Cumhuriyet çalışanlarının tutukluluğuna devam kararı

Cumhuriyet çalışanlarının tutukluluğuna devam kararı

Cumhuriyet’i susturma operasyonunun birinci yılında 4. duruşma bugün Çağlayan Adliyesi’nde görüldü. Mahkeme heyeti tüm sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi.

Cumhuriyet davasının dördüncü duruşması, gazete çalışanlarına yönelik düzenlenen operasyonun birinci yılında İstanbul Çağlayan Adliyesi'ndeki 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

Akın Atalay, Murat Sabuncu, Ahmet Şık Emre İper ve Ahmet Kemal Aydoğdu’nun tutukluluğunun devamına karar verildi. Bir sonraki duruşma 25-26 Aralık 2017 tarihinde görülecek.

Davanın üçüncü duruşmasında gazeteci Kadri Gürsel açıklanan ara kararda tahliye edilirken, Murat Sabuncu, Akın Atalay, Ahmet Şık ve Emre İper'in tutukluluk halinin devamına karar verilmişti.

Duruşma öncesi Adliye önünde bir basın açıklaması yapıldı.

Açıklamayı okuyan CHP'li Barış Yarkadaş, "Her salı adında adalet olan ama içinde adalet bulunmayan bu binanın önünde gazetecilerimiz meslektaşlarımız aydınlarımız yazarlarımız için buluşuyoruz. Ve ne yazık ki AKP iktidarında kaderimiz bir türlü değişmiyor. Şuan cezaevlerinde tam 182 gazeteci demir parmaklıklar arkasında yazdıklarının çizdiklerinin söylediklerinin atttıkları tweetlerin yaptıkları yorumların bedelini ağır şekilde ödüyor. Bugün hem cumhuriyet gazetesinin hem de özgür gündem gazetesinin çalışanlarının davası var. Özgür Gündem çalışanları 400 günü aşkın bir süredir tutuklular. Cumhuriyet gazetesi çalışanları ise tam 365 gündür özgürlüklerinden yoksunlar. Ekim ayıda gazeteciler açısından tam bir eziyet ve işkenceyle geçti. Ekim ayında 12 gazeteci gözaltına alındı. Bunların 4'ü tutuklamndı bununla yetinmediler 11 gazeteciyede soruşturma açtılar. Bir çok gazeteci arkadaşımızın evi basıldı kitaplarına el konuldu" dedi.

Basın açıklamasına Yüksel Direnişçisi Veli Saçılık da katıldı.

CANLI BLOG

Güncelleme 11.10

Cezaevinden getirilen Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, muhabir Ahmet Şık ve muhasebe çalışanı Emre İper duruşma salonuna alındı.

Güncelleme 11.20

Duruşmanın başlamasının ardından Mahkeme Başkanı "Eksik belgelerimiz gelenlerden daha fazla" dedi.

Güncelleme 11.25

Mahkeme Başkanı, Doğan Satmış röportajının dosyaya girdiğini açıkladı.

Güncelleme 11.30

Mahkeme Başkanı istenen bilirkişi raporlarından hangilerinin ulaştığını açıkladı.

Güncelleme 11.35

Mahkeme Başkanı tanık olarak son iki oturumdur beklenen Mehmet Faraç'ın son oturuma da gelmediğini açıkladı.

Güncelleme 11.40

Aydın Engin'in avukatı Doğan Satmış'ın röportajının dosyaya kabul edilmesine itiraz etti. Avukat, "MİT haberinin gazetecilik içinde olup olmaması konusunda Satmış kendi görüşünü dile getirmiş, algı yaratmaya çalışmıştır. Doğan Satmış röportajı delil olarak kullanılamaz. Dosya dışına çıkarılmalıdır" dedi.

Güncelleme 11.45

Avukat Tora Pekin: Tanık Mehmet Faraç'ın mahkemeye istikrarlı olarak katılmamasını mahkemenin dikkatine sunuyorum. Faraç, tanık olarak asla tarafsız değildir. Faraç'ın husumetinin başka boyutu var: Aydınlık'ın Cumhuriyet ile rekabeti. Mehmet Faraç ve Leyla Tavşanoğlu'nun tanık olarak dinlenmesine gerek olmadığı görüşündeyiz. 

