Economist: Göçmen anlaşması Erdoğan'ı daha da otoriterleştirdi

Economist: Göçmen anlaşması Erdoğan'ı daha da otoriterleştirdi

Economist dergisi bu haftaki sayısında AB ile Türkiye arasında Mart ayında yapılan göçmen anlaşmasının Erdoğan'ı eskisinden daha da açık ve kibirli bir şekilde otoriterleştirdiğini yazdı.

Economist dergisi bu haftaki sayısında AB ile Türkiye arasında Mart ayında yapılan göçmen anlaşmasının Erdoğan'ı eskisinden daha da açık ve kibirli bir şekilde otoriterleştirdiğini yazdı.

BBC Türkçe’nin haberine göre Economist, anlaşmanın uygulamaya girmesinin ardından Avrupa'ya ulaşan göçmen sayısının düştüğünü ancak anlaşmanın giderek daha da bulanık bir hale büründüğünü ayrıca anlaşmanın Avrupa Birliği'nin itibarını ve Türkiye ile ilişkilerini sarsma riskini taşıdığını savunuyor.

Yazıda şu ifadelere yer veriliyor:

"Mart ayında anlaşmanın yapılmasından bu yana Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eskisinden daha da açık ve kibirli bir şekilde otoriterleşti. Sanki karşılığında bir yaptırıma maruz kalmadan AB normlarının üzerinden geçebileceğini göstermek ister gibiydi."

"DAVUTOĞLU'NUN GÖNDERİLMESİ ACIMASIZ"

Yazıda Davutoğlu'nun gönderilmesinin 'acımasız' olduğu belirtilerek,

"22 Mayıs'ta göçmen anlaşmasının mimarlarından Ahmet Davutoğlu, Başbakanlık görevini Erdoğan'a sadık Binali Yıldırım'a devretti. Davutoğlu'nun gönderilmesi acımasız olduğu kadar olaysızdı da. Davutoğlu'nun görevden ayrılışının gerekçesiyle ilgili bir iki muğlak parti birliği açıklamasının dışında Adalet ve Kalkınma Partisi'nden bir izahat yapılmadı. Binali Yıldırım ise Erdoğan'ı icracı Cumhurbaşkanı yapacak süreci işleteceği sözünü verdi. Bu değişimden sadece iki gün önceyse Meclis'te dosyası bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması kabul edildi. Böylece Halkların Demokratik Partisi'nin Meclis'teki 59 vekilinden terörle mücadele yasasını ihlalle suçlanan 50 vekil için yargı yolu açıldı" deniliyor.

"ERDOĞAN'IN MEDYA ÜZERİNDEKİ BASKISI HİSSEDİLİR BİÇİMDE ARTTI"

Economist, Erdoğan'ın medya üzerindeki baskısının da hissedilir biçimde artmış durumda olduğunu savunarak "Mayıs ayında çıkan bir rapora göre sadece yılın ilk 4 ayında 900'e yakın gazeteci işini kaybetti, 33'ü ise gözaltına alındı.

Erdoğan'ın 2014'te Cumhurbaşkanlığı görevine gelmesinden bu yana savcılar 1800'den fazla 'Cumhurbaşkanı'na hakaret' davası açmış durumda. Erdoğan'ın kolu Türkiye sınırları dışına da uzanıyor. Nisan ayında Alman yasalarındaki açıkları fırsat bilerek yabancı bir devlet liderine hakaretten komedyen Jan Böhmermann'ın yargılanması sürecini başlattı" ifadelerine yer veriyor.

Yazının devamında Türkiye ile AB arasında görüşmeleri devam eden vize muafiyeti ile ilgili olarak şu ifadeler yer alıyor:

KRİTİK TERÖRLE MÜCADELE YASASI

"Türkiye'nin hâlâ AB'nin öne sürdüğü 72 koşuldan 7'sini yerine getirmesi gerekiyor.Bu şartların bazıları biyometrik pasaportlar, yolsuzlukla mücadele, iade taleplerinde işbirliğinin artırılması. Ama en çok tartışılan şart, gazetecileri, akademisyenleri ve siyasileri hedef almak için kullanılan terörle mücadele yasasının kapsamının daraltılması."

"Avrupa Konseyi Türkiye'ye verilebilecek vize serbestisini siyaseten daha sindirilebilir hale getirmek için bir takım yeni kurallar üzerinde çalışıyor. Eğer talep edilen şartlarda geriye gidiş gözlenirse Türk vatandaşlarına tanınacak olan vize muafiyetinin 6 aylığına askıya alınması ya da tamamen kaldırılması gündeme gelebilecek."

"Ancak tüm bu çabalar anlaşmayı daha da gülünç hale getiriyor. Brüksel merkezli Carnegie Europe araştırma kuruluşundan AB'nin eski Türkiye Büyükelçisi Marc Pierini, hatanın başta yapıldığını ve vize muafiyeti, göç sorunu ve üyelik süreci gibi birbirinden çok farklı konuların aynı anlaşma metnine konduğunu söylüyor."

"Türkiye uzun yıllardır vize muafiyetini kovalıyor. Bunun için de göç krizinde Avrupa'nın kirli işlerini yapmayı göze alıyor. Ancak bu anlaşma aynı zamanda Erdoğan'ın eline de koz veriyor: Eğer vize muafiyeti tanınmazsa, mültecilerin yeniden Avrupa'ya akınının önünü açabilir."

"Sadece birkaç bin mülteci yola çıksa kaos yeniden başlar. Mart ayından bu yana Yunanistan'da sıkışıp kalan 50 bin mülteci Atina'ya büyük zorluklar yaşatıyor."