Euro Bölgesi’nde işler yolunda gitmiyor

Başta yılın ikinci çeyreğine ilişkin büyüme rakamları olmak üzere birçok ekonomik gösterge, Avrupa ekonomisinde işlerin sanıldığı kadar yolunda gitmediğini gösteriyor. Yaşlı kıta için tekrar resesyon beklentileri dile getirilmeye başlanırken, kötüye gidişin Türkiye ekonomisini de olumsuz etkilemesi olası...

Ahmet Yalçın - İleri

Euro Bölgesi’nde yılın ikinci üç aylık dönemine (Nisan-Haziran) ilişkin büyüme rakamları geçtiğimiz hafta açıklandı. İlk üç aylık dönemde de beklentilerin altında bir büyüme gösteren bölge ekonomilerinin ikinci çeyrek büyüme rakamları, yılın ilk aylarında estirilen iyimser rüzgârların aksine bölgede işlerin pek de sanıldığı kadar yolunda gitmediğini gösteriyor. Öyle ki, 18 üyeli Euro Bölgesi, yılın ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yalnızca yüzde 0,2 büyüme gösterebilirken, geçen hafta açıklanan verilere göre ise büyüme 0 düzeyinde gerçekleşmiş durumda.

EURO BÖLGESİ'NİN ÇEKİRDEĞİNDE DE YAVAŞLAMA

Son göstergeler bu kez yavaşlamanın Avrupa’nın yalnızca Yunanistan gibi daha sorunlu bölgelerini değil, Almanya ve Fransa gibi başat ekonomilerini de etkisi altına aldığını gösteriyor;  zira Almanya 2. çeyrekte yüzde 0,2 daralma yaşarken, Kıta Avrupa’sının ikinci büyük ekonomisi olan Fransa’da ikinci çeyrek büyümesi, ilk çeyrekte olduğu gibi 0 düzeyinde gerçekleşti. Alman ekonomisi, Euro Bölgesi’nin neredeyse  yüzde 30’un oluştururken, Almanya ve Fransa’nın toplamı ise parasal birliğin yarısına denk bir büyüklüğe karşılık geliyor. Bölge’nin üçüncü büyük ekonomisi olan İtalya’da ise durum biraz daha kötü; zira ikinci çeyrekte  yüzde 0,2 daralan İtalyan ekonomisi, son 2 çeyrekte de üst üste daralarak yeniden resesyona girmiş oldu. İtalyan ekonomisi 2013 yılının son çeyreğinde  yüzde 0,1 oranında büyüme gösterebilmişti.  İtalya 3 yıldır kesintisiz daralma yaşıyor ve bu yüzdenülkenin milli geliri 1998 düzeyine dek geriledi.

GÜNEY'DE DURUM NE?

Euro Bölgesi’nin Güney’inde ise daha ciddi sorunlar söz konusu. Krizin başlarından itibaren uygulanan ve başta bankalar olmak üzere bölgenin tekellerini kurtarmaya dönük politikaların, bölgede sorunları daha da içinden çıkılmaz bir hale soktuğu görülüyor.  Ücretleri baskılayan, kamuda ciddi istihdam kısıntılarına giden, her türlü sosyal harcamaları kısan ve kamuyu çok ciddi borç yüklerinin altına sokarak, başta bankalar olmak üzere tekellere dev kaynak transferleri gerçekleştirmeye dayanan politikaların sonucu; yüzde 20’lerde seyreden işsizlik oranları, kamuda sürdürülemez borç oranları ve büyüyemeyen ekonomiler olarak karşıya çıkıyor.

Rakamlara bakacak olursak, bölgenin kimi ekonomilerinde Haziran ayına ilişkin işsizlik oranları şu şekilde; İspanya’da  yüzde 24,5 Portekiz’deyüzde 14,1Yunanistan’da (Nisan)  yüzde 27,3. Genç işsizliği (25 yaş altı) ise daha karamsar bir tablo ortaya koyuyor; İspanya’da  yüzde 53,5 Portekiz’de yüzde 33,5 ve Yunanistan’da yüzde 56,3. Euro Bölgesi’nde Haziran’da toplam işsiz insan sayısı 18 milyon kişinin üzerinde. 

Brüksel merkezli bir düşünce kuruluşu olan Bruegel’in Haziran sonlarında yayınladığı bir çalışma ise Euro Bölgesi’nin periferisi olarak adlandırılan güney ülkelerinde, uygulanan kemer sıkma politikalarınınyol açtığı yıkımı gözler önüne sürüyor; 2009 ve 2013 yılları arasında (cari fiyatlarla); Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve İspanya’da kamunun faiz harcamalarındaki artış  yüzde 48 düzeyinde, öte yandan çalışanların ücret harcamaları  yüzde 13 daralırken, kamunun sermaye harcamalarındaki daralma ise  yüzde 51 düzeyinde!

