Hekim intiharlarının ardından eylem çağrısı: Ölümüne çalışmaya Hayır!
İstanbul Tabip Odası, ağır çalışma koşulları nedeniyle yurdun çeşitli yerlerinde yaşanan hekim intiharlarına karşı eylem çağrısı yaptı.
01-11-2017 15:08

İstanbul Tabip Odası (İTO), yurt genelinde ağır çalışma temposunun yol açtığı hekim intiharlarına ilişkin eylem çağrısında bulundu.
Hekimlerin ağır çalışma mesaisine dikkat çekilen eylem çağrısında, sağlıkta şiddet vakalarına, son dönemde hekim intiharlarında yaşanan artışın da eklendiği ifade edildi.
“Artık yeter ölümüne çalışmaya hayır” denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
İleri Hatırlatıyor
‘CAN KURTARMAYA ÇALIŞIRKEN TÜKENİYORUZ’
“Biz hekimler şifa vermeye, can kurtarmaya çalışırken bir yandan da şiddete uğruyoruz, can ve iş güvenliğimiz olmaksızın, ağır çalışma koşullarına ve baskılara maruz kalıyoruz, yıpranıyoruz, yıpratılıyoruz, tükenmişlik yaşıyoruz.
Sağlıkta yaşanan şiddet olaylarına, sağlık kurumlarında yaşanan iş güvenliği olmayışından kaynaklı kazalara ve iş cinayetlerine, ne yazık ki son dönemde hekim intiharları da ekleniyor. Bizleri tüketen, geleceksizleştiren, emeğimizi ve hekim kimliğimizi değersizleştiren bu ağır tablo içinde ne yazık ki hekim intiharlarında bir artış yaşanmakta.”
‘ARTIK YETER!’
“Yaşanan sorunlar sabır sınırlarımızı çoktan aşmış durumda. Kayıplarımızın acısını taşıyamaz hale getirildik. ARTIK YETER, ÖLÜMÜNE ÇALIŞMAYA HAYIR demek üzere bir araya geliyoruz. Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere tüm yetkilileri, bizleri şiddete maruz kalmaya, tükenmeye, hayattan vazgeçmeye götüren koşullara ilgisiz kalmamaya davet ediyoruz.
Tarih: 2 Kasım 2017, Perşembe
Saat: 12.00
Yer: Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Havuzbaşı”
İLGİLİ HABERLER
Valilikten 1 Mayıs yasağı
Valilik, sendika ve meslek odalarının 1 Mayıs’ta yapmayı planladığı yürüyüşe izin vermedi.
18-04-2018 16:09

Ankara Valiliği, Ankara Tabip Odası, TMMOB, DİSK, Genel İş Sendikası, Eğitim Sen ve Türk İş’in 1 Mayıs’ta Kızılay’dan Tandoğan Meydanı’na gerçekleştirmek istediği yürüyüşe izin vermedi.
Yürüyüşün düzenleme komitesi üyeleri arasında bulunan Türk İş temsilcisi Halil İbrahim Alpoğlu’nun komiteden imzasını çekmesini gerekçe gösteren Valilik, öte yandan, “Bildirilen sloganlar ile ‘İşçiler, Emekçiler, Kadınlar… Tüm Halkımız’ başlıklı metinde ve ‘Basın Metni’ başlıklı bildiride mevzuata aykırılık görülmüştür” bahanesini sundu.
Ankara Valiliği, düzenleme kurulunda yer alan katılımcı kuruluşların, yürüyüşe izin verildiği takdirde kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunacaklarını savundu.
'OPERASYONLARI AŞAĞILAYACAK NİTELİKTE'
Sendika ve meslek odalarının kendilerine ilettiği evrakları inceleyen Ankara Valiliği, bildirilen sloganlar arasında kamu barışını bozabilecek nitelikte sloganlar olduğunu ileri sürdü.
Yürüyüşte atılacak sloganların devletin kurum ve organları ile siyasi partileri hedef alacağının iddia edildiği “ret” yazısında, “Sunulan evraklar incelendiğinde, Devletimiz tarafından yapılan askeri operasyonları aşağılayıcı nitelikte slogan ve afişlerin bulunduğu tespit edilmiştir” denildi.
