Ekvador seçimleri: ‘Leninist’ler iktidarda mı?

Ekvador seçimleri: ‘Leninist’ler iktidarda mı?

Sosyalizmin, bu mücadeleyi kazanması geçmişten çıkarılacak dersler ve ileriye atılma cesaretini göstermesi ile doğrudan bağlantılı.Moreno’nun bu hatadan ders çıkarıp çıkarmayacağını, ne kadar ileriye gidip ne kadar yerinde sayacağına ilişkin sorular hala yerinde durmakla beraber, tüm bu soruların cevapları Ekvador’daki sınıf mücadelesinin seyrine bağlı. 

Başlığa bakıp da Ekvator’da sosyalist devrim mi oldu diye düşünenler varsa baştan söyleyeyim, henüz bir sosyalist devrimin şafağında değil Ekvador. 

2 Nisan’da yapılan seçimlerde, bir önceki Cumhurbaşkanı Rafael Correra’nın yardımcısı olan Lenin Moreno cumhurbaşkanı seçildi. ‘Bizim geleneğimiz' pek bilmese de, Lenin Moreno’nun hikmeti sadece isminde değil. Soyadı da Latin Amerika’nın önemli Troçkistlerinden Nahuel Moreno ile bağlantı kurulmasını sağlıyor. 

Neyse meselemiz, Troçki(zm) değil. Naçizane bir öneri yapmakla yetinelim bu konu hakkında. Sosyalist iktidar diye derdi olan komünistlerin bu ömür törpüsü tartışmalarla vakit kaybetmek gibi bir lüksleri olmamalı. Muhtemelen bu tartışmalar, devrimin ikinci günün konusu olacak. Hem ne demişti Marx; insanlar önlerine gelen sorunları çözerler.

O halde, Ekvador’daki iktidara gelen Lenin Moreno’ya ve onun politikalarına daha yakından bakabiliriz.

Latin Amerika’nın küçük ülkesi Ekvador, Latin Amerika sol iktidarlar kuşağındaki bir ülke. Latin Amerika’nın diğer sol iktidarlar kuşağı ülkelerinden farklı olarak, anti-emperyalizm çok daha baskın bir tona sahip bu ülkede. Diğer yandan, Lenin Moreno yardımcılığını yaptığı ve görevi devir alacağı Rafael Correra’ya göre daha solda bir siyasal figür gibi görünse de, patron geçmişi ile 2013’te BM’nin engelli çalışmaları için özel temsilcisi olarak seçilip hükümet işlerini bırakarak Cenevre’ye yerleşmesi, bu süre zarfında da hükümetten maaş aldığının ortaya çıkmasıyla, hayli  tartışmalı bir konumdaydı. Bununla birlikte, kıta çapında yaşanan geri çekiliş düşünüldüğünde, Lenin Moreno’nun cumhurbaşkanı seçilmesi oldukça önemli bir direncin hala kıtada varlığını sürdürdüğünü de gösteriyor.

Moreno, üniversitedeyken Devrimci Sol Hareket üyesiydi. 1998 yılında kendisine karşı girişilen suikastten kurtulup tekerlekli sandalyeye mahkum olan Lenin Moreno, Rafael Correra’nın iktidarı almasıyla birlikte başkan yardımcılığına geldi. Moreno’nun ilk işi, Correra öncesi dönemde egemen olan engelli insanlara karşı dışlayıcı politikalara radikal bir savaş başlatmak oldu. Ayrıca, engelliler ve bakım çalışanları için yenilikçi bir sübvansiyon programı yarattı. 

Moreno'nun koalisyonu Alianza Pais (Ülke İttifakı); 2006'da Ekvator'un bugün itibariyle sabık Başkanı Rafael Correa tarafından "21. Yüzyıl Sosyalizmi"ni hedefleyen bir siyasi hareket olarak kuruldu. Geçtiğimiz 10 yılda, Correa, Moreno ve Alianza Pais, adına ‘Yurttaş Devrimi’ denilen bir toplumsal devrimin ülkede kayda değer bir dönüşümü sağlamasını hedeflese de, siyasi olarak pek başarılı olamadı. Correra döneminde halk sınıfları ekonomik ve toplumsal açıdan ciddi kazanımlar elde etmiş olduğunu belirtmekle birlikte siyasal alanda aynı kazanımlardan söz edemiyoruz. Correra dönemini soldan eleştiren pek çok isimin bugün cezaevlerinde siyasi tutsak olduğu bir gerçek.

