Gülmeyeni dövüyorlar(mış)

Gülmeyeni dövüyorlar(mış)

Neden Zaytung okuyoruz ve okuduklarımızı bir de paylaşıyoruz? İyi bir kahkahanın bütün acıları iyileştirdiğini söylüyor Madeleine L’engle. Ona katılmamak elde değil, acılarımız, sıkıntılarımız, hangi arka plandan geliyor olursa olsun ülkece yaşadığımız trajedileri bir yerde rahatlatmamız gerçekten de gerekli. Zaytung tam bu noktada bir baş etme ihtiyacı olarak karşımıza çıkıyor.

Bugün sosyal medya kullanan herkes Zaytung’un adıyla karşılaşmıştır. Hepimiz tıkladığımız sitelerde, bloglardaki yorumlarda “Abi bu da tam Zaytung haberi gibi”  yahut “Keşke Zaytung haberi olsaydı” gibi cümleler kurmuşuzdur. Zaytung gerçeğin ve gerçek dışının arasında bir yerlerde fakat kahkahanın tam merkezinde varlığını tam 8 yıldır sürdürüyor. Peki nedir Zaytung ve neden bu kadar önemli sosyal medya kültüründe? 

 “Zaytung mu? Ha şu ciddi gibi komik haberler yapan site.” Yorumu yakın çevremden aldığım en samimi tanımlamalardan oldu. Zaytung’un resmi haber formatındaki dili, içeriğindeki absürt konuların birleşmesiyle adeta ciddiyeti yerle bir ediyor.  İşte ironi dediğimiz şey de burada ortaya çıkıyor. Peki insanların bu ironiye neden ihtiyacı var? Neden Zaytung okuyoruz ve okuduklarımızı bir de paylaşıyoruz?  İyi bir kahkahanın bütün acıları iyileştirdiğini söylüyor Madeleine L’engle. Ona katılmamak elde değil, acılarımız, sıkıntılarımız, hangi arka plandan geliyor olursa olsun ülkece yaşadığımız trajedileri bir yerde rahatlatmamız gerçekten de gerekli. Zaytung  tam bu noktada bir baş etme ihtiyacı olarak karşımıza çıkıyor. Kahkahalar aracılığıyla, klişelerle, hayatın sıkıcılığıyla, her gün bizi daha da bunaltan gündemlerle yani bir nevi yaşam baskıyla baş etme yöntemine dönüşüyor. 

Bu yıl beşincisi April Yayıncılık tarafından yayınlanan, 2016-2017 Almanak projesi de işte tüm bu yaratıcı üretimleri bizle buluşturuyor. Yeni almanaktan, “İşte tam da bu” diyeceğimiz bir örnekle devam etmek isterim. Çok yakın zamanda 14 Şubat’ı atlattık. Atlattık diyorum çünkü biz farkında olmasak bile böyle özel günler bazen gerçekten bir baskıya dönüşerek insan için azap haline gelebiliyor. “Neden sevgilim yok, Abi bu yılda yalnızız ya, 15 Şubat’ta ne kadar da yalnızım” diyerek içlenen en az 10 kişi sayar herkes gündelik yaşantısından. Ve işte bu noktada Zaytung giriyor devreye: 

“Çiçekçiler odası: Sevgililer Günü’nde en yüksek ciroyu ofistekilere hava olsun diye kendi kendine çiçek söyleyenlerden yapıyoruz.”  Başlığıyla resmen duygulara tercüman oluyor. İşte bu diyerek içimizdeki pasif duyguları yeniden keşfettiriyor bize. 

Yaşadığımız gündelik bir trajedi, her sevgililer gününde toplumsal baskılarla “bir bulamadım yine birini” trajedisini alıp yerle bir ediyor Zaytung. Geriye sadece kahkahalarla karışık  “Abi cidden öyle yaaa”lar kalıyor.

 “İnsanlığın bir tek varlığı sorgulanamaz silahı vardır: gülmek”  diyen Mark Twain’i hatırlıyorum. Ve sonra yeni almanağı karıştırırken  şu haber çıkıyor karşıma: “Venedik Belediyesi, Her yağmur sonrası atılan “İstanbul Venedik’e Döndü” Manşetlerine İsyan etti: Lan ne alakası var?!”  

Kahkahalar gerçekten de ciddiyetle, hayatın kendisiyle baş etme yöntemi olarak bizim için önemli. Ve Zaytung barındırdığı basitliğin gücüyle günlük stresin, hep düşündüğümüz konuların bir dönüşümü olarak, rahatlamamız için, kümülatif psikolojimiz için oldukça önemli bir yere sahip. Mark Twain okusa güler miydi bilmem ama yeni Zaytung Almanak Türkiye’de yaşayan herkes için sınırsız bir kahkaha şöleni. Tüm komedisiyle, sallantılı ciddiyetiyle, uzaya gönderilen muhtarları, tutuklanan Merveleriyle Zaytung Almanak 2016 - 2017  sizleri bekliyor.


KÜNYE: Zaytung Almanak 2016-2017, Kolektif, April Yayınlarıi 2018, 164 sayfa.

DAHA FAZLA