'AFİŞLERİN ANLAMI ANLAŞILMIYOR'
Ankara Valiliği, bildirim metninde yer alan bazı slogan ve afişlerin ise anlamının anlaşılmadığını iddia etti. 1 Mayıs’la ilgili olmayan pankart, afiş, levha ve broşürlerin yürüyüşte kullanılacağını ileri süren ve Ankara Valisi Erkan Topaca imzasını taşıyan ret yazısında şunlara değinildi:
“Belirtilen nedenlerle, bahse konu toplantı ve gösteri yürüyüşü ile ilgili olarak verilen bildirimdeki hususların tekrar gözden geçirilmesi ve düzenleme kurulu üyelerinden birisinin ayrılması dolayısıyla düzenleme kurulu ve bildirimin yenilenmesi hususunda bilgi ve gereğini rica ederim.”
Ankara Valiliği'nin sakıncalı bulduğu sloganlar şöyle:
'Yemekte çıkan peynirleri şantiyedeki köpekler bile yemiyor'
Yalçınlar Grup'a ait Batı Mahal projesinde çalışan işçiler, kaldıkları alanın koşullarının iyileştirilmesini, gerekli iş güvenliği tedbirlerinin alınmasını ve ücretlerine zam yapılmasını talep etti. İşçiler yemekte çıkan peynirleri şantiyedeki köpeklerin bile yemediğini belirterek tepki gösterdi.
17-04-2018 16:37

İleri Haber
Büyükçekmece’deki Yalçınlar Grup firmasına ait Batı Mahal projesinde çalışan inşaat işçileri yaşadıkları sorunlara karşı DİSK’e bağlı Dev-Yapı İş sendikasında örgütlendi. Kötü çalışma koşulları ve düşük ücretlerden şikayet eden işçiler patronun, sendikanın görüşme talebini 2 aydır “yoğunum” diyerek geçiştirdiğini, yalnızca sendikanın avukatıyla şirketin avukatının görüştüğünü söyledi.
İşçiler, sendikaya üye olduktan sonra şantiyede mobbinge maruz kaldıklarını da anlattı.
Şantiyede konteynırlardan oluşan “kamp alanı” dedikleri yerde kalan işçiler yaşadıkları alanın iyileştirilmesini talep ediyor.
‘PEYNİRLERİ KÖPEKLER BİLE YEMİYOR’
İşçilerin anlatımına göre, 250-300 kişilik kampta yalnızca 9 duş ve 5 tuvalet bulunuyor. 6 aydır değiştirilmeyen kırık camlardan, temizliği ile bakımı yapılmayan tuvaletlerden ve tuvaletle banyoların pis sularının koğuşlara 2 metre mesafeye akıtılmasından şikâyet eden işçiler; kaldıkları kamp alanının koşullarının iyileştirilmesini istiyor.
Çoğu işçinin yemekler yüzünden mide yanması gibi şikâyetler yaşadığını belirten işçiler, yemekte çıkan peynirleri şantiyedeki köpeklerin bile yemediğini söyledi. Yemek kalitesinin yükseltilmesi için 160 imza topladıklarını anlatan işçiler, imzalardan sonra yemek şirketinin çağrılıp görüşme yapıldığını ancak bundan sonra da bir düzelme olmadığını, ayrıca şantiyede bir kantin bile olmadığını belirttiler.
İŞ GÜVENLİĞİ YOK
İşçiler en çok da şantiyede gerekli güvenlik önlemlerinin alınmamasından şikâyetçiler. İş Güvenliği Uzmanı olan Halil İbrahim Dudu’nun, kullanım belgesi olmayan operatörler manitu denilen iş makinesini kullandığında ’Bir kaza olursa belgesi olan işçi kullandı deriz” dediğini aktaran işçiler, “Sürekli uyarmamıza rağmen hiçbir şey yapılmıyor” dedi. İşçiler, şantiye şefi Ali Aslan’ın da belgesiz operatörlerin iş makinesi kullandığından haberi olduğunun ancak buna göz yumduğunun altını çizdi. İşçiler ayrıca şantiyede baretsiz ve kemersiz çalışmanın artık olağan bir durum haline geldiğini belirtti. Üstelik şu an kullanılması yasak olan eski tip iskelelerde çalıştıklarını vurgulayan işçiler, sürekli uyarılarına rağmen değişen bir şey olmadığını ifade ettiler.
