HÖH başkanından silah itirafı: Artistlik olsun diye kullandım

HÖH başkanından silah itirafı: Artistlik olsun diye kullandım

HÖH Başkanı Fatih Kaya Suriye’de ‘artistlik olsun diye’ silah kullandığını söyledi.

İleri Haber’in gündeme getirdiği Halkın Özel Harekatı (HÖH) Derneği Başkanı Fatih Kaya BBC Türkçe’den Selin Girit’in sorularını yanıtladı.

Kaya,  2000 ile 2010 arasında Jandarma Özel Harekat birliklerinde uzman çavuş olarak görev yaptığını ve şu anda da Ulaştırma Bölge Müdürlüğü'nde devlet memuru olduğunu söyledi.

Kaya AKP’nin milis gücü olmadığını öne süren Kaya “Benim silahım yok maalesef” dedi ama Suriye’de ‘artistlik olsun diye’ silah kullandığını da itiraf etti.

Öte yandan İçişleri Bakanlığı’nın derneği denetlediği öğrenildi. Denetlemenin BBC Türkçe ekibinin röportajından hemen önce yapılması ise dikkat çekti.

RÖPORTAJDAN HEMEN ÖNCE DENETLEME

Kaya denetlemenin haklarında çıkan haberlerle ilgili olduğunu belirterek, “Son günlerde biliyorsunuz hakkımızda çıkan bir sürü iddia var. Rutin denetlemeler haricinde bununla ilgili bugün ve birkaç gündür özellikle denetleniyoruz. Bu devletimizin yapması gereken şey. Tüm şubelerimizle beraber biz bütün bu denetlemelere açığız. Herkes gelebilir, devletimizin yanında insanlar da gelebilir. Aklında soru işareti kalanlar da bizi ziyarete gelebilirler. Tabii denetleyecekler, çünkü hakkımızda ağır iddialar var. Devletimiz de gerekeni yapıyor” dedi.

40 BİNE YAKIN MÜRACAAT VAR

Şu anda Türkiye'nin birçok ilinde var olduklarını söyleyen Kaya, “Sosyal medya ve TV kanallarına çıktıktan sonra 81 ili dolduracak 40 bine yakın müracaatımız var” dedi.

‘BUNUN ALTINDA EZİLİRLER’

Kaya, “Size 'Adalet ve Kalkınma Partisi'nin milis gücü' diyorlar. Öyle misiniz?” Sorusu üzerine şunları söyledi:

“Bunu neye dayandırıyorlar? Bir delil, bir kanıt olması gerekiyor. Bugün dünyanın neresine giderseniz gidin, söylenen iddialar toplumda kışkırtıcılığa yol açıyorsa ve bu devlet düzeninin, devlet otoritesinin bile hafiften sarsılmasına neden oluyorsa, bu iddiaları söyleyenler kesinlikle açıklamak durumundalar. Yoksa bunun altında ezilirler. Ki ezileceklerini biliyorum.”

SİVİLLERE YARGI ZIRHINI SAVUNDU

Kaya, 696 sayılı KHK ile  ’15 Temmuz darbe girişimi ve terör eylemleriyle bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden sivillerin cezai sorumluluğu’nun kaldırılmasına ilişkin ise,

“15 Temmuz'da size karşı açılan bir ateş var ve siz ona gül atamazsanız. Belki o an istemeden, o anın halet-i ruhiyesiyle bir suç işlemiş olabilirsiniz. Peki o anda doğru yaptığına inandığı şeyi sonrasında yanlış lanse edilip yargılanırsa doğru olur mu? Kardeşinin, annesinin, bacısının üzerinden tank geçmiş. Belki mukavemet göstermiş, belki karşı bir atak yapmış olabilirler. Bunların yargılanması tabii ki doğru değil. Bunların güvence altına alınması gerekir. Yoksa yarın aynı şey olsa kim iner sokağa? O müdafaayı yapan kişileri yargılarsak yarın böyle bir olay olursa kim çıkar meydana? Kimseyi bulamazsınız. Tabii ki bu insanları korumak gerekiyor. Ben bu konuda tarafım.

‘EN GÜZEL DEMOKRASİ İSLAM HUKUKUDUR’

Kaya ’15 Temmuz benzeri bir durum olsa tekrar sokağa çıkar mısınız? Sorusu üzerine şöyle konuştu:

“KHK değil isterseniz direk idam yazsınlar, yine 15 Temmuz olsun, ceketimi ayakkabımı fırlatarak yine o meydana çıkarım. Orada devletin otoritesinin sağlam durmasının yanında şu da var. İnsanların demokrasiyi yıktırmamak adına meydanlara çıkması önemli olan. Aslında insanlar demokrasiyi korudu orada. İnandığı değerler içerisinde zaten en güzel demokrasi İslam hukukudur bana göre.”

‘CİHAD’ AÇIKLAMASI

Kaya Erdoğan ve cihad hakkıdaki açıklamalarına ilişkin ise şöyle konuştu:

“Benim inancıma göre, Kuran'ı Kerim'e göre devletin başı Emirül Müminin'dir. Bugün cumhurbaşkanımız gider, yerine başka birisi gelir. Onun için de geçerlidir bu bana göre. Devletin başı emir vermiş insanlara. İnin meydanlara, demokrasiyi, insanlığı, onurunuzu, devletimizi kurtarın demiş. Burada da açıp Kuran'ı Kerim'e bakanlar 16 Temmuz sabahında cihat kelimesini kullandığımın, cihadı yanlış tanıtan, Deaş terörü gibi grupların söylemleri gibi olmadığını görürler. İslam dini kolaylık dini, İslam dini güzellik dini.

