İstanbul'da HAZİRAN üyelerine polis saldırısı!

İstanbul'da HAZİRAN üyelerine polis saldırısı!

İstanbul'da HAZİRAN'ın 'laikliği kazanacağız' başlıklı bildirisini dağıtan çok sayıda kişi gözaltına alındı.

İstanbul Kadıköy ve Gazi mahallesinde Birleşik Haziran Hareketi'nin 'laikliği kazanacağız' başlıklı bildirisini dağıtan çok sayıda kişi gözaltına alındı. 

Kadıköy'de İskele Meydanı'nda stant açan HAZİRAN üyelerine yönelik polis saldırısında HTKP Genel Başkanı Erkan Baş, HTKP MK üyesi Deniz Gülşen, ÖDP İstanbul İl Başkanı Deniz Demirdöğen'in de aralarında olduğu 14 kişi ters kelepçeyle gözaltına alındı. Gözaltına alınan isimler şu şekilde: Sancak Yıldız, Hasan Karayiğit, Hasan Toprak, Mehmet Adıgüzel, Deniz Gülşen, Erkan Baş, Kutsal Hasan Çoğal, Nur Ali Yılmaz, Mehmet Aydoğan, Melis Akyürek, Naime Aydın, Serdar Bal, Deniz Demirdöğen. Kadıköy İskele Polis Merkezi'ne götürülen gözaltına alınan HAZİRAN üyeleri daha sonra sağlık kontrolü için Haydarpaşa Numune Hastanesi'ne götürüldü. Gözaltına alınanlar geceyi Vatan İl Emniyet Müdürlüğü'nde geçirirken, "FETÖ" ve 'IŞİD' operasyonlarında gözaltına alınanlarla aynı yerde tutulan HAZİRAN üyeleri, avukatların bütün ısrarına rağmen bir arada tutulmadı. Halen gözaltında tutulan HAZİRAN üyelerine isnat edilen suçların Cumhurbaşkanına hakaret, toplantı ve gösteri yasasına muhalefet, polise mukavemet olduğu öğrenildi.

Gazi mahallesinde ise HAZİRAN bildirisi dağıtımı sırasında HTKP MK üyesi Faysal Azamlı ile birlikte Gazi Mahallesi Haziran Meclisi üyesi 3 kişi gözaltına alındı. Gazi'de gözaltına alınanlar akşam saatlerinde serbest bırakıldı. 

YARIN KADIKÖY'DE AYNI YERDE!

Öte yandan HAZİRAN, yarın saat 17.00'da Kadıköy'de saldırının olduğu yerde kitlesel bildirimi dağıtımı gerçekleştirecek. Bildiri dağıtımının ardından bir basın açıklaması yapılacak. 

ERKAN BAŞ GÖZALTINDAN SESLENDİ: OHAL'İNİZ VIZ GELİR BİZE!

HTKP Genel Başkanı Erkan Baş gözaltından seslendi: OHAL'iniz vız gelir bize vız... Saray'ınızı yıkacağız! Laikliği kazanacağız! 

"Laikliği Kazanacağız" bildirisinin dağıtımı sırasında gözaltına alınan Birleşik Haziran Hareketi Sekretaryası üyesi ve HTKP Genel Başkanı Erkan Baş'a gözaltındayken ulaştık.
Erkan Baş şunları söyledi: 

"Laikliği haykırırken, AKP-Cemaat suç ortaklığını halkımıza anlatırken polisin saldırısına uğradık. Bildiriyi dağıtamazsınız dendi, dağıttık; HAZİRAN olarak çalışma yapamazsınız dendi, yaptık. Saray'ın kapıkulları tarafından saldırıya uğradık. 

Tüm yurttaşlar bunu böyle bilsin! AKP'nin, Cemaat'in ortaklarının suçlarını haykırmaya devam edeceğiz. Bizi başkalarıyla karıştırmasınlar... Biz bunların Yenikapı ruhunu iyi biliriz! Bunların ruhu da ciğeri de iki paralıktır! Laikliği, emekçinin hakkını savunanları görünce kalleşçe saldırırlar.  

Suçları bir kez daha teşhir olmuştur. Teşhir etmeye devam edeceğiz.  Buradan tüm HAZİRANcılar olarak AKP'ye sesleniyoruz: OHAL'iniz vız gelir bize vız... Saray'ınızı yıkacağız! Laikliği kazanacağız!"

NÖBETÇİ SAVCILIK LAİKLİK BİLDİRİSİNİN İMHA EDİLMESİ TALİMATI VERDİ

Gaziosmanpaşa Nöbetçi Savcısı, HAZİRAN üyelerinin dağıttığı 'Gün, Dinciliğin Saltanatına Karşı Laikliği Kazanma Günüdür!' başlıklı bildirinin imha edilmesi talimatı verdi.  İmha edilmesi istenen bildiri şu şekilde:

Gün, Dinciliğin Saltanatına Karşı Laikliği Kazanma Günüdür! 