Tedbirsizlikler sonucu şantiyede parmağı kesilen, iskeleden düşen işçilerin olduğunu aktaran işçiler, “Önlem alınması için birilerinin ölmesi mi gerekiyor?” dedi.
‘PATRON YANLISI BU DÜZENİN NASIL İŞLEDİĞİ ORTADA’
Sendikaya üye olduktan sonra şantiyede mobbinge maruz kaldıklarını kaydeden işçiler, önceden şantiyede acil işler için bekletilen pikabın kaldırıldığını söylediler.
Tutanaklar tutulup imzaların toplanmasının üzerinden aylar geçmesine rağmen sonuç alamadıklarını söyleyen işçiler, en son Alo 170 hattını aradıklarını, ancak 2 ay olmasına rağmen kimsenin gelmediğini söyledi. 2 aydır teftiş kurulunun gelmediğini ancak patrona hemen haber gittiğini belirten işçiler, şikayetten 2 gün sonra işçilere sünger ve nevresim verildiğini, şantiyede bariyer çekilmesi gibi bazı göstermelik önlemlerin alındığını söylediler. İşçiler bu duruma “Patron yanlısı bu düzenin nasıl işlediği ortada. Devletin kurumunu arayıp şikâyet ediyoruz, hemen patrona haber veriyor” dedi.
Yaptıkları villaların milyon liralara satıldığını aktaran işçiler, buna rağmen patronun kendilerine 100 lira zammı bile çok gördüğünü, gerekli önlemleri almak için harcama yapmak istemediğini belirtti. Kaldıkları alanın koşullarının iyileştirilmesini, gerekli iş güvenliği tedbirlerinin alınmasını ve ücretlerine zam istediklerini söyleyen işçiler, bu isteklerinin son derece insani olduğunu ve talepleri için bundan sonra da mücadele edeceklerini vurguladılar.
İneklerine haciz gelen çiftçiden eylem
Borcunu ödeyemediği için tarlasına ve ineklerine haciz geldiğini belirten bir çiftçi, Ziraat Bankası şubesi önünde eylem yaptı.
13-04-2018 19:59
Ankara’nın Haymana ilçesinde, borcunu ödeyemediği için tarlasına ve ineklerine haciz geldiğini belirten bir çiftçi, Ziraat Bankası şubesi önünde eylem yaptı. Arabasında getirdiği sütleri bankanın önüne döken çiftçi, “Ödeme yapıyorduk ama banka bizi hacize koydu. Tarlamızı, tapanımızı, mallarımızı Ziraat Bankası hacze koydu. Sütümüz de burada. Buyurun. Sütümüz de burada, ne yapacaksa yapsın devlet” diye isyan etti.
CHP Ankara Milletvekili Levent Gök tarafından Twitter’da “Haymana’daki süt üreticisinin ibretlik tepkisini izleyelim” notuyla paylaşılan videoda çiftçi, arabasında getirdiği sütleri dökmesinin ardından da isyanını şöyle sürdürdü:
“Ne yapacaklarsa yapsınlar. Perişan olduk. Sesimizi kimseye duyuramadık. Sayın Cumhurbaşkanı’na mektup yazdık. Yine duyuramadık. Yem alamıyoruz, saman alamıyoruz, hayvan alamıyoruz. Ne yapacaksa devlet yapsın..."
Santral inşaatında çalışan 2 bin işçi işten çıkarıldı
Soma Kolin Termik Santrali inşaatında taşeron şirkete bağlı çalışan 2 bin işçinin işine son verildi.
13-04-2018 09:19

Manisa’nın Soma ilçesinde yapımı devam eden Soma Kolin Termik Santral inşaatında çalışan 2 bin taşeron işçi işten çıkarıldı. İşten atmanın Efor Endüstriyel isimli taşeron şirketle Kolin arasında yaşanan anlaşmazlıktan kaynaklandığı kaydedildi.
İşten çıkarıldıkları ifade edilen işçilere, işten atma nedenine ilişkin bilgi verilmezken, kıdem tazminatı, ücret alacakları ve fazla mesaileri de ödenmeyen işçilere 2-3 gün içerisinde açıklama yapılacağı söylendi.