Güncelleme 11.55

Av. Tora Pekin: Emre İper ile ilgili olarak Tuncay Beşikçi'nin tanık olarak dinlenmesini istiyoruz.

Pekin: Dosyada Emre İper'in telefonunda ByLock olduğuna ilişkin tek bir teknik açıklama yok, sadece MİT'in listesinden alınmış bir girdi var. O listelerde nasıl haksızlıklar yapıldığına dair burayı gazete haberlerine boğmak mümkün. Tuncay Beşikçi bilirkişi listesinde ve yetkindir. Emre İper'in telefonunda Bylock yüklü değildir. Bilirkişi de "ByLock vardır" diye rapor veremedi. Emre İper'in telefonunda ByLock olduğuna dair bir rapor dosyanıza asla gelmeyecek.

Güncelleme 12.10

Ahmet Kemal Aydoğdu'nun "örgüt yöneticiliği" ile yargılandığı, ByLock bulundurduğu suçlamalarına yönelik ek savunması alınıyor.

Güncelleme 12.35

Savcı, Doğan Satmış'ın röportajının delillikten çıkarılması ve Mehmet Faraç'ın tanık olarak dinlenmemesi taleplerinin reddini talep etti.

Savcı, avukatlar tarafından dinlenmesi istenen Adli Bilişim Uzmanı Tuncay Beşikçi'nin dinlenmesi talebinin de reddedilmesini istedi.

DURUŞMAYA ARA VERİLDİ

Güncelleme 12.40

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, dördüncü duruşmasında ara karar vermek üzere bir saat ara verdi.

Güncelleme 13.43

Mahkeme heyeti duruşma salonunda yerini aldı.

Güncelleme 13.46

Ara karar açıklanıyor.

Güncelleme 13.50

Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ: Bilirkişi Tuncay Beşikçi dinlenecek, Doğan Satmış röportajı dosyaya delil olarak konulacak, hazetenin tüzel kişiliği yargılanmadığı için Mehmet Faraç'ın tanıklığından vazgeçilmesine yer yoktur.

Güncelleme 13.53

Duruşma Bilirkişi Adli Bilişim Mühendisi Tuncay Beşikçi'nin dinlenmesiyle devam ediyor. 

Güncelleme 13.58

Beşikçi: 19 yıllık bilişim deneyimim var. FETÖ bağlantılı pek çok davada savcılıkla birlikte çalıştım, mütalaa sunduk. Sanığa ait incelenen telefon 9 Kasım 2013'te kullanılmış. Telefon ilk kullanıldığından beri hiç formatlanmamış. İnceleme açısından çok uygun çünkü geriye dönük silinmiş dosyaları kurtarabiliyoruz. Android olması da avantaj, Apple ve Blackberry'lerde şifreleri kıramayabiliyoruz. Telefonda en çok Whatsapp kullanılmış. Yedekleriyle saklanmış. Bilinen tüm yöntemlerle ByLock aradım. Hiçbir ByLock emaresine rastlamadım. İçerik araması yaptım, FETÖ ile ilgili anahtar kelimeler oluşturdum ve sonucunda FETÖ bağlantısı göremedim. Sadece FuatAvni hesabını takip ettiğini gördüm, gerçi onu ben de takip ediyorum.

Beşikçi: ByLock kullanılmamış bir telefon nasıl ByLock sunucusuna bağlanmış diye baktım. Bunu ancak başka bir uygulama yapmış olabilirdi. 3 Haziran 2014'te yüklenen bir müzik programında bir kod yer alıyor, o kod sayfaya giren her ziyaretçiyi ByLock sunucusuna yönlendiriyor. Siz müzik dinlemek isterken bir anda ByLock sunucusuna bağlanıyorsunuz.

