Çeşme Kalesi RES işgali altında!

Çeşme Kalesi RES işgali altında!

İzmir'in dünyaca ünlü turizm merkezi Çeşme'de dört yıldır adeta RES (Rüzgar Enerjisi Santralı) işgali yaşanıyor. Çeşme'de birbiri ardına inşa edilen RES projelerine ait dev türbinler yerleşim yerlerini, sit alanlarını ve tehdit ediyor. Bir Alman firmasına ait olduğu öne sürülen RES türbinleri tarihi Çeşme kalesinin ve camisinin siluetini gölgede bıraktı.

Türkiye bir yandan enerjide dışa bağımlılığı azaltmaya çalışırken diğer yandan da 'yenilenebilir enerji kaynağı' olarak görülen hidrolik, güneş ve rüzgar gibi alternatif enerji kaynaklarına yöneliyor. Ancak ülke genelinde bölgelere göre bir arazi planlaması yapılmadan birbiri ardına uygulamaya konulan projeler, ormanları, dereleri, tarım arazilerini, sit alanlarını ve kentleri adeta enerji üretim bölgeleri haline soktu.

HES'LERİN YIKIMI BİTMEDEN RES'LER BAŞLADI

HES projelerinde yaşanan gelişi güzel uygulamaların ardından ülkenin dört bir yanında tepkiler yükselirken, bir çok su havzası ve vadi insansızlaştı, tarımsal üretimden turizme, canlı yaşamından insan hakkı ihlallerine bir çok alanda büyük yıkımlar yaşandı. Ancak HES'lerin yarattığı bütün bu olumsuz etkiler sürerken, bu kez de bir biri ardına devreye sokulan RES projeleri özellikle kıyı bölgelerinde ortaya çıkmaya başladı. Çanakkale'den Hatay'a uzanan kıyı şeridinde birbiri ardına yükselen rüzgar türbinleri, 'temiz enerji' olarak sunulan RES'lere karşı kamuoyunda büyük tepki uyandırmya başladı.

ÇEŞME'DE TARİHİ KALE VE CAMİ RES'LERİN GÖLGESİNDE KALDI

Bu tepkilerin yükseldiği yerlerden biri de İzmir'in dünyaca ünlü turizm ilçesi Çeşme. Her yıl sörfçülerin akınına uğrayan rüzgarıyla ünlü olan Çeşme'de birbiri ardında uygulamaya konulan RES projeleri, adeta tarihi kenti kuşatma altına almış durumda. Çeşme'nin tarihi kalesi ve kalede yer alan caminin silueti de RES türbinlerinin gölgesinde kaldı.

KALEYİ KUŞATAN RES TÜRBİNLERİ ÜNLÜ BİR ALMAN FİRMASINA AİT

Tarihi Çeşme kalesini ziyaret edenleri, Türkiye'de kullanılan RES türbinlerinin bir çoğunun üretiminde imzası bulunan ünlü bir bir Alman firması olan 'NORDEX'e ait olduğu öne sürülen türbinler karşılıyor. Ancak Çeşme'deki RES kuşatması yalnızca kaleyle sınırlı değil. Doğal sit alanları da RES işgalinden nasibini almış durumda.

AV. M. HORUŞ: 'YERLEŞİME MESAFESİYLE İLGİLİ DÜZENLEME YOK'

Çeşme'deki RES davalarına karşı açılan davaları da üstlenen çevre hukuku uzmanı Avukat Mehmet Horuş, RES projelerindeki temel problemin yerleşim yerlerine olan mesafe kriterlerine ilişkin hukuki bir düzenlemenin bulunmaması olduğunu söyledi. Somut olarak böyle bir düzenleme olmamakla birlikte, imar hukuku ve çevre kanunumuzdaki mevcut düzenlemelere göre bu mesafe kriterlerinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından gözetilmesi gerekdiğini savunan Horuş, "Çeşme'deki en bariz problem bu; RES projeleri yerleşim yerlerinin çok içinde. Çeşme'nin her tarafı RES'lerle kuşatılmış durumda. Ayrıca kapasite artırımı yapılarak projelerin ivmesi sürekli artıyor" diye konuştu.