Evrensel’in haberine göre işten çıkarmalara karşın şantiyeyi terk etmeyen işçiler, hakları ödenene kadar bekleyişlerini sürdüreceklerini dile getirdi. Taşeron şirketin ise şantiyedeki malzemeleri toplayarak bölgeden ayrıldığı öğrenildi.
İNŞAAT, İŞ CİNAYETLERİYLE GÜNDEME GELMİŞTİ
Yapımına 2016’da başlanan termik santral inşaatı geçtiğimiz dönemde iş cinayetleriyle gündeme gelmişti. 26 Ocak 2018 tarihinde şantiyede 2 işçinin üzerine, forkliftle taşınan iskele ve kurmakta kullanılan demir profiller devrilmişti. İş cinayetinde 1 işçi yaşamını yitirirken, 1 işçi de yaralanmıştı.
Aynı inşaat 06 Kasım 2017’de de bir başka iş cinayeti haberiyle gündeme gelmişti. 18 yaşındaki Mehmet Doğru, yaklaşık 15 metre yükseklikten düşerek olay yerinde yaşamını yitirmişti. 1 Ağustos 2017’de ise Yasin Adsiz isimli bir işçi, tribüne iskele kurmak istediği sırada yüksekten düşerek yaşamını yitirmişti.
KOLİN İNŞAAT KİMDİR?
Kolin Şirketler Grubu’nun en önemli şirketi durumundaki Kolin İnşaat’ın temelleri, Koloğlu Ailesince 1977 yılında Elazığ’da atıldı.
Kolin İnşaat, Türkiye’de birçok karayolu, demiryolu, metro, liman, konut, endüstriyel tesis, sulama ve baraj yapmıştır. Türkiye dışında Azerbaycan, içinde olmak üzere Ortadoğu ve Afrika’da yatırımları olan Kolin İnşaat’ın, Azerbaycan/Bakü, Libya/Tripoli, Uganda/Kampala, Cezayir/Cezayir, Suudi Arabistan/Al-Khobar ve Kuveyt/South Al Mutlaa’da ofisleri bulunuyor.
Kolin İnşaat, günümüze kadar T.C. Hazine Müsteşarlığı, Toplu Konut İdaresi ve başta Milli Savunma Bakanlığı olmak üzere birçok bakanlık, DSİ ve Karayolları Genel Müdürlükleri, TCDD, DHM ve BOTAŞ Genel Müdürlükleri gibi kamu kuruluşlarıyla belediyelerden, yurtdışından da ABD Savunma ve Dışişleri Bakanlıklarıyla, Hava ve Kara Kuvvetleri Komutanlıklarıyla Ürdün, Libya, Kuveyt, Azerbaycan, Uganda’nın çeşitli bakanlıkları ve kamu kurumlarından ihaleler alarak proje yaptı.
Tamamladığı işler içinde, Yeni ABD Büyükelçilik Kompleksi, Belgrad-Sırbistan, İncirlik Hava Üssü Phantom Aile Lojmanları Renovasyonu, Adana-Türkiye, A.N.A. Regional Hastanesi, Herat-Afganistan, Sığacık Yat Limanı, Çandarlı Limanı, Etki Yüzen LNG Depolama ve Gazlaştırma Terminali, Aliağa-İzmir Türkiye, Yalnızardıç Barajı ve HES, Antalya-Alanya-Türkiye, Akköy II HES (Aladereçam Barajı, Gökçebel Barajı ve Yaşmaklı Barajı HES), Gümüşhane, Yaprak Regülatörü ve HES, Yukarı Harran Ovası Sulaması, Ana Kanal İnşaatı, Al-Khadra Büyük Çiftlik Sulama Projesi, İsmayilli Şehri İçme Suyu Temin ve Kanalizasyon Sistemi ve Atıksu Arıtma Tesisi İnşaatı. Devam eden işler içinde Soma Kolin Termik Santrali, Ankara İçmesuyu II. Merhale Projesi Gerede Sistemi İnşaatı, Gerede, Kuzey Marmara Otoyolu (3. Boğaz Köprüsü dahil) Projesi Kınalı-Odayeri (bağlantı yolları dahil kesimi), Gayrettepe-İstanbul Yeni Havalimanı Metro Hattı İnşaatı ile Elektromekanik Sistemlerinin Temin ve Montajı, Yusufeli Barajı ve HES İnşaatı, Masalli-Astara Otoyolu Kesim A, Azerbaycan, Mutla Yerleşkesi Ana Yol ve Altyapı İnşaatı, Kuveyt, Bingazi Ovası Su Dağıtım Sistemi Projesi bulunmaktadır.
