Gericiliği hicveden bir kadın komedyen: Sakdiyah Ma'ruf

Gericiliği hicveden bir kadın komedyen: Sakdiyah Ma'ruf

Endonezya'da Arap ve tesettürlü bir kadın komedyen olan Sakdiyah Ma'ruf, radikal İslam'a yönelik eleştirel esprileriyle dikkat çekiyor.

Çeviri: Ada Bülbül

Endonezyalı Sakdiyah Ma'ruf, Arap kökenli tesettürlü bir kadın komedyen. Ma'ruf gösterilerinde diğer komedyenler gibi aile, ilşki ve cinsiyet konularında espri yapıyor. Onu ayıran yön ise pek az insanın laf söyleyebildiği radikal İslam hakkında eleştirel espriler yapması.

'KENDİMİ BU RADİKALLİKLE SAVAŞMAYA ADADIM'

Ma'ruf'un esprilerinin kaynağı kendi deneyimleri. Toplumdaki etkili aktivistler gibi o da tüm hayatı boyunca vermiş olduğu ve hala da sürdürdüğü savaşın farkında. Ma'ruf kendisinin cesaret verici olduğunu düşünmüyor: 

Ben sadece hayatın içindeki ironiyi bulmanın gerekliliğine inanan bir insanım. Yalnızca kendini bu radikallikle savaşmak için gereken enerjiyi bulmaya adamış bir kadınım. Eğer biraz da olsa cesaret topladıysam bu, şu an aileme bir üniversite etkinliğinde olduğumu söylememe rağmen Bali'de sizin karşınızda duruyor olmamdır.

Ma'ruf yakın zamanlarda İngilizce lisansüstü yaptığı üniversitesinde yüksek lisansını tamamladı. Gençliğinde Amerikan komedyenleri izliyordu. "Fat, brave, loud" sunan Roseanne Barr, Srimulat grubunun geleneksel Javanese komedisi ve Warkop'un günümüz Endonezya komedisi favorileriydi. 2009'da Robin Williams'ı Broadway'de izlerken komedyenlik kariyerine atılmaya karar verdi. Sahne aldığındaysa oldukça başarılıydı.

'ÇOĞU ESPRİM YETİŞTİĞİM KÜLTÜRÜ YANSITIYOR'

Ma'ruf ağırlıklı olarak Arap kültürünün hakim olduğu Pekalongan'da yetişti. Ailesinin kökenleri oldukça sıkı İslami kuralları izleyen Yemen'e dayanıyor: 

Geçmişim benim esin kaynağım, beni etkileyen şey. Çoğu esprim yetiştiğim kültürü anlatıyor. Bu esprilerimle insanların dikkatini anlattığım hayattaki ironilere dikkat çekmeyi amaçlıyorum. Kültürümdeki insanlar hala çölde yaşıyor, karılarına küfür edip onları dövüyorlar. Kız çocuklarını zengin komşularıyla evlenmeye zorluyorlar. Birçok arkadaşım 16 yaşında evlendi ve okulu bıraktı. 

Endonezya, Pekalongan'dayken Ma'ruf için bir umut kaynağıydı. Dünyanın en fazla müslüman nüfusuna sahip olmasına rağmen Endonezya, "laik" bir anayasaya ve "Farklılıkta Birleşmek" mottosuna sahip. Ma'ruf çocukken Endonezya'yı tesettürün zorunlu olmadığı ve erkek arkadaşa sahip olabileceği bir özgürlüğe kaçış yeri olarak görüyordu. 

Endonezya'nın Suharto'nun otoriter yasaları ile yönetildiği doğruydu. Hükümet politik zıtlıklara olduğu gibi radikal İslamcılığı da engelleme düşüncesindeydi.

'ENDONEZYALILAR GELDİĞİM YERDEKİ İNSANLAR GİBİ GERİCİLEŞİYOR'

Suharto'nun 1998 istifasıyla gelen reformasyon hareketi ve diktatörün sonunun gelmesi, İslam'ın ülkede yayılmasını sağladı. İslam yeni kazanılmış ifade özgürlüğü için bir yayılma fırsatı oldu. Suudi Arabistan, Vahhabiliği desteklemek için bu fırsata dünden razıydı. Ma'ruf'un Pekalongan'ın ötesinden görmüş olduğu Endonezya buydu. Ma'ruf, Endonezyalı insanların ondan daha fazla özgürlükle yetişmiş olduğunu, buna rağmen şimdi geldiği yerdeki insanlar gibi gericileştiklerini söyledi: "Endonezya'daki bazı şeyler değişiyor. Çölden kaçmak için başka bir çöle gelmiş gibi hissediyorum." 

Ma'ruf bütün bunlarla, bildiği ve doğru olduğunu düşündüğü ironik espriler yoluyla savaştığını söylüyor.

Kaynak: Muhammed Cohen, Asia Times