Biz darbe girişiminin yıldönümünde yaptığımız haberler için 15 Temmuz gecesi yakınlarını kaybedenlerle, yaralananlarla da konuşmuştuk. Çoğunun söylediği şöyle bir şey vardı: Tekrar aynı şey olsa tabii ki tekrar sokağa çıkarım ama bu sefer boş çıkmam.

O biraz kafa karıştırıcı olabilir. Çünkü nereden alacağız silahı? Bir şey mi değişti? Devlet insanlara silah dağıttı da bizim mi haberimiz yok? Belki bu sefer av tüfeğiyle çıkacak, belki dedesinden kalma tekli kırmayla çıkacak. Belki o gün de çıktı. Kardeşinizi, annenizi tarıyorlar, ne yaparsınız? Çatalla bile çıkarsınız. Bu memleket öyle kurtarıldı. Kurtuluş Savaşı'nda, Sakarya Muharebesi’nde..."

Bu kadar çok tartışılıyor olmanızda Suriye'ye gitmiş olmanızın da etkisi var herhalde. Siz Türkmen Dağı'nda Kayı Timi komutanı mıydınız? Komutan Ertuğrul kim? Siz değil misiniz?

Türkmen Dağı bizim kanayan yaramız. Türkmenler bizim kardeşlerimiz. Hac Yolu'nu, Hicaz Yolu'nu beklemeye bırakılmış olan gariban, güzel insanlar. Türkmenler candır. Oraya gittim. Gittiğim için pişman değilim. Komutanlık sadece askeri faaliyetle mi olur? Bana göre öyle değil. Komutanımdan ifade geçmiş askeri erkanım var. Benimle birlikte oraya yardım gönüllüsü olarak gelen herkes bana komutanım diyor. Orada insani faaliyetler yaparken ben silah alıp da bir yere gitmedim diyemezsiniz. Yalan söylersiniz. Bir yerden bir yere gideceksiniz. Uçaklar bombalıyor. Hadi silahsız gidin. Mümkün mü?

Dolayısıyla siz Suriye'deyken silah taşıyordunuz?

Mecburen, herkes taşıyacak bunu.

‘ARTİSTLİK İÇİN KULLANMIŞIMDIR’

“Peki hiç silah kullandınız mı Suriye'de bulunduğunuz süre içinde?” sorusuna “Artistlik için kullanmışımdır” yanıtı veren Kaya 6 ay ücretsiz izne ayrılarak kendisini memuriyetten azlettiğini ve bu sayede Suriye’ye gittiğini söyledi.

Röportaj şöyle devam ediyor:

“Suriye'de herhangi bir çatışmaya katılmadığınızı söylüyorsunuz. Ama Mart 2016'da bir tv kanalına verdiğiniz mülakatta, "Bizim füzemiz eşit olsa onları Ürdün'e kadar gömeriz", "Bu yardımı aştı, ümmet-i Muhammed savaşı oldu", "Kalaşnikofumuzda tek mermi kalana kadar burada bu bayrak dalgalanacak" gibi tabirler kullanıyorsunuz.

Doğru. Yine olsa yine söylerim.

Ama bu ifadeleriniz çatışmalara katıldığınızı çağrıştırıyor...

Orada siz konuşurken, etrafınızda mücadele eden inanmış Türkmenler var. Hiç dikkat ettiniz mi o resimlerde bende silah yok. Silahlı resmimi bulabilirlerse eyvallah, ama bulamazlar. Çünkü gidiş amacım belli.

Ama az önce siz de zaman zaman silah taşımak zorunda kaldığınızı söylediniz.

Bir yerden bir yere kanalize olduğunuz zaman mutlak surette. Yardım gönüllüsü olarak Suriye'ye gitmişsiniz, bir köye yardım götüreceksiniz. Diyorlar ki size şu bölgeden geçerken size saldırabilirler. Siz böyle boş mu gidersiniz, yoksa alın şu da yanınızda bulunsun mu dersiniz? Kime güveneceksiniz? Tek kendinize.

Sizinle IŞİD arasında bir bağlantı olup olmadığı yönünde de bir takım sorular gündeme geldi...

Beni bu çok rahatsız ediyor. İnsanları katlediyorlar. Buna hangi vicdan hangi merhamet hangi insanlık evet diyecek? Bunlarla yan yana getirilmek bile üzüyor beni. Bizimle ilgili iddialarda bulunuyorlar ama suç duyurusunda bulunamıyorlar. Silah fuarında çekilmiş görüntüleri bizdenmiş gibi gösterdiler. Bunlar kim? Biz araştırıyoruz. Üzerinde HÖH yazılı araçlar var. Vallahi tanımıyoruz. Bizimle ilgili haber yapanlar, video montajlayanlar, tanımadığımız silahlı insanları bizim içimize monte edenler, mutlaka bunun hukuk karşısında yaptırımı ne olursa yapacağız. Suç duyurusunda bulunacağız.

İsminizi değiştirmeyi düşünür müsünüz?

Devletime halel gelirse, devletim bu konuda derse ki "Ey Halk Özel Harekatı ismini değiştir", olabilir. Tabii buna ben tek başına karar veremem. Ama HÖH derneğinin yakasından düşsünler artık.”