirler alınacak.
ARAÇ TRAFİĞİ ALTERNATİF YOLLARA YÖNLENDİRİLECEK
Tıbbiye Caddesi’ni kullanarak Üsküdar’dan gelen araç trafiği, Haydarpaşa Numune Hastanesi ve Siyami Ersek Hastanesi’ni geçip Haydarpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin altından Behiçbey Sokak üzerinden Karacaahmet mezarlığı yönünden gelen Dr. Eyüp Aksoy Caddesi istikametine yönlendirilecek.
Buradan özel araçlar Bostancı yönüne gidip Yıldızbakkal Taşköprü Caddesi ya da Fenerbahçe Stadı yakınından Söğütlüçeşme Caddesi’ne girerek Kadıköy’e ulaşabilecek. Otobüs, minibüs, dolmuş, taksi ve servisler ise Dr. Eyüp Aksoy Caddesi’nden şu andan Kadıköy’den ana çıkış olarak kullanılan dört şeritli Orgeneral Şahap Gürler Caddesi’nin iki şeridini kullanarak Rıhtım Caddesi’ne girebilecek.
YAYALAR İÇİN YENİ BİR YOL YAPILACAK
Haydarpaşa Numune Hastanesi yönünden Kadıköy’e yürüyen yayalar için ise ayrı bir yol yapılacak. Tıbbiye Köprüsü yenileme çalışmasının, yaklaşık 1 yılda bitirilmesi planlanıyor.
Toplumcu Meclis: Maltepe, miting alanı değildir kent suçudur
Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi'nden Maltepe dolgu alanına dair açıklama geldi.
18-04-2018 19:49

1 mayıs tartışmalarının merkezinde duran Maltepe dolgu alanıyla ilgili bir açıklama yapan Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi, Maltepe dolgu alanının miting alanı olmadığını ve bir kent suçu olduğunu belirtti.
İşte Toplumcu Meclis'in açıklamasının tam metni:
MALTEPE DOLGU ALANI, BİR KENT SUÇU VE HALKIN CAN GÜVENLİĞİNİ TEHDİT EDEN BİR ALANDIR, MİTİNG ALANI DEĞİLDİR!
Bugün kıyı dolgu alanlarının İstanbul’a yeni bir ilçe doğurtacak boyutlara nasıl ulaştığı, bu durumun izlenen eşitsiz - adaletsiz kent politikalarıyla göbekten bağlı olduğu malumun ilanı.
Maltepe dolgu alanı projesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 2012’de başlatıldı. Uzunluğu 3,5 kilometre, denize doğru eni 400 metre olan ve toplam 1 milyon 200 bin metrekarelik alanın 101 hektarını dolgu alan oluşturmakta. Maliyeti 201 milyon 780 bin TL olan ihaleyi ismini tüm yaşam alanlarımızın talanında gördüğümüz Cengiz İnşaat ve AKM Yapı almıştı. İlçe halkının ve sivil toplum örgütlerinin itirazlarıyla beraber TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi projeyi yargıya taşıdı. İstanbul 9. İdare Mahkemesinin alan için “kamu yararı var” diyerek bilirkişi raporunu reddetmişti. Bilirkişi raporunda; projenin Kıyı Kanunu’na aykırı olduğu, kent silüeti açısından korunması gerekli görülen alanlardan biri olan “Bostancı Maltepe sahil yolundan Dragos’tan Adalar’ın görünümü” şeklindeki plan açıklamasına aykırı olduğu, spor ve rekreasyon alanlarının sosyal donatı ulaşım altyapısı, erişebilirlik ilişkileri bağlamında yer seçim kriterleri açısından şehircilik ilkelerine uymadığı, planların planlama tekniklerine uygun olmadığı tespitlerini içermekteydi.
Afet; ne “doğal”, ne “fıtrat” gereği ne de “kader”dendir. Bu tanımlar, sorumluluktan kaçan yetkililerin gerici bir dilin yerleştiği ağızlarından çıkan sözlerdir. Kentlerimize dair alınan yanlış kararlar, denetimsiz inşaat faaliyetleri, plansız kentleşme, rant ve yağma odaklı betonlaşma, giderek azalan yeşil alanlar ve geçirimli yüzeyler (toprak vb), kısacası toplum yararı gözetilmeksizin yürütülen politikalar deprem, sel, heyelan gibi olaylarla can ve mal kayıplarına neden olmaktadır. Dolgu alanlarda kullanılan malzemeler, radikal kentsel dönüşüm hamlelerinden artakalanın kullanılmasıyla alelacele elde ediliyor. Bu malzemelerin muhteviyatı göz önüne alındığında büyük bir İstanbul depreminde dolgu alanlarının sıvılaşıp çökme tehlikesi barındırdığını ve 1999 depreminde İzmit’de yaşanan kıyı bandının bir bütün olarak çökmesini akıllardan çıkarmamalıyız.
Dolgu alanlar suyun ve kentin ekolojik dengesine bilinçsizce müdahale demektir. Deniz ekosistemini yok etmektedir.
Öte yandan ekoloji alanındaki yıkım, yaşanmaz hale gelen kentler ve kaybedilen doğal alanlar en fazla emekçilerin yaşamını etkilemekte ve engellemektedir. Bu alanda mücadele etmek demek; gerici ve piyasacı dönüşümlerle her geçen gün daha yaşanmaz hale gelen kentlerimizde, emekçiler için “soyutlanma” anlamına gelen dayatmaya karşı durmak demektir. Kamusallık algısının, işçilerin emekçilerin sözünü söylediği biricik günde kent peyzajına kanserli hücre gibi eklemlenmiş bir dolgu yarımadaya indirgenmesi yanlıştır.
Bilimsel planlama süreçleri hiçe sayılarak, tepeden inme kararlarla ve kent suçu olarak hayata geçirilen bu dolgu alana dair TMMOB’ye bağlı odaların ve halkın çeşitli itirazlarına, davalarına rağmen 1 Mayıs alanı ilan edilmesinde emek ve demokrasi örgütlerinin imzası olmasını doğru bulmadığımızı, 1 Mayıs’ın kent suçu işlenmeyen başka bir noktada kutlanması ve bunun için yeni bir karar alınması gerektiğini belirtmek isteriz.
Kendine yapılan zulüm ve haksızlıklarla kent suçu olarak var edilmiş bir alan, emekçiler tarafından bu zulmün dillendirileceği yer olamaz. Maltepe dolgu alandır, kent suçudur; miting alanı değildir!
Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi
Çevreci çift cinayetinde beraat
Antalya’da çevreci çiftin öldürülmesine ilişkin davada yargılanan Fatma Yamuç, cinayet suçundan beraat etti.
18-04-2018 07:50