Sıralanan ülkelerde kamu borçlarının düzeyine bakılacak olursa; 2014’ün 1. çeyreği itibariyle, toplam kamu borçlarının milli gelire oranı İspanya’da yüzde 96,8 Portekiz’de yüzde 127,4 Yunanistan’da yüzde 174,1 ve İtalya’da ise yüzde 135,6 seviyesinde. Euro Bölgesi’nde gittikçe yakıcı hale gelen deflasyon (negatif enflasyon) ihtimali ise borç batağındaki ülkelerin sırtındaki ağırlığı artırdıkça, emek karşıtı politika çağrılarının da sesinin yükseldiği görülüyor. Euro Bölgesi’nde Temmuz’da enflasyon yüzde 0,4’e kadar gerilemiş durumda, daha ötesi Temmuz’da aylık enflasyon yalnızca Almanya ve Hollanda’da artış gösterirken, geri kalan 15 ülkede gerileme gösterdi, Malta’da ise değişmedi. Yunanistan, Portekiz ve İspanya’da yıllık enflasyon ise 0’ın altında, İtalya’da ise 0 düzeyinde. 

Bu tablonun doğal sonucu ise, sıfıra vuran yatırım ve tüketim harcamaları, eksilere düşen fiyat artışları (deflasyon) ve tekellerin gerek kendi kasalarına gerekse de merkez bankası kasalarına gömdükleri devasa nakitler oluyor.

GÖZLER ALMANYA'NIN ÜZERİNDE

Adım adım parasal birliğe doğru giden süreçte, bölge ekonomilerini ahtapot gibi saran ve özellikle 2011 yılından itibaren İspanya, Yunanistan, Polonya başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinden milyonlarca işsiz genci dev sanayi makinesine taze kan olarak akıtan Alman ekonomisi özellikle geride bıraktığımız birkaç ayda önemli sayılabilecek yavaşlama sinyalleri veriyordu. Sanayi üretiminde görülen yavaşlama, güven endekslerindeki gerileme ülke ekonomisine ikinci çeyrekte  yüzde 0,2’lik bir daralma olarak dönerken, sanayi üretiminin, yeni siparişler gibi kimi alt kalemlerinde görülen düşüşler ise yılın kalanı içinde iyimser bir tablo sunmuyor.

Bunların yanı sıra Ukrayna’da devam eden kriz sonrasında uygulamaya konan karşılıklı yaptırımların da ülke ekonomisini olumsuz etkileyeceği belirtiliyor. Batı, henüz yaptırımlara enerji ithalatını eklemiş değil, zaten bu şuan için pek mümkün de görünmüyor. Ancak Rusya’nın enerji ihracatına yönelik olası bir hamlesinin, özellikle Almanya için öldürücü sonuçlar doğurması olası; zira Almanya toplam doğal gaz ihtiyacının yaklaşık  yüzde 40’ını Rusya’dan tedarik ediyor.

Öte yandan mevcut yaptırımların da önemli bir etkisi söz konusu. Örneğin Bloomberg adlı internet sitesinde çıkan bir haber konu ile ilgili önemli sayılabilecek detaylar sunuyor. Haberde, Almanya’nın özellikle Doğu Almanya sınırları içerisinde olan ve eskisi kadar olmasa da, halen Rusya ile önemli derecede ekonomik bağlantıları olan bölgelerinin, Rusya’ya yönelik yaptırımlar nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşayabileceğini belirtiyor. Bloomberg, Rusya’ya yönelik genel olarak teçhizat üretimi yapan ve Almanya’nın milli gelirinin  yüzde 52’sine karşılık gelen küçük ve orta boy işletmelerin yaptırımlar nedeniyle ciddi kayıplar verdiğini not ediyor. Öte yandan geçtiğimiz günlerde Rus basını, Rusya’nın batıdan otomotiv ihracatına da yasak getirebileceğini iddia eden haberler geçti ki, bunun sarsıntının boyutlarını artırması kaçınılmaz.

TÜRKİYE DE ETKİLENECEK

Türkiye ekonomisinin yılın ikinci çeyreği itibariyle ciddi bir yavaşlama içerisine girdiği biliniyor. Lira’da yaşanan değer kaybının desteğiyle ilk çeyrekte büyümeye önemli bir katkıda bulunan ihracatın, yılın kalanında aynı performansı gösterebilmesi beklenmiyor. Bunun başta gelen sebeplerinden birisi, Irak’ta yaşananlar. Zira İslam Devleti (IŞİD) adlı terör örgütünün yarattığı fiili durum nedeniyle Türkiye’nin Irak’a ihracatı önemli derecede azalmış durumda. Rakam vermek gerekirse, Türkiye İhracatçılar Meclisi verileri, Temmuz 2014’te Irak’a ihracatımızın, Temmuz 2013’e göre  yüzde 46,4 azaldığını belirtiyor. Mevcut tabloya Euro Bölgesi’ndeki yavaşlamanın da eklenmesinin Türkiye ekonomisini daha da zora sokacağı tahmin ediliyor.

DAHA FAZLA