Gazeteci Rıfat Doğan'ın izlenimleri: CHP'nin Adalet Kurultayı'nda neler yaşandı?
CHP'nin Çanakkale'de düzenlediği Adalet Kurultayı'nı 4 gün boyunca takip eden gazeteci Rıfat Doğan, izlenimlerini İleri Haber okuyucuları için paylaştı.
Adalet Yürüyüşü’nün devamı niteliğindeki Adalet Kurultayı dört günlük programın ardından sona erdi. 77 çalıştayın 8 ana panelin yapıldığı 699 konuşmacının konuştuğu ve 240 saatlik ses kayıtlarının alındığı Kurultay, KHK mağdurlarından, işlerinden edilen gazeteci ve diğer meslekten insanlara, yakınları cezaevinde bulunan yurttaşlardan, 12 Eylül’de çocuklarını kaybeden ailelere kadar birçok mağdurun kürsüsü oldu.
[ih2]
Çanakkale’nin Eceabat İlçesi’ne bağlı Kocadere Kampı’nda düzenlenen Kurultay için yapılan genel değerlendirme ise Adalet Yürüyüşü kadar organize olmamasıydı. Yürüyüşü izleyen gazeteciler ve yazarların genel yorumları ‘Biz orada daha organize olmuş, daha düzenli ve sistemli bir yapı görmüştük’ şeklindeydi. Kurultay’a 20 günden fazla zamanda hazırlanılması ancak buna rağmen kimi eksikliklerin giderilmemiş olması ilk gün gelen insanların gözüne çarptı. Neydi bunlar? Çalıştaylarda bulunmayan ses ve görüntü sistemleri, kamp alanına gelen insanları yönlendirecek tabela ve görevlilerin olmaması, yemek sıralarının uzaması ve bu yüzden yaşanan tartışmalar, ilk gün özellikle kamp alanında kalan insanlara çadır ve battaniye dağıtımı sırasında yaşanan aksaklıklar bunların başında geliyordu.
İSLAMCI YAZARLARIN ÇAĞRILMASI TARTIŞMA YARATTI
Kurultay’da başka bir tartışma konusu ise Birleşik Haziran Hareketi ve HDP’nin kurumsal olarak çağrılmamasıydı. Bu konuda farklı görüşler vardı. Bir bölüm CHP’liye göre zaten hiçbir partiye ve örgüte kurumsal çağrıda bulunulmamıştı. Başka bir görüşse kurumsal davet her yere gitmiş ancak bu iki kuruma iletilmemişti. Örneğin son gün konuşan Alper Taş, Haziran Hareketi adına değil, bir törende CHP’li yöneticiler tarafından kişisel davet almış ve bu şekilde Kurultay’a gelmişti. Kurultay’da merkez sağdan ve İslamcı akımdan isim ve yazarların yoğunlukta olması ise bu tartışmayı iyice alevlendirdi. Sağ siyasetten AKP kurucularından Abdülllatif Şener, ANAP eski Başkanı Nesrin Nas, İslamcı yazar Levent Gültekin, ve Anti-kapitalist İhsan Eliaçık gibi isimler ana panelde konuşmalar yaptı.
Başka dikkat çekici bir nokta ise ana panellere yani Kılıçdaroğlu’nun izlediği oturumlarda daha çok sağcı isimler çağrılmışken, sol siyasetten gelen isimlere diğer çalıştaylara (ki bunlar az izleyicinin olduğu etkinliklerdi) söz verilmesiydi.
Türkiye gündemine 28 gün boyunca damga vuran Adalet Yürüyüşü’nden sonra Çanakkale’de ulaşımın da zor olduğu bir kamp alanında Kurultay’ın düzenlenmiş olması da etkinliğe katılımı düşürdü. Katılım ilk gün yani hafta sonu yüksekken, son iki gün daha düşüktü, bu da alanın yanlış bir tercih olduğu yönündeki görüşleri doğrular nitelikteydi. Bu konuyu sorduğum CHP’li yetkililer ise buradan daha büyük ve devletin izin verdiği başka bir alan yoktu dediler.
