Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı: Nuray Mert'in kapının önüne konması lazım

Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı: Nuray Mert'in kapının önüne konması lazım

Son yazısında Erdoğan ile Atatürk’ü kıyaslayan Cumhuriyet Gazetesi yazarı Nuray Mert’in gazeteden kovulması gerektiğini söyledi.

RS FM’de Enver Aysever’e konuk olan Cumhuriyet gazetesi yazarı Orhan Bursalı Nuray Mert’in tepki çeken son yazısının sorulması üzerine "Nuray Mert yazısından sonra kaç tane mesaj geldi bana. Nuray Mert'in kapının önüne konması lazım” dedi.

'NURAY MERT'İN KAPININ ÖNÜNE KONMASI LAZIM'

Cumhuriyet gazetesine yönelik eleştirilere de cevap veren Orhan Bursalı, "Nuray Mert yazısından sonra kaç tane mesaj geldi bana. Nuray Mert'in kapının önüne konması lazım. Bana, nasıl izin veriyorsunuz, diye soruyorlar. Ben gazetenin yöneticisi değil, köşe yazarıyım. Cumhuriyet benim gazetem, benim yerim" diye cevap verdi. 

Cumhuriyet gazetesine dönemsel olarak farklı düşüncelerden insanların gelip gittiğini anımsatan Bursalı, "Bunlar gidecekler ve yine Cumhuriyet'te, Atatürk'e, cumhuriyet değerlerine sahip, solcu, dönek olmayan insanlar kalacak. Nuray Mert yazısının çıkması büyük bir şanssızlık. Tüylerim diken diken oldu okuyunca. Burası bir süpermarket değil. Bazı gazeteler öyledir. Cumhuriyet böyle bir gazete değil. Kendi değerleri içerisinde var olması gereken bir gazetedir. Buna saygı göstermek lazım. Bunu dağıtamazsınız" şeklinde konuştu.

Mert yazısında, Atatürk ve cumhuriyetin kuruluş dönemi hakkında şu ifadeleri kullanmıştı:

“Tabii ki, Atatürk de tarafsız değildi, İnönü de, onlar otoriter modernleşme projesini hayata geçirmeye çalışan Cumhuriyet Devrimi’nin kurucuları idiler. Aslında, bu açıdan şimdilerde meşruiyet arayışları çerçevesinde gündeme gelmeleri hiç şaşırtıcı değil, çünkü şimdi de gündemimizde olan “otoriter muhafazakâr/İslamcı bir toplum projesi”nin ve buna zemin teşkil edecek bir siyasal sistemin hayata geçmesi. Hiç olmazsa açık konuşun. Diyeceksiniz ki, Kemalistler de, önce “Halifeyi kurtaracağız” diye işe giriştiler, sonra toptan ilga ettiler. Çok doğru, ama şimdi de siz aynı şeyi yapıyorsunuz, önce demokrasi mücadelesi deyip, demokratların desteğini aldınız, demokratlıktan vazgeçtiniz, şimdi Cumhuriyet’in asıl sahibi biziz diyerek yol alıyorsunuz, sonuçta hedeflediğiniz, güvendiğiniz siyasi liderin tüm gücü eline alacağı sistemi inşa etmek. Birileri Atatürk’ü demokrasinin, özgürlüklerin önüne geçirip, tartışmanın konusu yapılmasına izin vermiyordu, siz de aynı şeyi yapıyorsunuz, belli ki daha da yapacaksınız. Böyle olunca tabii ki tek parti hukukunu savunuyorsunuz, sadece partinin ve liderinin adı ve meşrebi farklı, olay bundan ibaret.”

DAHA FAZLA