Sanık Emre İper 22 Haziran'da bu programı telefona yüklemiş, 3 gün sonra ByLock bu programda reklamını yapıyor, bir gün sonra ise sanık ByLock'a bağlanıyor. Sonra da programı kaldırıyor. Bazı kıble programları da bu sunucuya yönlendirilmiş. Düşünebiliyor musunuz... Namazını kılacak olan kişi farkında olmadan terör örgütünden yargılanıyor. ByLock örgüt tarafından geliştirilmiş ve kullanılmıştır. Sanık hiçbir zaman ByLock kullanmadı. Sanığın telefonuna Freezy programı yüklenmiştir. Bu program örgüt üyelerince geliştirildi. Sanığın konumunda birçok insan olabilir. Namaz kılmak isteyen insanlar bu sunucuya yönlendirilmiş olabilir. Bunu anlamak da çok kolay, sadece bir satır kodla anlaşılır. Gerçek ByLock kullanıcılarıyla sunucuya yönlendirilenler kolayca ayrıştırılabilir.

Güncelleme 14.10

Mahkeme Başkanı: Freezy programının Litvanya'daki sunucuya yönlendirmesi mümkün mü?

Beşikçi: Teknik olarak çok mümkün. Kendi sitemde bunu yaptım. Bir kodu koyarak bu sunucuya yönlendirdim. Böylelikle benim siteme giren herkes de ByLock'a yönlendirilmiş oldu.

Mahkeme Başkanı: Freezy programının Litvanya'daki sunucuya yönlendirmesi mümkün mü?

Beşikçi: Teknik olarak çok mümkün. Kendi sitemde bunu yaptım. Bir kodu koyarak bu sunucuya yönlendirdim. Böylelikle benim siteme giren herkes de ByLock'a yönlendirilmiş oldu.

Mahkeme Başkanı: Bir insanın telefonda ByLock izine rastlanmamış olması onun ByLockçu olmadığına delil teşkil eder mi?

Beşikçi: Etmez çünkü başka telefondan bağlanmış olabilir.

Mahkeme Başkanı: Başka örneklerde yönlendirilerek kullanıldığını gördük.

Beşikçi: Apple ve Blackberry'lerde bunu tespit zor. Ama ben bunu inceledim. 26 Ağustos -13 Eylül arası kayıtlarını tüm operatörlerden isterseniz, gerçekten ByLockçu mu yoksa yönlendirilmiş mi görebilirsiniz.

Bilirkişi Tuncay Beşikçi’nin, Emre İper’in telefonuyla ilgili tespitleri:

Güncelleme 14.27

Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ Osman Kavala'nın soruşturması kapsamında cep telefonu inceleme tutanağının dosyaya girdiğini söyledi. Kavala ile Aydın Engin arasındaki bir yazışmayı okudu. Yazışmada Engin, Cumhuriyet'teki mali sıkıntıdan bahsediyor.  Engin, Kavala'dan "mali sorunları düzeltmek için hangi fonlara başvurabiliriz" diye yurtdışında ön görüşme yapılmasını istemiş. 

Mahkeme Başkanı, Kavala soruşturması dosyasından gönderilen ikinci belgeyi okuyor. Yine whatssapp konuşması olan belge Kavala ile Can Dündar arasındaki bir görüşme. 

Aydın Engin'in Osman Kavala'ya Whatsapp mesajı:

Güncelleme 14.34

Av. Fikret İlkiz söz aldı: Gelen yazılar usul konusunda haklı olduğumuzu gösteriyor. Beklersek başka belgeler de gelir. Kavala'nın bugün Emniyet'te sorgusu yapılıyor. Demek ki Kavala tutuklanacak. Böyle bir belgeyi Basın Savcılığı gönderdiğine göre depo dava olarak bekleyeceğiz ve bir sanık hakkında soruşturma gizliliği söz konusuyken bu yazı gönderilerek gizliliği ihlal etmiyor mu? Hiçbir talebim yok ama durum bu. Savcılık Kavala ile ilgili soruşturmayla bağlantılı bilgileri yolluyor ve biz duruşmada sanık oluyoruz.

