Filistin kurtuluşunun simgesi: Leyla Halid

Yitirdiği ülkesine adadığı hayatını en içten biçimde anlatıyor Leyla Halid. Mücadeleye nasıl devam ettiğini, Filistin Ulusal Konseyi’ne gelene kadar aldığı yöneticilik görevlerini, mücadelede erkek yoldaşları ile yaşadığı cinsiyetçiliğe dayalı gerilimleri, iki evliliğini ve iki oğlunun kendisi yüzünden kaçırılmasından duyduğu korkuyla geçirdiği ömrünü, kendisi sanılarak öldürülen kız kardeşinin derin acısını da…

Deniz Dalyan - İleri 

Sarah Irving, bütün dünyada devrimin simgesi haline gelmiş Leyla Halid’le 2008’de yaptığı bir haftalık röportajı, 2011’e kadar e-posta ve Skype görüşmeleriyle destekleyerek ve hakkında yazılmışlardan oluşan geniş bir kaynakça ile basında yer alanları tarayarak, Halid’i tanıyanları dinleyerek kapsamlı, aynı zamanda son derece iyi şekilde biraraya getirilmiş parçalardan oluşturduğu için sürükleyici bir biyografiye imza atmış.

DÖRT YAŞINDA BAŞLAYAN SÜRGÜN

1969 ve 1970’deki uçak kaçırma eylemleri ile tanınan Leyla Halid, 9 Nisan 1944’te  Hayfa’da doğduktan tam dört yıl sonra İsrail, tarihindeki utanç verici katliamlardan birini gerçekleştirir: Der Yasin Katliamı. Küçük Leyla midesi parçalanmış bir adamın kanlar içinde ölümünü görür. Bombalar yağarken merdiven altına saklanması dışında yurdunu hayal meyal hatırlar. Annesi, babası, on bir kardeşi (Sur’da bir kardeşi daha olacaktır.) Lübnan’daki Sur şehrine mülteci olarak gitmek zorunda kalır. Hayfa’dayken orta halli olan ailenin sürgündeki mahrumiyeti, çocukların zihninde Filistin’e dönemezsek hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı düşüncesiyle politikleşir. Diğer Filistinli aileler gibi Leyla Halid’in ailesi de kutlamalardan uzak durur,  adeta yas içindedirler ve yurt özlemini bu yolla yetişen nesle aktarırlar.

ARAP ULUSAL HAREKETİ

Ağabey ve ablalarının, Corc Habaş ve Vedi Haddad’ın Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde öğrenciyken kurdukları Arap Ulusal Hareketi’ne girmesiyle evdeki tartışma ortamı bütün aileyi etkiler. Leyla’nın da aynı yolu izleyip AUH’ye katılarak toplantılara gitmesi annesini endişelendirir.

“Babasının desteğine rağmen kimi zamanlar Halid’in toplantılara gitmek için gözü kara bir takım önlemler alması gerekebiliyordu; hatta bir keresinde geceliğiyle evden gizlice çıkmış ve bütün şehri geçmek zorunda kalmıştı, çünkü annesi onu evde tutabilmek için giysilerine el koymuştu. Uygunsuz kıyafeti yüzünden yoldaşlarının ağır eleştirilerine maruz kalmış ve eve döndüğünde annesi utanmazlığına karşı onu tokatlamıştı. ‘(Yoldaşlarımın) erkek şovenizminden ve kendilerini üstün görmelerinden çok rahatsız olmuştum.’ diye yazdı daha sonra.” (s. 39)

Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde bir yıl geçirdikten sonra zorunlu olarak eğitimini yarıda bırakır, ailesine para gönderebilmek için Kuveyt’te öğretmenlik yapmaya gider. Politik çalışmalarını burada da sürdürür.

FHKC ve SAVAŞÇI LEYLA

1967’deki Altı Gün Savaşı’nda Arap güçlerinin İsrail’e yenilgisinin ardından AUH içinden kurulan Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’ne katılır. Hayal ettiği silah ve göğüs göğse muharebe eğitimini Amman’ın kuzeyindeki bir askeri kampta alır. Oradan Lübnan’a gider ve 1969’da Vedi’ Haddad’ın yönettiği uçak kaçırma eyleminde bir erkek yoldaşıyla görev alır. Görevi tamamladıklarında iki İsrailli pilota karşılık 31 Filistinli tutsağı kendileriyle birlikte serbest bıraktırırlar.

