Erdoğan'ın Başkanlık sevdası Türkiye'yi bölüyor: 'İşçilerin yemek masaları bile ayrıldı'

Erdoğan'ın Başkanlık sevdası Türkiye'yi bölüyor: 'İşçilerin yemek masaları bile ayrıldı'

TBMM'de görüşülen anayasa değişiklik teklifi ve artan gergin atmosfer fabrikalara da yansıyor. İşçiler birbirine düşman olmuş vaziyette. Farklı sektörlerde çalışan işçiler, Erdoğan'ı eleştirenlerin şikayet edilmekle tehdit edildiklerini, artık birlikte yemek bile yenilemediğini anlattı.

Oylanmaya başlanan anayasa değişiklik teklifi nedeniyle Meclis'te artan gerginlik fabrikalara da yansıyor. İşçilerin birbirine düşman edildiğine dikkat çeken bir işçi, "Geçenlerde bir arkadaşımın yanında Erdoğan’ı eleştirdim diye yakamdan tutarak beni karakola götürmeye çalıştı" örneğini vererek kutuplaşmanın geldiği boyutu anlattı.

"NAMAZA GİTMEYENLERE BASKI KURULUYOR"

Evrensel'den Vedat Yalvaç'ın aktardığına göre, işyerindeki kamplaşmaya dikkat çeken eden Tempo Asansör işçisi, "Fabrikada 40 kişi çalışıyor. Bir avuç kadarız ama yan yana gelemiyoruz. Yemek masaları dahi ayrı. İşçiler yan yana gelmemek için birbirinden uzak duruyor. Muhalif olan 3-4 işçi var onlar dışlanmış durumda. Kamplaşma vardı zaten şimdi daha da artmış durumda. İşçiyi işçiye düşman ettiler. Bu Alevi, bu Kürt, bu terörist buna yaklaşmayın. Cumaya gitmediğimiz için baskı kurulabiliyor. Neden cuma namazına gelmiyorsun? Sen Müslüman değil misin? Sen Alevi misin? Herkesin inancı kendine kardeşim. Cuma namazına giderim gitmem o benim bileceğim iş” dedi.  

Tek tesellilerinin işten atılırım kaygısı nedeniyle işçiler arasındaki tartışmaların kötü boyutlara varmaması olduğunu söyleyen 2M Kablo işçisi de fabrikasında yaşananları şöyle anlattı: “Ülkenin gündeminin değişmesi ile birlikte doğal olarak fabrikada da ayrışmalar artı. Bizim fabrikada yemek yemede, çay içmede kimsenin kimseyle sıkıntısı yok. Ama siyasi tartışmalar başladığı anda işler değişiyor. Bir gerginlik var. Birbirine laf atmalar var.”

"NEREDEYSE FİZİKSEL TEPKİYE DÖNÜYORDU"

5 bin civarı işçinin çalıştığı LC Waikiki’den bir işçi de “Bizde de kamplaşma artıyor. İşten atılma korkusuyla kimse konuşamıyor. Sadece aynı fikirde olduğumuz kişilerle siyaset konuşabiliyoruz. Çünkü anında yukarı taşınıyor konuşulanlar.” Diğer bir LC Waikiki işçisi ise “AKP’li işçiler bakmak istediği cepheden bakmak istiyorlar. Gidip akşam a haberi, atv’yi izliyorlar oradan aldıkları bilgilerle gelip fabrikada o fikirleri savunuyorlar” diyerek şöyle devam etti: “Biz de o fikirlere ters fikirleri savunuyoruz. Bu yüzden tartışma yaşıyoruz. AKP’li arkadaşlar ve diğerleri olarak bölünmüş durumda herkes. Zaman zaman bu sertleşmeye gidiyor, ciddi tartışmalar oluyor ama sonuçta birileri araya giriyor ve durduruluyor. Serviste geçenlerde bir tartışmamız oldu. AKP’li bir arkadaş bizim yaptığımız eleştirilere cevap veremedi. Bu kez neredeyse fiziksel tepkiye dönüyordu bir kadın arkadaş olayı sakinleştirdi. Olay öyle kapandı yani.”

"HERKES POLİS, HERKES SAVCI OLDU"

Erdoğan’a laf söyleyen herkesin düşman ilan edildiğini belirten Arçelik işçisi, “Herkes polis, herkes savcı oldu. Seni hemen mahkemeye vermekle tehdit ediyorlar. Geçenlerde eskiden birlikte çalıştığım bir işçi ile karşılaştım. Tartışma sertleşince yakamdan tutarak karakola götürmeye kalktı. Araya birilerinin girmesiyle zor kurtardım kendimi. Türkiye iç savaşa doğru gidiyor. Eskiden siyasette konuşabiliyorduk. Kötüleyebiliyorduk. Ancak şimdi eleştirdiğin anda hedef haline geliyorsun” diye konuştu. Fabrika içinde muhbirliğin arttığına dikkat çeken Melek Tekstil işçisi şunları anlattı: “AKP’li işçilerle biraz tartıştığın zaman hemen seni bölücü ilan edip bir yerlere şikayet etmekle tehdit ediyor insanı. Ve işçileri üzerine kışkırtacak işler yapıyor. Müdürün sana tavır alıyor, ustabaşın sana tavır alıyor. Bir anda sevilmeyen bir insan haline geliyorsun. Bu yüzden pek çok insan konuşmaktan korkuyor. Onlar her türlü fikirlerini dile getirebiliyor ancak biz bir şey söylerken işin sonucunu düşünerek konuşmak zorunda kalıyoruz.”

"TEPEDEKİLERİN TUTUMLARI İŞÇİLERİ KUTUPLAŞTIRIYOR"

Serapol işçisi de “Hükümeti eleştiren bir şey olunca cezaevine girebiliyorsun. Biz bu memleket için bu tartışmayı yapıyoruz. Tartışmak eleştirmek güzel bir şey. Benim yanlış bir yönümü buluyorsan benim sana teşekkür etmem lazım. Hatamı anlar bir diğer hataya düşmem” diyerek Hükümete tepki gösterdi.

Oluşan gerginliğin ve kamplaşmanın Cumhurbaşkanı ile Hükümet yetkililerinin söylemlerinden kaynaklandığını düşünen Serapool işçisi, “İlk başta tepedekilerin dilini değiştirmesi lazım. Zaten insanları kutuplaştıran birbirine düşüren tepedekiler. İşçi iyi kötü anlaşıyor. Tabii işçilerin de birbirine saygı göstermesi lazım. İnsanların mezhebine, inancına, diline, dinine, kültürüne biraz saygı göstermesi lazım. Aşağıda bu gibi şeylerle çözülür ancak bu da tepedekilerin dilini değiştirmesi ile olur ancak. Sonuçta aşıdakiler bir nevi tepedekilere bakarak hal hareketini belirliyor. Tepedekinin iyi dediğine iyi, kötü dediğine kötü deniliyor” diye konuştu.