'RES'LER DOĞAL SİT ALANLARINA İNŞA EDİLİYOR'

Projelere lisans verilmesi aşamasındayken yerleşim yerlerine olan uzaklık kriterinin gözetilmesi gerektiğini dile getiren avukat Mehmet Horuş, Çeşme'deki RES'lerin yarttığı bir diğer sorunun da doğal sit alanlarına inşa edilmeleri olduğunu belirterek, "Bu projelere sit alanlarının üzerinde izin verildi. Birinci derece doğal sit alanlarında RES türbinlerine izin verildi. Açtığımız davalarda iptal ettirdiğimiz proje de var, devam eden davalar da var. Ama temel problem RES projelerine lisans verilirken ve uygulancağı alana ilişkin imar planları onaylanırken yerleşim yerlerine yakınlığı ve sit alanı gibi kriterler göz ardı edildi" dedi.

'PROJELER BÜTÜNCÜL DEĞERLENDİRMEDEN UZAK TUTULUYOR'

RES projeleriyle ilgili bir başka olumsuz etkinin de kümülatif etki değerlendirmesinden uzak tutulması olduğunu dile getiren Horuş, "Buradaki her proje, çevresindeki diğer projelerden yalıtılmış olarak çevresel etki değerlendirme sürecine tabi tutuluyor. Halbuki bunun kümülatif olarak ele alınması, bütünlüklü olark değerlendirilmesi gerekiyor. Çeşme'deki projelere baktığımızda bunu görüyoruz. Buradaki projeler tekil projeler değil. Farklı ruhsat sahibi olan firmalara ait olmalarının doğada bir karşılığı yok. Bunlar bitişik şekilde, neredeyse iç içe geçmiş projeler olarak yayılmaya devam ediyor" ifadelerini kullandı.

Çeşme'deki RES'lere sayısal olarak bakılmasının yanlış olduğunu savunan Avukat Mehmet Horuş, söz konusu projelerin kurulum kapsitelerinin de farklı olduğuna değinerek, "900 kW kapasiteye sahip proje de var 2-3 bin kW kapasiteli proje de var. Dolayısıyla bir toplama da yapılamıyor" dedi.

'TURİZM GELİŞİM BÖLGELERİNE ENERJİ PROJESİ KONDURULUYOR'

Çeşme'de Bakanlar Kurulu Kararı ile 'Turizm Gelişim Bölgesi' ilan edilen alanların bulunduğuna da dikkati çeken Horuş, "Bu alanlar da idari bir tasarrufa dayanıyor. Ancak RES'lerle üst üste çakışan turizm bölgeleri var burada. Açtığımız davalarda somut olarak karşımıza çıkıyor. Bir bakanlığın 'burası turizm gelişim bölgesi'dir dediği yerin üzerine enerji projesi konduruluyor. Burada da idareler arasında bir koordinasyonsuzluk olduğunu görüyoruz" diye konuştu.

'YENİLENEBİLİRLİK MAKYAJINI ŞİRKETLER ÇOK SUİSTİMAL ETTİLER'

RES'lerin başlangıçta yenilenebilir ve temiz enerji olarak sunulmasının zamanla suistimal edildiğini dile getiren Avukat Mehmet Horuş, "yaklaşık dört yıl önce işin en başında RES'lerin de tıpkı HES'lerde olduğu gibi aynı yöne doğru gittiğini, aynı hatanın yapılmaması gerektiği konusunda uyardık. Yenilenebilirlik makyajını da kullanarak çok daha hoyrat uygulamalara yol açtı RES'ler. Sadece halkın değil, idarelerin de yenilenebilir ve temiz enerji kaynağı olduğu yönündeki algısı, RES'lere karşı idarenin tolerans eşiğini yükseltti. Bu algı doğanın aleyhine kullanıldı. Bu yenilenebilirlik makyajını şirketler çok suistimal ettiler" dedi.

