İhraçların ardından Cebeci Kampüsü ‘Büyük Ders’ ile bahar yarıyılını açtı

İhraçların ardından Cebeci Kampüsü ‘Büyük Ders’ ile bahar yarıyılını açtı

İhraçların ardından Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü bahar yarıyılını bugün ‘Büyük Ders’ ile açtı. Mülkiye öğrencileri sınıfları dolaşarak derse giren hocaları boykota çağırdı.

Ankara Ünivesitesi Cebeci Kampüsünde bahar yarıyılı Prof. Dr. Yalçın Karatepe ve Prof. Dr. Emine Gül Kapçı hocaların katıldığı ‘Büyük Ders’ ile açıldı. Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) öğrencileri sınıfları dolaşarak derse giren hocaları boykota çağırdı.

 SBF konferans salonunda düzenlenen 'Büyük Ders'  Prof. Dr. Yalçın Karatepe'nin dersiyle başladı.Dersin verildiği salona katılım oldukça yüksek oldu.

Karatepe, "Bu yasadıklarımızın gerekçesini Müllkiye'nin kurulma gerekçesinde buluyorum" diyerek Müllkiye'nin kuruluş gerekçesini okudu.

“Bugün, tam 27 yıl önce 13 Şubat 1990’da 1402 kanunu ile uzaklaştırılan hocaların döndüğü gün” diyerek konuşmasına baslayan Karatepe, “2016’da uzaklaştırılan hocalara ileride dönüp bakın ‘uzaklaştırıldık ama döndük’ diyecekler” diye konuştu.

Yalçın Karatepe şunları söyledi:

"22 nisan 1858 tarihli belgeden yapılan alıntıda; devlet yönetimindeki memurlarının  eğitimle mümkün olduğunu ve bu eğitimin gerektiği ifade ediliyor. Rastgele çalışıp kapı kapı dolaşıp iş bulan insanlar hiçbir yerde başarı gösterememişlerdir. Bunun için de insanların yetişmesi icin eğitilmeleri gerekmektedir.

Kurulduğu günden bugüne kadar bu kuruma sadece sınavla ögrenci alındı. Mülkiye sadece başarıyı gözetti.  Herhangi birinin yakını olma durumuyla veya yardımıyla bu kuruma kimse alınmadı, belki de Mülkiye’nin en büyük başarısı bu oldu. "         

Mülkiye her zaman iktidar mücadelesinde merkez olmuştu diyen Karatepe, “Buradan baktığımızda Mülkiye derin anlamı olan bir yapıya dönüşüyor ve dolayısıyla yla da Türkiye’ de iktidar mücadelesi Mülkiye uzerinden oluyor” dedi.                    

‘REFERANDUMDA SUNULAN ŞEY TEK ADAMLIK’

Referanduma ilişkin konuşan Karatepe, “16 Nisan’da bize sunulan şey iki yönetim sistemi arasında bir tercih değil, bize sunulan şey demokrasi ile tek adamlık arasında bir tercih” dedi.   

Karatepe şöyle devam etti:

“Bizim geleceğimizi asıl olarak belirleyen şey buna benzer birçok mücadeleyi kazandığımızı görmemiz. Eğer bu saldırılar karşısında yenilirsek Mülkiye misyonunu tamamlamadan tarihin tozlu raflarında kalır. 

Karamsar olmaya hiç gerek yok çünkü tarih sürprizler yapabiliyor. Dediğim gibi 13 Şubat 1990 ile bugün belki sembol olabilir. Son olarak durmak yok mücadeleye devam diyerek bitirmek istiyorum.”

"DAHA YÜKSEK SESLE HAYIR DEMEYİ ÖĞRENDİK"

Eğitim Fakültesi’ndeki dönüşümü anlatarak konuşmasına baslayan Prof. Dr. Emine Gül Kapçı,  şunları söyledi:

"2006’ya kadar bizlere görüşlerimiz sorulurdu biz de yazardık Milli Eğitim Bakanlığına ve hiçbir görüşümüzü dikkate almadıklarını farkettik. Galiba onlar da farkettiler bunu ve bundan sonra hiç sormamaya başladılar."

Depresyon uzerinde bir çalışma yaptıklarını belirten Kapçı cinsellikle alakalı bir soru sorulmasının ardından MEB’in “çocukların aklına sen neler sokmak istiyorsun?” diyerek bu çalışmayı engellediğini anlattı.              

Çalışmalarda bilim yapmak suçmuş gibi kaçak, göcek analiz etmeye çalıştıklarını belirten Kapçı MEB’in milyon para harcayarak yaptığı anne- baba eğitiminin etkili olup olmadığını araştırma çalışmalarının bile reddiyle karşılaştıklarını belirti.                        

“Duruyor muyuz? Durmuyoruz tabi ki çalışmaları yapmaya devam ediyoruz” diyen Kapçı, “Cizre’de yaralanan çocuklar hakkında yapacakları çalışmada sokağa çıkma yasağı surecinde çocukların ne kadar etkilendiklerini göstermek icin yaptığımız çalışmayı hiçbir yayın organı yayınlamadı, muhalif yayınlar dışında.                       

Bu sefer de çalışmayı yapan arkadaşımızın “muhalif kanallarda yayınlamak benim için çok riskli” demesiyle çalışmanın yayınlanmadı" diye konuştu.

'CÜBBELER ÇİĞNENMEKLE DEĞERİNDEN BİR ŞEY KAYBEDER Mİ?'

Kapçı sözlerini şöyle sürdürü:

“Bu kötüye gidişe çok sevgili öğrenciler ve hocalarla hep birlikte dayanışmayla, daha yüksek sesle hayır demeyi öğrendik,                   

Cübbeler çiğnenmekle değerinden herhangi bir şey kaybeder mi? Hayır, hayır,hayır…

Açılış dersinde konuşan Prof. Dr. Nur Betül Çelik ise "Aslında çok iyiyim çok rahatım kendimi özgürleşmiş, onu açılmış hissediyorum. Çünkü üniversite sokaklara yayıldı. Biz o yerdeki cübbeleri yerden alıp bir gün giyeceğiz ve geri döneceğiz.Hep beraber buradan içeri girdiğimiz günü dört gözle bekliyorum." ifadelerini kullandı

İletişim Fakültelerinin birçok rektör, değerli gazeteci çıkarttığını belirten Çelik,  “kurumu korumak adına bizleri yalnız bıraktı arkadaşlarımız, tabi ki onları da anlıyorum ama kurumu yüceltmekle hiçbir yere varılmaz” diye konuştu.

Onlar adına da üzgünüm diyen Çelik gecen haftaya bakarak umutla dolduğunu ve gecen haftanın bir kırılma olduğunu ifade ederek, “bunun da umarım bir dönüşüm yarattığını göreceğiz ilerleyen günlerde” dedi.

 

İhraç edilen Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Cenk Yiğiter 1995 yılında Kızılay’da hocaları için Eğitim Sen’in eylemine gittiklerini, iki gün gözaltında a kaldıklarını ve o gün hukukçu olmaya karar verdiğini anlattı. Yiğiter, “Bugün Ankara Huku k Fakültesine kendimi mensup hissetmiyorum, ben Ankara Hukuk’un geçmişine mensubum" dedi.                       

DAHA FAZLA