Kendi sitesinde, uluslararası ilişkileri şöyle tarif edildi: Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası (EIB), Alman Teknik Yardım Kuruluşu (GTZ), İspanyol FAD (Fondo de Agnida al Desarrollo) ve OECD Export, İslam Kalkınma Bankası, Suudi Arabistan Hükumeti Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Arap Fonu (AFSED), Abu Dhabi Kalkınma Fonu, Japon Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA), Asya Kalkınma Bankası.
Dior’daki usulsüzlüğü tespit eden işçi işten çıkarıldı: 'Kayıp paralar, usulsüz işlemler...'
Christian Dior’da yöneticinin yaptığı usulsüzlüğü tespit edip şikayet ettiği için işten çıkarılan işçiyi mahkeme işe iade etti. Maruz kaldığı yoğun mobbing nedeniyle psikolojik tedavi görmeye başlayan işçi yaşadıklarını İleri’ye anlattı.
11-04-2018 11:38

Meryem Yıldırım / @meryem_yildrim
Dünyaca ünlü moda firması Christian Dior’un Zorlu AVM’deki merkezinde 2013 ve Aralık 2017 arasında stok sorumlusu olarak çalışan işçi Y., işyerindeki usulsüzlükleri tespit ederek şikayetlerde bulundu. İncelemeler sonucunda usulsüzlük tespiti yapılan denetim yöneticisi işten çıkarılırken, usulsüzlüğün mağaza yöneticisi tarafından devam ettirildiğini iddia eden Y., yeniden şikayet etti. Bu nedenle kendisine mobbing uygulanan Y., baskı sürecinde psikolojisi bozulduğu için tedavi gördü. Ardından hedef haline gelen Y., 15 Aralık 2017’de gerekçesiz işten çıkarıldı. Hakkını aramak isteyen işçi, işe iade davası açtı.
Mahkemeye verilen dilekçede, Dior ile ürünlerin transferi, Geçici Müşteri Çıkışı (GMÇ), taşıma, temizlik ve güvenlik personeli, muhasebe, mutfak ihtiyaçları, teknik aksaklıkların giderilmesi, operasyonel ihtiyaçlar ve insan kaynakları gibi hizmetlerde iş ortaklığı olan Beymen arasındaki iş ortaklığı hatırlatılarak yaşananlar özetle şöyle aktarıldı:
-Y, çalıştığı süre zarfında aylık sayımlarda oluşan farkların göze çarpması, stok işleyişinde yaşanan aksaklıklar, irsaliyesiz çıkışı yapılan ve müşterilere teslim edilen ürünler, muhasebesel işlerde teslim edilmeyen cari ödemeler, faturalarda usulsüzlük yapıldığını ve durumun çalışanların tamamını zan altında bıraktığını tespit etti. Aylık sayımlarda fark oluştuğunu, stok işleyişinde olumsuz ilerleyiş olduğunu gören Y., usulsüzlüklere sebep olan işlemlerle ilgili sayım ve fatura evraklarını inceledi. İnceleme sonunda usulsüzlüklerin ve ekibi zan altında bırakan işlemlerin sorumlusunun Butik Yöneticisi A. E. A. olduğunu tespit etti.
Usulsüzlüklerin tekrar araştırılması ve kurum içerisindeki ilgili birimlerin müdahale edebilmesi için diğer çalışma arkadaşlarına bilgi vererek yaklaşık beş sayfalık bir şikayet metni oluşturan işçi, metni hem iş ortaklığı olan Beymen’e hem de Dior’un Genel Müdürü V.B.’e maille iletti. Bunun üzerine Dior Genel Müdürü V.B.’nin butiği ziyarete geldiği fakat usulsüzlüklerle ilgili ne Dior ne de Beymen tarafından bir işlem yapılmadığı aktarıldı.
İŞÇİ VAZGEÇMEDİ: USULSÜZLÜK TESPİT EDİLDİ!
