Ekonomik büyüme kimi büyütüyor?

Ekonomik büyüme kimi büyütüyor?

Bugün büyüme, bize ne işsizlik oranı ne de ücretlerdeki artış hakkında bilgi verebiliyor. O halde, ekonomik büyüme kimi büyütüyor? 

Türkiye’de ekonomik büyüme oranlarını anlayamıyoruz.

Üç ayda bir, üç ay önceki büyüme açıklanıyor ve biz de izliyoruz. Bizim ona, onun bize hiçbir etkisi yokmuşçasına… Sanki Mars’ta olan bir olaydan bahsediliyormuşçasına… Ekonomik büyümenin toplum refahına ilişkin bir gösterge olması gerekiyor. Artış oranı açıklanmasa bile maaşımızla, sofrada yenen yemeğin doyuruculuğuyla hissetmemiz gerekiyor. Halbuki bugün büyüme, bize ne işsizlik oranı ne de ücretlerdeki artış hakkında bilgi verebiliyor. O halde, ekonomik büyüme kimi büyütüyor? 

I. ÇEYREKTE EKONOMİK BÜYÜME 

Geçtiğimiz günlerde 2017 ilk çeyrek büyüme oranları açıklandı. Öncelikle Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) bu haberi nasıl verdiğine bakalım.

Haber ekonominin hacim olarak ne kadar büyüdüğünü açıklayarak başlıyor. Sorumuz, eve kaç ekmek, kaç domates girdiği sorusu ise fiyatlarla değil, hacimle işimiz var. “Gayrisafi yurtiçi hasıla ilk tahmini; zincirlenmiş hacim endeksi olarak (2009=100); 2017 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %5 arttı.” [1]. Burada kastedilen, 2016 ilk çeyreğinde Türkiye’de 100 ekmek üretilseydi; artık 105 ekmek üretildiği.

Devam edelim: “Hanehalklarının nihai tüketim harcamaları, 2017 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirleme hacim endeksi olarak %5,1 arttı.” 

Haneler geçen yıl 100 ekmek tüketiyorsa, bu yıl 105,1 ekmek tüketmişler. Güzel. Buradan yola çıkarak, toplumun refahı arttı diyebilir miyiz? O kadar çabuk davranmamak gerekiyor. Burada sermayeci Rıza Sarraf da var, ilkokul öğretmeni Ali Rıza da var, işçi Mehmet de var. İlkini diğerlerinden ayırmak gerekiyor. TÜİK, bunu yapıyor. Ücretli gelirlerindeki artış ile kârlardaki artışı ayrı ayrı hesaplıyor. Bu konu haberde de değinilmiş:

 “İşgücü ödemeleri, 2017 yılının birinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %11,6 artarken, net işletme artığı/karma gelir %20,2 arttı.”

Çok ilginç. Ekonomi %5 büyürken kârların %20,2, ücretlerin %11,6 büyüdüğü yazılmış. Bu mümkün değil. Biraz daha detaylı okuduğumuzda, önceki paragraflardaki “zincirleme hacim endeksi” sözünün burada olmadığını görüyoruz. TÜİK yalan söylemiyor, ancak burada yanılmak çok kolay. Verilen bu oranlar cari büyüme, içinde enflasyon da var. Bizim merak ettiğimiz, eve kaç ekmeğin girdiği. Peki, bunu nasıl bulacağız? 

Enflasyonu, cari büyümeden çıkarmamız gerekiyor. Böylece ücretlinin ekmeğe ne kadar para ödediğini değil, ücretlinin evine ne kadar ekmek girdiğini hesaplıyoruz. 2017’nin ilk çeyreğinde ortalama tüketici enflasyonu %10,3. Dolayısıyla, ücretlinin evine giren ekmek miktarı topu topu %1,3 artmış. Ne var ki, sermayedar için bu artış, bu hesapla, yaklaşık %9,9. Patron yine aslan payını almış ve ücretli çalışan kırıntılara mahkûm edilmiş.

 Bunun sonucu olarak, toplamdan ücretlilere giden pay %41’den %39,7’ye düşmüş. Sermaye ise payını, %39,5’ten %41,3’e yükseltmiş.

SEKTÖRLER ARASI FARK VAR MI?

Ücretler, genel olarak bir artış göstermemiş; ama sektörler arası farklar var mı? Çalışanların hangi sektörde olduğu büyümeden aldığı payda etkili mi? Yukarıdaki grafik, bu sorunun cevabının büyük ölçüde olumsuz olduğunu gösteriyor. Özellikle düşük ücretli çalışanların yoğun olduğu hizmetler ve inşaatta da, toplam sanayide de ücretlerdeki artış büyümenin de kârlardaki artışın da çok altında kalmış.

SONUÇ

TÜİK’in açıkladığı büyüme istatistiklerinin sorunlu olduğu biliniyor [2]. Ancak gerçeğin bir kısmını yansıttığını varsayarsak, 2017 ilk çeyreğindeki yükselişten neredeyse sadece sermayedarın yararlandığını buluyoruz. Türkiye işçi sınıfı, bir bütün olarak, büyümenin getirilerinden mahrum bırakılmış.

 

NOTLAR:

[1] http://www.tuik.gov.tr/Start.do

[2] http://ilerihaber.org/yazar/milli-gelir-revizyonu-arizalidir-69960.html

 

DAHA FAZLA