Güncelleme 14.37

Av. Ergin Cinmen söz aldı: Bu görevi kötüye kullanmaktır. Bununla ilgili mahkemeniz suç duyurusunda bulunmalı. Birileri bu işe "yeter" demeli. Bu kumpasla ilgili hangi yargı yoluna başvurduysak sonuç alamadık. Birileri buna son versin derken, aslında bu dava tam zamanıdır ve sizin de görevinizdir.

AHMET ŞIK: ÖRGÜT BU ADLİYE BİNASININ İÇİNDE, HAKİM, SAVCI KILIĞINDA

Ahmet Şık: Ben iki celsede de suç duyurusunda bulunduğumu söyledim ama siz karar almaktan kaçtınız. İktidara yakın gazetede duruşma savcısının adıyla belge dolaşıyor ama siz suç duyurusunda bulunmuyorsunuz. Bizim manşetlerimizden örgüt arıyorsunuz. Ama örgütün yerini size söyledim. Örgüt bu adliye binasının içinde, hakim savcı kılığında, işbirlikçileri de medya.

Güncelleme 14.45

Mahkeme Başkanı: Bilirkişi raporunda eksiklik var. Celse arasında temin eder, taraflara göndeririz. Mehmet Faraç'ı tekrar çağıracağız. Gelecek celse iddia makamından mütalaasını almayı bekliyoruz. Sonraki celse esasa yönelik beyanlarla birlikte esasa ilişkin kararımızı açıklayacağız. Bundan sonraki celsede iki gün belirleyeceğiz.

Güncelleme 14.48

Av. Fikret İlkiz: Ahmet Keçeci ile ilgili tutanaklar geldiğine göre, dava dosyasındaki bilirkişi raporunu şimdi mi konuşalım? Planlamanız var mı? Nerede olduğumuzu bilmek için soruyorum. Siz iddia tanıklarının dinlenmesi konusunda karar verdiniz, biz acaba tanık gösterebilecek miyiz? Savunma olarak bunlar merak ettiklerimiz.

Mahkeme Başkanı: Bu planın açıklanması, savunmanın değerlendirme yapması açısından önemlidir ancak sizin bir talebiniz olursa elbette değerlendireceğiz.

SAVCI MÜTALAASINI VERDİ

Güncelleme 14.50

Savcı Emre İper'e ait telefonun incelenmesine yönelik bilirkişi raporunun beklenmesini, Doğan Satmış'ın, iddianamenin düzenlenmesinden önceki olaylara ilişkin bilgisi olduğu yönünden tanık olarak dinlenmesini, Akın Atalay, Murat Sabuncu, Ahmet Şık, Emre İper ve Ahmet Kemal Aydoğdu'nun tutukluluğun devamını istedi.

Murat Sabuncu: Özgürlüğümüzü kaybedişimizin üstünden bir yıl geçti. Sayın savcı aynı dejavuyu yaşattı bize. Ne sayın savcının mütalaası farklı, ne iktidarın propaganda aygıtları farklı.. Hepsi aynı.

Güncelleme 14.58

Murat Sabuncu'nun beyanı devam ediyor: Duruşmalarda sizin en çok gerildiğiniz, kızdığınızda söylediğiniz şu: “Mesleği sizden mi öğreneceğim.” 26 Temmuz günü sayın savcı: “Biz de eğitim aldık, sizin bizi sorgulama hakkınız yok” diyor. Bir üye hakim “Çok biliyorsanız siz gelin oturun” diyor. “Mesleği sizden mi öğreneceğiz” diyorsunuz. Peki biz gazeteciliği mahkemelerden mi öğreneceğiz? Yaşı kadar gazetecilik yaptığım bilirkişi mi öğretecek bize gazeteciliği?

