‘Bu bütün sonların en güzeli!’

‘Bu bütün sonların en güzeli!’

“Yazmayı Sevmeyen Çocuğun Hikâyesi”, çocukların ufuklarını genişletecek ve onlara başka bir dünya yaratmanın zor değil, aksine heyecan verici bir şey olduğunu göstermeye yönelik iyi bir örnek. Çocukların zihinlerinin asıl esin kaynağı olduğu sonucuna varan bu kitap, yazmaktan çekinen ve hayallerini tarif etmekte zorlanan çocuklara bir önerme sunması dolayısıyla kesinlikle edinilmesi gereken bir kitap.

Çocuklar ve hayalleri… Hayalleri ile sahip oldukları uçuk kaçık kurmaca dünyaları… O dünyalar çocukların nezdinde o kadar inandırıcıdır ki gözlerinizin önünde heyecanlarına ortak olduğunuzda dünyada süregelen bir yığın tasayı rafa kaldırıp zihinlerinizi onlarla birleştirir, ardından da bu birleşme hâlinin keyfini sürersiniz. Dünyanın neresinde olursa olsun bir çocuk hayallerinin başkahramanıdır ve her zaman kendisine torpil geçer. Fakat çocukların derdi hayal kurarak yarattığı dünyada olmaktaki zorluk değil, bu hayalleri yazıya dökmekteki telaşı. Yaz tatili dönüşünde bu telaşı yaşamayan ve öğretmenin: “Yaz tatilinde neler yaptınız?” sorusuna aşina olmayan kaç çocuk vardır ki! Miriam Dubini bu soru karşısında ve önüne konulan boş sayfayı doldurma hususunda nasıl idmanlı olunması gerektiğini düşünmüş olmalı ki bu soruyu alt ederek cevabını bulacağımız ve derhal çevremizdeki küçüklere alıp hediye edeceğimiz bu kitabı bizlerle buluşturmuş.

“Yazmayı Sevmeyen Çocuğun Hikâyesi”, öğretmenlerinin, yaz tatilinde neler yaptıklarını anlatmalarını kahramanımız Samuele ve arkadaşlarından istemesiyle başlayan yazma macerasını anlatıyor. Yaz tatilini anlatmak Samuele için ne yazacağını bilememek demek. Çünkü yazma eylemini çok sıkıcı buluyor ve kumsalda oyun oynamanın, “kumsalda nasıl oyun oynadığını anlatmaktan çok daha eğlenceli” olduğunu düşünüyor. Önündeki boş sayfayı doldurması gerektiğini bilen Samuele; yazamadığı için etrafına bakıyor, telaşlanıyor, sıkılıyor ve bu yüzden de sürekli kaleminin arkasını kemiriyor. Ta ki kalemi isyan edip de “Yeter artık! Beni kemirip durmaktan vazgeç!” diyene kadar. İşte bu isyan Samuele’de yankı buluyor ve kalemiyle arkadaş olup eğlenceli maceralara atılıyor. Kalemiyle kurduğu dostluk, Samuele’e o kadar güç veriyor ki yazdığı kelimeleri zevkle izlemeye başlıyor. Tabi sadece Samuele’in kalemi Gigia yok. Samuele’in sınıf arkadaşlarının kalemleri de bu maceranın içerisinde kendine yer buluyor.

“Yazmayı Sevmeyen Çocuğun Hikâyesi”, çocukların ufuklarını genişletecek ve onlara başka bir dünya yaratmanın zor değil, aksine heyecan verici bir şey olduğunu göstermeye yönelik iyi bir örnek. Çocukların zihinlerinin asıl esin kaynağı olduğu sonucuna varan bu kitap, yazmaktan çekinen ve hayallerini tarif etmekte zorlanan çocuklara bir önerme sunması dolayısıyla kesinlikle edinilmesi gereken bir kitap.

“Gigia’nın mürekkebi sevinçten hoplamaya başlamıştı! Yazı yazmaktan nefret eden, hiçbir zaman aklına hiçbir şey gelmeyen, ha bire kaleminin arkasına kemiren bir çocuktu. İşte şimdi bu çocuk, onunla yeni maceralar hayal etmek için sabırsızlanıyordu. Gigia bir an düşündü, sonra şöyle yazdı: Bu, bütün sonların en güzeli!”


KÜNYE: Yazmayı Sevmeyen Çocuğun Hikâyesi, Miriam Dubini, Çev: Filiz Özdem, Resimleyen: Francesca Carabelli, Yapı Kredi Yayınları, 5. Baskı, 71 sayfa.

DAHA FAZLA