Gülmenin korkutucu etkisi:  ‘Yunanlı Bir Kız Aranıyor’

Gülmenin korkutucu etkisi: ‘Yunanlı Bir Kız Aranıyor’

Hikâyenin kesin bir sonu yok, belki Dürrenmatt, Archilochos’a yaptığını bize de yapıyor; bizi kendi sonumuzla baş başa bırakıyor. Bu komik ama yaşadığımız dünyanın can yakıcı suni kurallarını diri tutmaya devam eden hikâyeyi okuyun, bazen tanıdık bazen temas etmeye korktuğunuz pek çok şey ile karşılaşacaksınız.

 “Yunanlı Bir Kız Aranıyor” Dedalus Kitap’tan 2017 yılının Mart ayında çıkarak yayın dünyasıyla tekrar buluştu. Friedrich Dürrenmatt, Brecht’ten etkilendiğini ifade eden 20. yüzyıl yazarı. Her ne kadar yazdıklarını polisiye türüne sokanlar olsa da Dürrenmatt ile tanıştıktan sonra bunun pek mümkün olmadığını fark ediyorsunuz. Toplum kuralları ile bir jonglörün eline alıp havaya fırlattığı lobutlar gibi oynuyor. Ahlak, toplum, vicdan; bir çırpıda hepsiyle hesaplaşıyor Dürrenmatt. Bu yüzleşmeye daha yakından bakabilmek için Yunanlı Bir Kız Aranıyor’un çarpıcı diyaloglarını iyi takip etmek gerekiyor. Gerek üslubu, gerekse olay örgüsü hem sade hem de başlı başına bütün ilişkileri darmadağın etmek üzere tasarlanmış.

Kitabın ana karakteri Archilochos sadece işine gelip giderek yaşayan bir adamdır kırkını aşmış, karanlık bir tavan arasında rutubet kokusu ve sifon sesi içinde yaşamakta, “sayman yardımcı yardımcılığından” aldığı paranın çoğunu serserilikle zamanını geçiren erkek kardeşi ve ailesine kaptırmaktadır. Esere Archilos’un kendine yarattığı gerçek dışı bir dünya ile gireriz. Aslında o da hepimiz gibi kafasındakilere göre anlar dünyayı; inançları, kendi doğruları o dünya düzeninin belirleyicisidir. Dünyasını önemli insanları ile çevreler; ülkenin Cumhurbaşkanı, çalıştığı şirketin sahibi bir işadamı, Eskiyenipresbiteryenler Kilisesi’nin psikoposu… İnançlarına sıkı sıkıya bağlı, onlar tarafından yönetilen Archilochos’un saflığı inançları ile bir araya gelince onu gerçeklikten iyice uzaklaştırmıştır. O kadar ki çalıştığı atom topları üreten fabrikanın patronu hayırsever bir ilahtır gözünde.

Yaşadığı tavan arasından daha çok, her gün gidip yemek yediği Georgette’in restoranını evi olarak görür. Dini inançlarına uygun şekilde et yemez, alkol kullanmaz, sadece süt ve soda içer.  Din, hayatında bir konuda daha belirleyicidir; eline bir kadının eli değmemiştir Archilochos’un. Hayatı Georgette’in evlenmesi yönündeki ısrarı sonucu gazeteye verdiği ilandan sonra değişir. Archilochos ailesinin Yunanistan’dan göç ettiği ve kendisini de bir Yunanlı kabul ettiği için sadece Yunanlı bir kızla evlenmek ister. İlana cevap veren Chloe’nin talip olarak restoranın kapısından girmesinden sonra Archilochos için hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Chloe ile şehirde yaptıkları ilk gezinti sonucu Archilochos’un kariyerinde, o istemese de, önleyemediği bir yükseliş başlar. Çalıştığı şirkette tüm kademeleri bir anda atlayarak müdür olur, Dünya Kiliseler Birliği’ne üye tayin edilir, tanımadığı insanlarca kendisine bir köşk bağışlanır… Aşkla beraber gelen bu mutluluk yağmuru Archilochos’un şaşkınlığı, geç de olsa Chloe hakkındaki gerçeği anladığında son bulur. Böylece kendisine kurduğu dünyanın yıkıntıları altında kalır. İnançları ile donattığı ahlakçı düzeni yerle bir olur. Asıl korkunç olan idolleştirdiği, inandığı şeyleri temsil eden hatta onları besleyen herkesin bu yıkımda payının olmasıdır. Öyle bir yıkım ki herkesin gözünde küçük düşer, alaya alınır.

Hikâyenin kesin bir sonu yok, belki Dürrenmatt, Archilochos’a yaptığını bize de yapıyor; bizi kendi sonumuzla baş başa bırakıyor. Bu komik ama yaşadığımız dünyanın can yakıcı suni kurallarını diri tutmaya devam eden hikâyeyi okuyun, bazen tanıdık bazen temas etmeye korktuğunuz pek çok şey ile karşılaşacaksınız.


KÜNYE: Yunanlı Bir Kız Aranıyor, Fiedrich Dürrenmatt, Çeviri: Akşit Göktürk, Dedalus Kitap, 2017, 144 sayfa.

DAHA FAZLA