Usulsüzlükle ilgili çalışan şikayetlerinin sürmesi üzerine Beymen İç Soruşturmacısının konuyu araştırdığı, söz konusu departmandan sorumlu olan kişi ve Dior Finans Müdürü P.A. tarafından inceleme başlatıldığı belirtildi. Bunun üzerine 27 Kasım 2016’da Zorlu Dior Butik’te yapılan baskın stok sayımı sonucu incelemelerde, hem denetimci pozisyonundaki Y.G. hem de Butik Yöneticisi A. E. A. tarafından yapılan usulsüzlükler tespit edildi.
SUÇLAMALARI KABUL EDEREK İSTİFA ETTİ
Bu sayımdan itibaren Beymen İç Soruşturmacısı ile işçi Y. usulsüzlüklerle ilgili kamera görüntüleri, fatura ve irsaliye belgeleri ve sayımda fark veren ürünlerin bilgilerini inceledi. Beymen İç Soruşturması tarafından A. E. A. ile ilgili usulsüzlük dosyası hazırlandı. Sürecin devamında hem Butik Yöneticisi A.E. A. hem de Butik Admini Y.G. aynı günde Beymen merkez ofisine sorguya çağrıldı. Sorgudan kısa süre sonra Butik Admini Y.G. suçlamaları kabul ederek görevinden istifa etti.
‘DİOR CEO’SU USULSÜZLÜĞÜ ÖNEMSİZ BULDU’
Daha sonra Dior ve Beymen tarafından yapılan ortak toplantıda “Dior Genel Müdürü V.B. tarafından ilgili usulsüzlüklerin dikkate alınmadığı ve tespitlerin yetersiz ve firma için sorun oluşturmayan bir önemsiz bir süreç olduğu ve bağlı olarak tüm bu usulsüzlüklerin üzerinin örtbas edildiği” iddia edildi.
İşten çıkarılması beklenen Butik Yöneticisi A. E. A. çıkarılmazken, görevinden istifa eden Y.G.’nin pozisyonuna ise Beymen merkezinden S.T. getirildi.
YENİ ÇALIŞAN DA USULSÜZLÜĞÜN SÜRDÜĞÜNÜ TESPİT ETTİ
Denetim pozisyonunu devralan S.T. de A. E. A.’nın usulsüz işlem yaptığını tespit etti. (Faturalı müşteri ürünün bir başka müşteriye GMÇ olarak gönderilmesi). Söz konusu usulsüzlük Dior Finans Müdürü P.A.’ya ve Genel Müdür V.B.’ye denetimci S.T. tarafından bildirildi. Kısa süreğine geçici olarak kapatılan GMÇ (Geçici Müşteri Çıkışı) ise V.B.’nin onayıyla devam etti.
İşçi, usulsüzlüklere ilişkin görmezden gelinen tavrı ve A. E. A.’nın davranışları ve çalışanlarla olan diyaloglarını bir metin olarak bu sefer Dior’un CEO’suna bildirdi.
ELEŞTİRİLERİN HEDEFİNDEN YÖNETİCİ ‘HIRSIZLIK’ İDDİASINA SARILDI
Bunun üzerine A. E. A. ve çalışanlar arasında 19 Kasım 2017’de yapılan toplantıda işçi Y., ilk olarak söz alarak; butik içerisinde güven ortamının kaybolduğunu dile getiren, şikayetlerin ve usulsüzlüğe ilişkin kamera görüntülerinin de olduğunu belirten bir metin okudu. Metnin ardından sert eleştirilere maruz kalan, A.E. A., “Çantamda bulunan dolarların ekip çalışanları içerisindeki birisi tarafından alındığı” iddiasına sarıldı. Yapılan eleştirilere ve usulsüzlük suçlamalarına ilişkin ise cevap vermedi.
SÜREÇTE PSİKOLOJİSİ BOZULAN İŞÇİ TEDAVİ GÖRMEYE BAŞLADI
Yaşanan yıpratıcı sürecin ardından işçi psikolojik tedavi görmeye başladı ve düzenli olarak psikoloğa gitti.
Son olarak sürece ilişkin 6 Aralık 2017’de Dior Genel Müdürünün çalışanlarla düzenlediği toplantıda ise Dior firmasının gelecek planlarından bahsedilerek ve butiği bir gemiye benzeterek; “Bu geminin kaptanının A.E. A. olduğu ve başarılı bulunduğu için Dior firmasının marketing bölümüne bağlandığı” belirterek “E. ile çalışmak istemeyen varsa bu gemiden inebilir” diyerek çalışanları ‘uyardığı’ öğrenildi.