24 Temmuz ile 28 Temmuz arasındaki ilk beş günlük duruşmaların ardından ara kararın hemen Öncesinde bir konuşma yaptınız. Dediniz ki bir bölümünde, "Bu yıl bitmeden davayı bitirmek istiyorum." O gün kendi kendime dedim ki, "Başkan Aralık ayında yapmayı hedeflediği son duruşmaya kadar, yani beş ay daha içimizden birkaç kişiyi tutuklu yargılayacaını söylüyor." Bu konuşmanın üstünden 2 duruşma, 3 ay geçti. Tahminim doğru çıktı. Aralık ayında ya da 2018'in ilk aylarında bitebilecek bu davada sonuna kadar tutuklu kalacağız. 7 kişiyi 9 ay, bir kişiyi 11 ay, 2 kişi şimdilik 12 ay tutuklu yargıladığınız bu davada muhtemelen ceza da alacağız.

SABUNCU: KİMSEDEN KORKMADAN GAZETECİLİK YAPMAYA DEVAM EDECEĞİM

11 Eylül'deki duruşmada, avukatlarımızdan Fikret İlkiz savunmasının bir yerinde Sisifos'tan bahsetti. Siz bunun üzerine Ikarus örneği verdiniz. O zaman sizinle ilgili iki şeyi düşündüm. Birincisi, ne güzel Sayın Başkan da benim gibi mitoloji seviyor. Muhtemelen Azra Erhat'ın mitoloji sözlüğünü okumuştur. İkincisi, Sayın Başkan bize "yanacaksınız" diyor. Malum Ikarus balmumundan yeleği ve kanatlarıyla uyarılara rağmen güneşe yaklaşıp kanatları eriyince düşüp ölmüştü.

Türkiye'de gazetecilik mesleğine başlayanlar özellikle Cumhuriyet Gazetesi'nde çalışanlar yanmayı göze alarak işlerini yaparlar. Bizim gazetenin tarihi "yalanlarla", "yakılanlarla" doldur. Şu an bu isimlerin hepsi saygı ile anılmaktadır. Eğer yakıcı olan güç ise, iktidar ise ve gazeteci yakacaklar diye işini yapmaktan vazgeçerse esas budur yıkıcı  ve yakıcı olan. Ben işimi yaptım, çıkarsam yine işimi, yani kimseden korkmadan gazetecilik yapmaya devam edeceğim.

AKIN ATALAY: ÖRGÜT ADINA İŞLENEN BİR SUÇ BULAMAYAN SAVCILIK YARDIM ETMEYE ÇEVİRDİ

Güncelleme 15.24

Akın Atalay söz aldı ve bu davaya dair söylenecek pek fazla söz kalmadığını söyleyerek konuşmasına başladı: Sözlerimin başında bir hususa vurgu yapmak istiyorum. Burada söyleyeceklerim, kullanacağım bazı sözcükler sert ya da ağır olarak görülebilir. İncitici, yaralayıcı, rahatsız edici olabilir. Peşinen belirtmek isterim ki kimseye hakaret etmek, aşağılamak kastım, böyle bir amacım yoktur. Bunu da herhangi bir önlem olarak değil, samimi bir beyan olarak bildiriyorum. Asıl derdim, kendi penceremden gerçeği olabildiğince yalın ve açık bir dille ifade etmektir. Tutuklulukta bir yılı doldurduk. İlk defa tutuklandığımız tarihten, iddianamenin mahkemenize verilmesine kadar geçen yaklaşık beş aylık sürede çeşitli sulh ceza hakimleri tarafından verilen tutukluluğun devamı kararlarında bizlere yöneltilen suçlamanın Türk Ceza Kanunundaki karşılığı “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” olarak gösteriliyor. Soruşturmayı yürüten savcılığın, her defasında, bu suçtan tutukluluğun devamına yönelik mütalaası doğrultusunda, nöbetçi sulh ceza hakimleri tarafından da tutukluluğun devamı kararları veriyor. Ancak 7,5 aylık soruşturma sürecinde, ortaya örgüt adına işlenen bir suç çıkaramayan savcılık, düzenlediği iddianamede suçlamayı bu defa terör örgütlerine yardım etmeye çevirdi. O tarihten bugüne kadar geçen yedi aylık sürede ise, heyetiniz, değiştirilen bu yeni suçlamadan dolayı tutukluluğumuzun devamı kararları veriyor. Aslında tutukluluğun devamı kararlarında yer verdiğiniz gerekçeye değinmek, bu gerekçe üzerinde değerlendirme yapmak istemiyordum. Çünkü, açık ve samimi konuşmak gerekirse, sürecin başından beri bizim tutukluluğumuzun, yasal veya hukuki bir gerekçeye dayanmadığını, bir siyasi plana ve karara dayalı olduğunu; tutukluluğun devamı kararlarında gerekçe olarak yer verilen ifade ve sözlerin ise bir gerekçe olmaktan çok bir bahane, bir yasal kılıf bulma çabası olduğunu düşünüyordum; hala da öyle düşünüyorum. Böyle düşünmek ve bu düşüncemi ifade etmek, umarım ki savunma hakkı kapsamındadır.