Diğer yandan, 21. Yüzyıl Sosyalizmi olarak tanımlanan siyasal projenin  anti-kapitalizm/anti-emperyalizm denklemini sınıf temeli üzerinden inşa edememesinin kısıtlarını, ülkenin ABD sömürgeciliğine karşı Çin sermayesinin arka bahçesi haline gelişinde görebiliyoruz. O kadar ki ülkenin çok uluslu şirketlere ama özellikle Çin sermayesine açılan topraklarda yaşayanların yeni bir proleterleşme dalgasının temelini oluşturuyor. 

21. SOSYALİZMİ VE YURTTAŞ DEVRİMİ: ANTİ-KAPİTALİZME NE OLDU?

Yukarıda söylediğimiz gibi Ekvador’da da, Latin Amerika sol iktidarlar kuşağının neo-liberalizme muhalif olup anti-kapitalizmi gündeme almamak olarak özetleyebileceğimiz temel hatadan muaf değil. 

Kabul edelim, Chavez döneminden beridir Latin Amerika sol iktidarlar kuşağı, anti-kapitalizm yerine neo-liberalizme muhalefeti ve anti-kapitalizm üzerinden temellenmeyen bir anti-emperyalizmi ‘21. yüzyıl sosyalizmi’ olarak tanımladılar; bunu da sosyalist projenin biricik adresi olarak sundular. Engels’in Bilimsel ve Ütopik Sosyalizm kitabının yayım tarihinden neredeyse 120 yıl sonra güncellenmiş bir ütopik sosyalizm ile karşılaşmanın biraz tuhaf olduğunu belirtelim. 

21. Yüzyıl Sosyalizmi’nin neden Latin Amerika coğrafyasında popüler olduğunu anlamak için, Michael Löwy’nin “Latin Amerika Marksizmi” adlı çalışmasında değindiği Latin Amerika soluna içkin olan “egzotizm” ve “Avrupa merkezcilik” adlı iki problemin oldukça verimli olduğunu söyleyebiliriz. Löwy’nin egzotizm olarak tanımladığı; Latin Amerika'nın özelliklerini, kültürünü, tarihini veya toplumsal yapısını evrensel olarak mutlaklaştırma eğilimliyken, Avrupa merkezcilik; 19. yüzyıla kadarki Avrupa tarihi içerisinde meydana getirilmiş olan ekonomik ve toplumsal gelişme modelini mekanik olarak Latin Amerika'ya aktarma eğilimidir. Yani özetle, oldukça vulger bir Marksizm karikatürüdür. Her iki eğilim birbirine karşıt ve çelişkili görünse de, sosyalizmin gündemde olmaması konusunda birleşirler. 

Moreno’nun da bunun tipik taşıyıcısı olduğunu söylemeliyiz. Dolayısıyla, Moreno ile devam edeceğe benzeyen Ekvador’daki ‘21. Yüzyıl sosyalizmi’ deneyiminden proletarya diktatörlüğü ve toplumsal mülkiyet iddiasına yürürlüğe koymasını beklememek gerekir. Yine de iyimser olmak adına Moreno’nun seçim sloganı olarak, Antonio Gramsci’ni, ‘ilerici fikirin (sosyalizm) hegemonya kurabilmesi sürekli bir mücadelenin eseri olacaktır.’ cümlesini seçmesi, Ekvador halk sınıflarına bu mücadeleye liderlik etme sözünü vermesinin oldukça önemli olduğunu düşünüyoruz.

SONUÇ YERİNE: SINIF MÜCADELESİ SÜRÜYOR... 

Moreno’nun seçilmesi bize, solun büyük geri çekiliş yaşadığı Latin Amerika’da sağ iktidarların elinin çok da rahat olmadığını göstermesi açısından oldukça anlamlı. Bu seçim zaferini sol iktidarlar kuşağı döneminde çok ciddi siyasal, ekonomik ve toplumsal kazançlar elde eden halk sınıflarının, kıta boyunca ciddi bir mücadeleye hazırlandığının bir işareti olarak yorumlamakta hiç bir sorun yok. 

Sosyalizmin, bu mücadeleyi kazanması geçmişten çıkarılacak dersler ve ileriye atılma cesaretini göstermesi ile doğrudan bağlantılı.

Yukarıda söylediğimiz gibi, Moreno’nun bu hatadan ders çıkarıp çıkarmayacağını, ne kadar ileriye gidip ne kadar yerinde sayacağına ilişkin sorular hala yerinde durmakla beraber, tüm bu soruların cevapları Ekvador’daki sınıf mücadelesinin seyrine bağlı. 

O nedenle, abartıdan uzak gerçeğe yakın bir şekilde Ekvador’daki süreci izlememiz gerekiyor.