Antalya’nın Finikçe ilçesinde taş ve mermer ocaklarına karşı verdikleri mücadeleyle tanınan Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu çifti 9 Mayıs 2017’de öldürülmüş, cinayetle ilgili Ali Yamuç ve eşi Fatma Yamuç tutuklanmıştı. Bir süre önce Ali Yamuç cezaevinde intihar etti.
İleri Hatırlatıyor
Elmalı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada Fatma Yamuç, beraat ederken hakkında ’suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme’ suçundan suç duyurusunda bulunulmasına karar verildi.
İleri Hatırlatıyor
Mahkeme ayrıca tanıkların, Yamuç’un maden ocağı sahibi olduğu iddia edilen kişiyle görüştüğü, olayda azmettirilmiş olabileceği ifadeleri üzerine adı geçen kişi hakkında suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti. (DHA)
İleri Hatırlatıyor
AKP’li belediye AVM için Köy Enstitüsü Parkı’nı yıktı!
AKP’li belediye Köy Enstitüsü Parkı’nı AVM için yıktı. Yurttaşlar, “Cumhuriyet’in eseri parkımızı yok ettiler. Ağaçlara kıyıp alanı ranta açtılar” şeklinde tepki gösterdi.
16-04-2018 10:09

Foto: Arşiv
Köy Enstitüleri için ‘ahır' benzetmesi yapması ile sert eleştirilen Trabzon'un Beşikdüzü İlçesi'nin AKP'li Belediye Başkanı Orhan Bıçakçıoğlu'ndan tepki toplayan bir icraat daha geldi. AKP'li belediye, Atatürk döneminden beri ilçe halkına hizmet veren 85 yıllık Köy Enstitüsü Parkı'nı AVM yapmak için yıktı.
Ağaç kıyımının yapıldığı önceki geceden bir kare...
Yıkımda onlarca ağaç kesildi, Atatürk'ün Park'taki büstü kaldırıldı. Halk fark etmesin diye kandil gecesi alelacele yapılan yıkım operasyonu büyük tepki topladı.
YARGI KARARINI BİLE DİNLEMEDİLER
Sözcü’nün haberine göre kent merkezinde bulunan, üzerinde park, Atatürk Lisesi ile Köy Enstitüsü Ortaokulu ve Ticaret Lisesi bulunan Cumhuriyet eseri 6 bin 250 metrekarelik alan, AKP'li Belediye tarafından TOKİ'ye satılmıştı. Eğitim amacıyla tahsis edilen bu alana TOKİ, AVM ve konut yapma kararı aldı. Konu yargıya taşınmış, yargı da, imar planı değişikliğine karşı yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Ancak Belediye, karara karşı ayrı bir imar planı hazırlayarak önceki gece yıkımı gerçekleştirdi.
HALKP TEPKİLİ: CUMHURİYETİMİZİN ESERİNİ YIKTILAR!
Yıkıma büyük tepki gösteren Beşikdüzülü yurttaşlar, “Orası, 1933'ten beri halkımızın hizmetinde olan bir yerdi. İlçemizin simgesiydi. Cumhuriyetimizin eseriydi. Toplumsal hafızamızı temsil ediyordu. Bir gece, hem de kandil gecesi gelip, ağaçları kestiler, Atatürk'ün büstünü kaldırdılar. Orayı ranta açtılar” diyerek tepki gösterdi.
İLERİ HATIRLATIYOR: KÖY ENSTİTÜSÜ İÇİN ‘AHIRLARI YIKTIK' DEMİŞTİ!
1940'ta Beşikdüzü Köy Enstitüsü olarak kullanılan, ardından öğretmen okulu ve lojmanına dönüştürülen sonra da atıl halde kalan 8 bina, yurt yapımı için yıkılmıştı. “Ahırları yıktık'' diyen AKP'li Başkan Orhan Bıçakçıoğlu büyük tepki toplamıştı.