Bu yargılamadaki iddialara ve savunmalara bakınca kimin kimi yargıladığını tespit etmek için görüntüyle, şekli görünümle yetinmemek gerekir. Dünyaya yüz defa gelecek olsaydım, her defasında bu davada savunma makamında bulunmayı tercih ederdim. Çünkü adalet, özgürlük ve demokrasi değerlerinin yanında saf tutmak onurdur. Çünkü vicdanım rahat ve huzurluyum. Elbette bu davada ilk kararı heyetiniz verecek. Ama bunun nihai karar olmayacağı ve bu kararla bu davanın bitmeyeceği şimdiden hepimizin öngörebildiği bir durum. Bu nedenle heyetinizin hakkımda vereceği kararlar beni ne endişelendiriyor, ne de korkutuyor. Bu yargılamanın, bizlerin aklanması, suçlama yöneltenlerin ve mağduriyet yaşatanların ise haksız olduklarının tespiti ve mahcubiyetiyle biteceğinden hiç şüphe duymuyorum. Adalet, hakkaniyet, insaf, ve vicdan duygusunu koruyan herkese şunu söylemek isterim. Hiç merak etmeyin; hiç şüpheniz olmasın, bugün güçlü gibi görünenler değil haklı olanlar kazanacaktır. Tutukluluğumuzla ilgili olarak son sözlerim şudur;

Bizler burada Türkiye’nin en eski, köklü ve itibarlı gazetelerinden birini temsilen bulunuyoruz. O gazeteyi temsil edenler de, gazetenin kendisi de bunun gibi badirelerden, zorlu dönemlerden çokça geçti, sınandı.

Bu sınavlardan, her defasında alnının akıyla, onuruyla geçti. İktidar sahiplerine kapıkulu olmayı, gerçeği gizlemeyi ya da iğdiş etmeyi, gazeteciliği kirletmeyi her zaman reddetti. Kimseden aman dilenmedi, merhamet istemedi. İçinde bulunduğumuz dönemin gazetecilik ve yargı realitesi karşısında, gazetemizin ileride utanacağı, başını öne eğeceği bir talepte ve arayışta bulunmamızı hiç kimse bizden beklemesin. Bizimki gibi yargılamalar bakımından adalet talebi ve arayışının, adliyede değil külliyede olduğunun işaret edildiği bir durumda, bizlerin külliyelerde arayacağı, oralardan talepte bulunacağı herhangi bir husus yoktur. Bunu hem kendimiz, hem gazetemiz açısından zul sayarız; aynı zamanda da hukuka ve yargıya karşı yapılmış ağır bir saygısızlık olarak görürüz.

Bu nedenle, tutukluluğun sona erdirilmesi bakımından bu koşullar altında daha fazla söze gerek görmüyorum."

Güncelleme 15.53

Akın Atalay'ın konuşmasından sonra Avukat Tora Pekin söz alarak Emre İper'in tahliyesini istedi. Ardından duruşmaya 15 dakika ara verildi.