'REİSDERE'DEKİ ETKİSİ BAŞKA YOZGAT'TAKİ ETKİSİ BAŞKA'

Çeşme'deki Germiyan RES projesinin yargı tarafından iptal edildiğini söyleyen Horuş,  bu konudaki temel problemlerden birinin de kapasite ve üretim ölçeğine göre ÇED'den muaf tutulması olduğunu kaydetti. RES projelerine kapasitelerine göre  'ÇED Gerekli Değildir' kararları verildiğini dile getiren Horuş, "Çevresel etki değerlendirmesi bakımından projelerin 'üretim ölçeği' baz alınıyor. Çevre hukuku açısında üretim ölçeği temel kriter olamaz. Bu doğru değil, projenin uygulancağı yöreye bakmak lazım. 20 MWh'lık bir RES projesinin çevreye olan etkisi Çeşme Reisdere'de başka, Kayseri ya da Yozgat'daki bir bozkır sahasında başkadır. Doğal yapıya bakmak lazım. Arkeolojik sit alanı olan yere bakmak lazım. Örneğin şu anda RES projelerinin sahası içinde kalan 1. derece arkeolojik sit alanları var. Bunlara hiç dikkat edilmedi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu yıl yeni bir ilke kararı aldı; doğal sit alanlarına 300 metre mesafe kriteri getirdi. Bu yetersiz bir kriter ama tüm yetersizliğine rağmen eğer daha önce getirilmiş olsaydı Çeşme'deki RES'lerin en az yarısının yapılma şansı kalmazdı. Hep sonradan yapılıyor" görüşünü dile getirdi.

'SADECE TÜRBİN TEMELLERİ PROJE ALANI OLARAK GÖRÜLÜYOR'

İmar planları ve kamulaştırma kararlarında RES projelerinin sadece türbin temellerinin 'proje alanı' olarak tanımlandığını belirten Avukat Mehmet Horuş, şunları dile söyledi:  "Genellikle 70'e 40 metrelik bir türbin platformunun kapladığı alan burası. Halbu ki etki sahası çok daha fazla. Mesela Avrupa'da 1000, 1.500 metre kriterleri var. Bu ÇED dokusu açısından da bir problem yaratıyor. Sadece türbin topuğunu kamulaştırdığınızda, mülkiyetle ilgili sorunu çömüş olmuyorsunuz. Getirip tarlasının ortasındaki 100-150 metrekarelik bir yeri, 'ben burayı kamulaştırdım' diyorsunuz ve çekip gidiyorsunuz. Buraya RES yapıldığında o vatandaşın çevresinde yaşama şansı yok ki.

'YARGI BÜTÜNLÜKLÜ PLANLAMA YAPILMASI KARARI VERDİ'

Çeşme'deki bir davamızda imar planlarıyla ilgili Danıştay 6. Dairesi güzel bir karar verdi. Burada bütünlüklü olarak ve çevresel faktörleriyle birlikte bütünlüklü olarak planlama yapılması gerektiğine karar verdi Danıştay. Konuştuğumuz sorun yargı kararına da dönüştü. Yani 'türbin topuğunun kapladığı alana göre projelendiremezsin, tüm etkileşim alanını dikkate alarak planlamalısın' dedi, Danıştay."

'ÇEŞME'DE TEPKİLER ÇOK ARTTI'

RES'ler kurulmaya başlandıkça kamuoyunun tepkilerinin de artmaya başladığını dile getiren Horuş, "Vatandaşlara söyleyeceğim şey, duyarlılıklarını daha erken göstermeleri. Çeşme'de şu anda tepkiler çok arttı. Ama ancak direkler dikildikten sonra işin vehameti anlaşılmaya başlandı. Bir de yerel yönetimlere değinmek gerekirse. Örneğin benzer bir sorunun olduğu Bodrum Belediyesi bu konuda duyarlılık gösteriyor. Benzer duyarlılığı kıyılardaki tüm belediyelerden bekliyoruz" diye konuştu.

DAHA FAZLA