"ÇOK GÜZEL, ÇEKİCİ BİR KIZ"

 İlk kadın hava korsanı olarak lanse edildiği için (Aslında 1966’da Falkland –Malvinas- Adaları’na giden bir uçağı, buranın Arjantin’e dahil olmasını istedikleri için kaçıran Akbabalar adlı grupta bir kadın hava korsanı vardır) ve elbette güzelliğinin de etkisiyle kamuoyunun beklenmedik ilgisiyle karşılaşır. Batı medyası sürekli “çok zarif bir biçimde giyinmiş, genç ve çok güzel, çekici bir kız”dan, onun Audrey Hepburn’a benzerliğinden söz eder.

Fotoğrafları Kuveyt’teki eski bir meslektaşı tarafından basına sızdırılınca ikinci görevi için yüzünden altı estetik operasyon geçirmek zorunda kalır. Yine de 1970’teki ikinci uçak kaçırma görevinde tanınır. Görev arkadaşı Nikaragualı Patrick Arguel vurularak öldürülür, Leyla Halid ise hemen ardından kaçırılan bir uçağın pazarlığıyla serbest bırakılır.

YİTİRİLEN ÜLKEYE ADANMIŞ BİR HAYAT

Yitirdiği ülkesine adadığı hayatını en içten biçimde anlatıyor Leyla Halid. Mücadeleye nasıl devam ettiğini, Filistin Ulusal Konseyi’ne gelene kadar aldığı yöneticilik görevlerini, mücadelede erkek yoldaşları ile yaşadığı cinsiyetçiliğe dayalı gerilimleri, iki evliliğini ve iki oğlunun kendisi yüzünden kaçırılmasından duyduğu korkuyla geçirdiği ömrünü, kendisi sanılarak öldürülen kız kardeşinin derin acısını, dünyanın dört bir yanından mücadelelerine katılmak ve onlardan eğitim almak için gelen devrimcileri, katıldığı uluslararası etkinliklerden birinde kendisine sarılan Filistinli tutsakları savunan İsrailli avukata duyduğu önyargıyı; aslında aynı şeyleri düşünen, İsraillilerin olduğunu anladığındaki şaşkınlığı ve sevinci anlatıyor.

MÜCADELEDE KAZANILAN VE YİTİRİLEN HAKLAR

Yıllar içinde FHKC’de ve birlikte hareket ettiği örgütlerde, kadınların dişiyle tırnağıyla kazandığı özellikle yönetici kademelerdeki görev ve sorumlulukların günümüze gelince kaybedildiğini üzülerek okuyoruz. Mollaların etkisiyle ve yeni kurulan İslami örgütler içinde ikincil görevlere razı gelen kadınlar, 1988 yılında Gazze sokaklarındaki duvar yazılarıyla mazbut giyinmeye ve başörtü takmaya çağırılıyor.

SON SÖZ OLARAK: İKİYÜZLÜ BATI HÜMANİZMİ

Sarah Irving, Leyla Halid’in mücadelesini onun kaynaklarından ve belgelerden aktarırken batı hümanizminin ikiyüzlülüğünü gözler önüne seriyor. Filistinlilerin mülteciden çok daha fazlası olduğunu anlatmaya çalışan uçak kaçırma eylemleri yüzünden batı dünyası bu defa da Filistin halkının terörist olduğuna kanaat getiriyorsa burada bir art niyet olduğunu düşünmeliyiz. Batılı güçlerin, Yahudi katliamlarının bedelini, bunda hiçbir günahı olmayan Filistin halkının yurdunu vererek ödemesindeki adaletsizliği göstermeyi amaçlayan bu mücadelenin, Kara Eylül gibi katliamlarla ve İsrail’in misillemeleriyle karşılık bulmasına değiniyor hümanist(!) batılılar. FHKC’nin eylemlerinin akan kanı arttırdığını düşünen anlayışın Leyla Halid’den ve Filistin halkından beklentisi, sürgünde elleri kolları bağlı oturmaları mıdır?

Leyla Halid: Filistin Kurtuluşunun Simgesi, Sarah Irving, Çeviri: Ayşe Düzkan, İntifada Yayınları, Ağustos 2014, 196 sayfa

DAHA FAZLA