Güncelleme 16.28

Duruşmaya devam ediliyor. Avukat Duygun Yarsuvat söz aldı: Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri'nin AİHM'de müdahillik talebinde bulunması çok ender bir durumdur ve mahkeme bunu kabul etti. Türk hükümeti 6 haftalık süre istedi ve bu süre bu davanın sanıklarını bazıları için 7 Kasım'da, biri için de 15 Kasım'da sona erecek. Komiser dilekçesinde görüşlerini iletti, basın hürriyeti açısından Türkiye'de gerilemelerin olduğunu belirtti. İfade özgürlüğünün OHAL'in ilanının ardından hızla geriye gittiğini söyledi. Yabancı muhabirlere de atıf yapan Komiser "Beğenilmeyenler ya hapse atılmış, ya da sınır dışı edilmiştir" diyor. Gazetecilerin işledikleri diğer suçlardan ötürü tutuklandığı savunusunun inandırıcılığını kaybettiğini belirtti.

Akın Atalay, Murat Sabuncu görevleri nedeniyle yargılanıyor. Suç öznel bir terim. Kaçma, delil karatma ya da tanıkları etkileme imkanı var mı? Yok. Değiştirilebilecek bir delil yok ortada. Eğer delillerin karartılmasından bahsediyorsak öncelikle delil olmalı.

Güncelleme 16.47

Av. Fikret İlkiz konuşuyor: 26 Aralık 2016'da tüm tutuklu sanıklar için AYM'ye başvuru yaptık. AYM, başvurumuza 62 gün sonra yazdığı yazısıyla cevap verdi. Bu arada Cumhuriyet muhabiri Ahmet Şık'ı bu davayla birleştirdiler. 30 Ocak 2017'de Şık için de AYM'ye başvuruda bulunduk.

Biz bir ilke kararı alacağız hem Turhan Günay hem Ahmet Şık başvurusu var, soruşturma için bilgi istiyoruz diye Başsavcılığa yazdık. Bilgi ve belge gönderilmesini istiyoruz dedik.

22 Mayıs'ta AYM'ye görüş bildirdik. 2 Mart 2017'de Cumhuriyet yöneticileri için AİHM'e başvurduk. Hükümet Ekim'de yanıt süresinin uzatılmasını istedi, davanın karmaşıklığından dolayı. 24 Ekim'de yeniden süre istediler, son tarih 7 Kasım 2017. O gün bize cevap verecekler. 9 aydır bireysel başvuruları uzadığı için mahkemeye Hükümet ya da Adalet Bakanlığı cevap vermiyor. Bir yetkinizi amaç dışı kullandığınız zaman sözleşmenin 18. maddesini ihlal etmiş sayılırsınız. Hükümetten buna yanıt isteniyor.

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Konseyi ve 13 örgüt müdahillik talebinde bulundu ve AİHM onları da kabul etti. Bir yanda bakanlığın "karmaşık dosya" diye sürekli AİHM'de süre istemesi, bir yanda görüşümüze yanıt vermeyen AYM ortada da biz varız,

Güncelleme 18.08

Av. Fikret İlkiz'in konuşmasından sonra Ahmet Kemal Aydoğdu'nun Avukatı Adnan Yıldız söz alarak tahliye talep etti. Av. Yıldız, Müvekkilinin iddia makamının söylediği gibi "jeansbiri" hesabının sahibi olmadığını ilk günden beri savunduklarını söyledi. Duruşmaya saat 19:00'a kadar ara verildi.

Güncelleme 19.10

Sanıklar ve izleyiciler ara kararın açıklanması için salona alındı. Mahkeme heyeti bekleniyor.

Güncelleme 19.32

Akın Atalay, Murat Sabuncu, Ahmet Şık, Emre İper ve Ahmet Kemal Aydoğdu'nun tutukluluğunun devamına karar verildi. Bir sonraki duruşma 25-26 Aralık 2017 tarihinde görülecek.

Çizer Tarık Tolunay'ın kaleminden Cumhuriyet Davası'ndan kareler