İŞTEN ÇIKARILDIĞINI DİOR DEĞİL, BEYMEN BİLDİRDİ
15 Aralık 2017’de ise sürecin peşini bırakmayan Y., Beymen İnsan Kaynakları tarafından görüşmeye çağrılarak sözlü şekilde "iş sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedildiği ve bu kararın Dior'a ait olduğu" bildirildi.
USULSÜZLÜĞE TEPKİ ÇALIŞMA BARIŞINI BOZUYORMUŞ
Dior’un vekili ise açılan işe iade davası kapsamında mahkemeye verdiği yazıda, işten çıkarılan Y.’nin mağaza müdürü E. A. A.’ya sataştığını savunurken, işçinin usulsüzlüğün tespitine yönelik çabalarını ‘çalışma barışını bozma’ olarak niteledi.
İŞÇİNİN HAK MÜCADELESİ BAŞLIYOR: MAHKEMEYE BAŞVURDU
İşçi Y. ise avukatı Özgür Urfa aracılığıyla, Dior’un işçiye gönderdiği iş akdinin feshedilmesinin usule aykırı olduğunu belirterek mahkemeye başvurdu. Avukat Urfa’nın verdiği dilekçede şunları kaydedildi:
1 - Davacının iş sözleşmesi usule aykırı olarak feshedilmiştir.
2 - Fesihte gerekçe gösterilmemiştir.
3 - Davacının savunması alınmamıştır
Feshin geçerli sebebe dayandırılması
Madde 18 - Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır
Sözleşmenin feshinde usul
Madde 19 - İşveren fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır. Hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez.”
VE İŞÇİNİN MÜCADELESİ SONUÇ VERDİ: MAHKEME HAKLI BULDU
İş akdinin feshinin haksız ve geçersiz olduğunun tespiti ile işe iadesini talep eden işçinin avukatı Urfa “Bu karara uyulmadığı takdirde bu karara aykırılıktan dolayı yasal faizi ile 8 aylık ücret tutarında tazminata hükmedilmesine, işe iade kararına uyulduğu durumlarda müvekkilimin fesih tarihinden itibaren çalıştırılmadığı boşta geçen süreye ilişkin 4 aylık ücretinin ve soysa haklarının mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ederiz” dedi.
İşçiyi haklı bulan mahkeme, avukat Özgür Urfa’nın taleplerini kabul ederek ilk duruşmada kararını açıklayarak işçiyi işe iade etti.
İŞÇİ: USULSÜZLÜKLERİN ÜZERİ ÖRTÜLÜYOR
Yaşadıklarını İleri’ye anlatan işçi Y., “Uzun bir süredir stok sorumlusu olarak çalıştığım bu firmada butik yöneticisinin yapmış olduğu mevcut usulsüzlükleri hem ben hem de ekip arkadaşlarımın bilmesine, hem Dior hem de Beymen departmanlarında sorumlu kişilere bildirim yapmamıza rağmen mevcut usulsüzlüklerin üzeri örtülmüştür” dedi.
“Müşterilerin cari ödemelerinden tutun da stoğa ait ürünlerin kayıp olmasına kadar birçok çalışma düzenini bozucu hal ve hareketlerin ekip içerisinde korkunç derecede mobbing ortamı yaratması tesadüf değildir” diyen Y., süreci şöyle anlattı: “En sonuna kadar kurumsal olarak çözüm aradım. Bu firmalarda şahit olduğum asıl durum şu ki; usulsüzlük yapan ya da ufak ta olsa firma işleyişinde hata yapan taraf eğer en alt tabadaki çalışan ise hemen kendisi hakkında işlem başlatıldığı ve işten atıldığıdır.”
‘5 BİN DOLAR CİVARINDA KAYIP OLUŞUYORDU’
“Şahsen firmada 5000$ gibi cari hesap kayıplarını, stok ürünleri farklarını iletmeme rağmen bir yöneticinin sadece firma politikalarını harfiyen yerine getirdiği için nasıl korunduğunu kendi gözlerimle görmüş oldum.”