Türkiye'yi 14 yıldır din tüccarları, din bezirgânlan yönetiyor. Türkiye'yi on dört yıldır kendi çocuklarına gemicikler alanlar, paraları sıfırlayanlar, saraylarda oturanlar, bunu yaparken de halkın en samimi inançlarını sömürenler yönetiyor. Türkiye'yi on dört yıldır zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapanlar, halkın sofrasındaki ekmeğe göz koyanlar, sofradaki o ekmekten her gün biraz daha çalanlar, bunu yaparken de sürekli "ezan, kuran, din, iman" diyenler yönetiyor.

Bu din tüccarları, bu kan emiciler, düne kadar Gülen Cemaati ile ortaktılar. "Ne istediler de vermedik' diyorlardı, "alnı secdeye gelen adamdan zarar gelmez" diyorlardı. Sınav sorularını birlikte çaldılar, mülakatlarda torpil yaptılar, liyakat esasına göre değil tarikat mensupluğu esasına göre atama yaptılar, devleti kendi kadrolarıyla doldurdular. "Kindar ve dindar nesil" yetiştirmek adına eğitim sistemini hallaç pamuğu gibi attılar, bütün okulları imam-hatipleştirdiler.

Müfredatı akla, bilime sığmayan hurafelerle doldurdular, küçücük çocukların zihinlerini "değerler eğitimi" adı altında bulandırdılar, temel bilimlerin yerine din derslerini koydular. Gelecek nesiller yurttaş değil tebaa olsunlar, kendilerine biat etsin, ses çıkarmasın, haklarını aramasın, hesap sormasın istediler. 

Memleketin fabrikalarını, madenlerini, limanlarını, ormanlarını, derelerini sattılar. Memleketi yandaşlarına peşkeş çektiler, işçiye güvencesiz ve taşeron çalışmayı reva gördüler, iş cinayetlerinde binlerce işçinin kanına girdiler. Çalışanların emeğine, alın terine, göz nuruna el koydular, kendileri zevk ü sefa içinde, lüks içinde yaşamaya devam ettiler. Birbirleriyle girdikleri güç savaşı nedeniyle memleketi 15 Temmuz günü ateşe attılar.

Düne kadar ortaklık yaptıklan, her türlü örgütlenmesine göz yumdukları, destek oldukları Cemaat ordudaki örgütlenmesi aracılığıyla askeri darbe yapmaya kalkıştı; onlarca insan yaşamını yitirdi, ülkemiz kardeşin kardeşi, komşunun komşuyu kıracağı bir iç savaşın eşiğinden döndü. Darbeyi bahane ederek kendi darbelerini yürürlüğe koydular, Olağanüstü Hal ilan ederek hukukun son kırıntılarını da ortadan kaldırdılar, Anayasayı askıya aldılar, Meclis'i fiilen kapattılar.

Cemaat temizliğini bahane ederek cadı avına giriştiler, çıkardıkları KHK'larla binlerce insanın ekmeğini elinden aldılar, muhalif sesleri açlıkla, işsizlikle terbiye etmeye çalıştılar. Din tüccarları, din bezirgânları bu ülkenin sadece parasını çalmadı, zenginliklerini peşkeş çekmedi; memleketin, yurttaşlarımızın, gençlerimizin hem bugününü hem yarınını çaldı, barış içerisinde ve kardeşçe bir arada yaşama umudunu elinden aldı, ülkenin kaderini bir adamın iki dudağının arasına hapsetti, Türkiye'yi bir felaketin eşiğine getirdi. 

Bu vahim manzara karşısında çaresiz degiliz. Bu felakete dogru doludizgin gidişe hem bugünlerimiz, hem yarınlarımız, hem kendimiz hem çocuklarımız adına dur demek zorundayız. Emegi çalınan işçiler olarak, ataması yapılmayan öğretmenler olarak, torpil yüzünden işe giremeyen gençler olarak, çalınan sınav sorularının magduru öğrenciler olarak, ürününü üç kuruşa satan köylüler olarak, namus cinayeti adı altında katledilen kadınlar olarak, inançları istismar edilen yurttaşlar olarak bu gidişata dur demeliyiz. Dinciligin saltanatına karşı laiklik için mücadele etmeli, laikligi kazanmalıyız. 

Gün diktaya karşı omuz omuza, yan yana durma günüdür!

Gün emeğin, barışın, kardeşliğin ve özgürlüğün Türkıyesini birlikte kurma günüdür! 

Birleşik HAZİRAN Hareketi