Katılım noktasında göze çarpan başka bir nokta ise kamp alanında gençlerin oranıydı. CHP Gençlik Kolları Başkanı Emre Yılmaz, gençliğin Kurultay’a ilgi gösterdiğini belirtse de konuştuğumuz katılımcıların görüşü, gençliğin oranı diğer yaş kuşaklarına göre daha düşük yönünde oldu.
Kadın, emek, basın, gençlik, gıda, sağlık, eğitim, inanç ve diğer başlıklarda yapılan çalıştaylar da yer seçimi itibariyle bazı yerlerde kalabalık olsa da çoğu noktada zayıf geçti. Bu çalıştaylar için daha düzenli ve herkesin dinleyebileceği şekilde bir alanın oluşturulmamış olması zayıf geçmesinde çok büyük bir faktördü. Alevilik ve çocuk başlığında çalıştayların olmaması da gözden kaçmadı.
KAMP ALANINDA İÇKİ TARTIŞMASI
Kamp alanında içki içildiği iddiası ve sonrasında CHP Grup Başkanvekili Bülent Tezcan’ın açıklamaları da tartışmalara yol açtı. Birinci gece 3-4 kişilik bir gurubun içki içtiği yönündeki görüntülerin AKP’li Bülent Turan’ın sosyal medyası üzerinden yayılmasından sonra başlayan tartışmaya önce “dışarıdan gelen birileri neden oldu” diyerek olayın organize olduğu şeklinde bir açıklama yapan Tezcan, akşama doğru “ahlaksızlık” olarak tanımladığı içki olayı nedeniyle 3 kişinin ihraç edildiğini belirtti.
CHP, Kurultay bildirisinde içki içilmesinin yasak olduğunu belirtmiş ve bu konuda uyarılar yapmıştı. Bu kurala uymayan kişiler için verilen karar doğru bulunsa da art arda yapılan bu iki açıklama hem sosyal medyada hem de CHP’liler arasında büyük tepkiye neden oldu. Tepkilerin büyük bir bölümü Tezcan’ın içki içilmesini “ahlaksızlık” olarak değerlendirmesiydi. Tezcan bu sözleriyle “AKP’nin istediği açıklamayı yapmış oldu” diyenler de vardı, “yarın caminin 100 metre yanında başka bir etkinlikte içki içilirse bu da mı ahlaksızlık olarak değerlendirilecek” diyenler de vardı. Kurultay’ın son gününe kadar bu tartışma gündemde kaldı ve denilebilir ki Kurultay’ın tek gündemi bu oldu neredeyse.
Yukarıda da belirttiğim gibi Kurultay’ın ana paneline soldan isimlerin çok az çağrılmış olması CHP’nin sağa açılımının bir işareti olarak okundu. Ana fikir için daha çok merkez sağ ve İslamcı akımdan yazarlara başvurulmuş olması Korkut Boratav’ın da dikkat çektiği ve ‘İslamcı akımdan demokrasi beklenmez’ sözleriyle ifade ettiği Kurultay eleştirisiydi. CHP üst yönetiminin bu fikriyatı ile taban arasında ise ciddi bir açının olduğunun göstergelerinden biri de son gün sabah oturumunda yer alan ÖDP Başkanlar Kurulu üyesi ve HAZİRAN Hareketi üyesi Alper Taş’ın sola vurgu yapan soldan başka çıkış yok minvalindeki konuşmasının katılımcılar arasında en fazla alkış alan ve beğenilen konuşma olmasıydı. CHP bu konuda Kurultay’a katılan yurttaşların bu ihtiyacına cevap verecek mi vermeyecek mi önümüzdeki günlerde çıkaracağı ve kamuoyuyla paylaşacağı kitapçıkla belli olacak.