'Sendikacılık uçuş emniyetini tehlikeye atıyor'
THY, mesai saatleri içerisinde sendikal çalışmalar nedeniyle uçuş emniyetinin tehlikeye girdiğini iddia etti.
11-04-2018 08:00

Havayolu Çalışanları Sendikası (Hava-Sen) adlı bağımsız bir sendikanın faaliyete geçmesi üzerine Türk Hava Yolları (THY) alarma geçti. THY tarafından personele gönderilen e-mailde, mesai saatleri içerisinde sendikal çalışmalar nedeniyle uçuş emniyetinin tehlikeye girdiği iddia edildi. Bu nedenle mesai saatlerinde havalimanında, uçakta ve konaklanan otellerde izinsiz sendikacılık faaliyetinin cezalandırılacağı bildirildi. Öte yandan Hava-Sen’in Atatürk Havalimanı içerisindeki sendika odası kapatıldı.
Hürriyet’ten İsmail Saymaz’ın haberine göre THY’den kaptan ve kabin çalışanlarına gönderilen e-mail’de; uçak içi, havalimanı ve konaklanan otellerde sendikal faaliyetler sebebiyle uçuş personeli arasında huzursuzluk yaşandığı ileri sürüldü. Huzursuz çalışma ortamından ötürü ‘verimli bir uçuş için bilgi, donanım ve insan gibi kaynakların kullanımı’ anlamına gelen CRM’nin bozulduğu yönünde pek çok bildirimin geldiği iddia edilerek şöyle denildi:
SENDİKAL FAALİYET ÇALIŞMA ORTAMINI BOZUYORMUŞ!
“İzin almaksızın çalışma saatleri içerisinde işyerinde yürütülen sendikal faaliyetler sebebiyle yaşanan olumsuzluklar uçuş personelimizin motivasyonuna zarar vererek, huzursuz çalışma ortamına neden olmakta ve CRM’i bozarak uçuş emniyetini tehlikeye sokmaktadır. İletişimin ve CRM’in özellikle uçuş personeli için ne kadar önemli olduğun bir kez daha hatırlatır, ortaklığımızın izni olmaksızın çalışma saatlerinde işyerlerinde bu tür faaliyetlerde bulunan kişilerin belirlenmesi veya şikayete konu olması halinde idari yaptırım uygulanacağı hususunda bilgilerinizi rica eder, emniyetli uçuşlar dileriz.”
SENDİKA ODASI KAPATILDI
Hava-Sen’in yöneticileri arasında yer alan bir kaptan, üye sayıları 4 bine ulaşınca THY’nin eski sendikayı korumak adına harekete geçtiğini savunarak, şunları söyledi: “Diğer sendikanın kaybettiğini görünce THY ortaya çıktı. Kanunen suç işliyorlar. Bizleri yıldırmak istiyorlar. Bizim hakkımızda ‘Bunlar Alman ajanı. Üçüncü havalimanını istemiyorlar’ diye dedikodu yayıyorlar. FETÖ’cü olduğumuzu yayıyorlar. Oysa bizler TSK’dan ayrılıp THY’ye katılmış pilotlarız. Biz ayrıldıktan sonra TSK’da kalanların ne halt olduğu 15 Temmuz’da ortaya çıktı.”
Adını açıklamak istemeyen kaptan, Atatürk Havalimanı’nda açılan sendika odasının THY’nin baskısı üzerine, yer hizmetlerini yürüten TAV tarafından polis zoruyla kapatıldığını söyledi. Bir THY yetkilisi ise odanın TAV’ın tasarrufuyla kapatıldığını kaydetti.
THY çalışanlarına gönderilen e-maile ilişkin yetkili şunları söyledi: “Sendika, kurumdan izin alınmaksızın, uçuş ekiplerin olduğu yerde çalışma yapamaz. Düşünün, uçuştan iki saat önce uçuş toplantısı yapılması gerekirken, sendikal faaliyetlerle ilgili konuşuluyor. Diğer sendikayla hiç böyle bir sorun yaşamıyoruz.”
THY’de yalnızca Türk-İş’e bağlı Hava-İş Sendikası yetkili olarak faaliyet yürütüyor. Bu sendika kimi çalışanlar tarafından THY yönetimiyle uyumlu hareket etmekle ve sarı sendika olmakla suçlanıyor.