Ben bilmem 'gen'im bilir

Ben bilmem 'gen'im bilir

“Gen ve genetik kelimeleri ilk başta korkutucu görünse de merak etmeyin... Bu kitap sadece deoksiriboz, genom, ATCGATCGA, mRNA, otozomal kromozom gibi kavramlardan ibaret değil. Bu yüzden önyargılarını yavaşça yere bırakın ve kitabın içine bir göz atın. Katie McKissick bütün bu genetik karmaşayı mizahi bir dille anlatarak ortaya oldukça eğlenceli fakat bir o kadar da dolu bir bilim kitabı çıkarıyor. Kızıl saç, solak olma, sırt kılları, düz saç gibi kalıtsal özelliklerin gizemini çözmek için sizi genetiğin dünyasında yolculuğa davet ediyor.”

Ülkedeki hükümet, bilimsel olanla hurafeler arasında seçimde bulundu. On yıllardır böyleydi de son on yılda olmadığı kadar hız kazandı. Bu bir savaş çağrısıydı, davetleri kabulümüzdu. Evrimsel biyoloji konusu müfredattan neredeyse çıkarıldı. Kızgınız!
Peki evrimsel biyoloji neydi? Müfredattan çıkarıldı da biz ne biliyoruz? Lisede biyoloji derslerinde sıkıldınız mı? "Ezber ya bu biyoloji, hocasının hatırına dinliyorum" "En çok yanlışı biyolojide yaptım" demediniz mi? Hadi itiraflar başlasın. Biyoloji derslerinde sıkıldık, ezberledik, anlamaya çalıştık da anlayamadık. Şanslı olanlarımız iyi eğitimcilere, mesleğini ve bilimi seven biyoloji öğretmenlerine denk geldi. Azıcık da ilgimiz varsa oradan yürüdük, kendimize ballı badem bir ilgi alanı seçtik. Hoş vakitlerimizde biyoloji okuduk, beynimiz şenlendi. Peki böyle olmayanlarımız? Hala kötü ve bilimsellikten uzak eğitim sistemine, eğitim sistemindeki eşitsizliklere, buradan doğan hayat seçimlerimize mi topu atacağız, elimizde televizyon kumandası, sadece belgesellere mi 'bakacağız'?

Hükümetin açtığı savaşa bir arada durarak karşı çıkacağız elbette ama elimizdeki en büyük silahımızı, beynimizi nasıl diri tutacağız? İşte kitaplar, kurban olduklarımız(!) burada devreye girecek. Evet doğru anladınız, bu yaştan sonra biyoloji de okuyacağız. Nasıl anayasa tartışmalarında, cumhurbaşkanına hakaret davalarında, onca hukuksuzlukta hukuku; eşcinsel yönelim, kadına saldırı, şiddet, tecavüz ve taciz olaylarında toplumsal cinsiyet kavramını ve bunun gibi ilgi alanımıza çok da girmeyen onlarca konuyu zaman zaman zorunda kalarak, kimi zaman da hiç duymamanın getirdiği merakla öğrendiysek, 'ezbere dayalı' deyip küstüğünüz biyoloji ile de barışma zamanı…

Üstelik işiniz pek kolay, uzay zaman bükülmesini, solucan deliklerini, elektronların orbitallere nasıl yerleştiğini ya da limitin nasıl olur da sonsuza gittiğini değil hayvanları, bitkileri, bunların arasındaki ilişkileri somut gözlemler ile destekleyebileceğiniz bir bilim dalı ile barışmanızı konuşuyoruz. Doğa bilimleri içerisinde dünyayı anlayıp somut olayları gözlemlemeyi, hayvanları, bitkileri, insanın doğadaki gelişimini, fizyolojiyi, biyokimyayı, moleküllerimiz düzeyinde olan reaksiyonları, evrimsel gelişimi anlamaya yardımcı olan alan biyoloji. Yani hayatın bilimini konuşuyoruz.

Say yayınlarından çıkan "ben bilmem 'gen'im bilir"; herkes için serisinden 1. baskısını 2016 yılında yapmış. Yazarı Katie McKissick. Kitabı sadece Türkçeye çeviren değil Türkiyelileştiren çevirmen ise Samet Öksüz. 

Kitabın giriş kısmında yazar Bayan Mckissick'in de değindiği gibi genetik, çalkantılı bir alan ve bu alandan bahsetmek, terimlerin çokluğu sebebiyle, başka bir dil konuşmak gibi. Bayan Mckissick tam da burada devreye giriyor. O nükteli dili ile tüm kitap boyunca genetik bilmeyenlere de bilenlere de gülümseme ile yardımcı oluyor. Böylece "herkes için genetik" tam da adına yaraşır şekilde okunuyor, kimi bilim insanlarını kızdırmak pahasına. Kimse bilimin ciddi bir iş olmadığını söylemiyor ama bilimle uğraşmayanlara anlatılırken ciddiye alınmasını gerektirmez. 

Kitap dört ana bölümden oluşuyor. DNA, RNA, Protein sentezi gibi temel ögelerin anlatıldığı birinci bölüm… Aslında; tembel ve çekirdekten çıkmaya üşenen anti sosyal DNA’nın, hücre çekirdeğinden önemli bilgileri salınan bir erişte gibi taşıyan mRNA'nın, Jurassic Park'taki en önemli aminoasit olan lizinin, triptofanın, protein sentezinde yani RNA okuma işinde görev alan ribozomun da aslında RNA’lardan oluşmasını anlatan temel öğeler bölümü…

Bölüm iki ya da "Genlerinizi nereden aldınız acaba?"… Biyolojinin en 'yüz kızartıcı' bölümünü, yani üreme hücrelerini burada görüyoruz. Ne heyecan! Madam X'in 1400 genine karşılık Bay Y'nin sadece 200 geni var. Mayoz neydi, mitoz peki? Popo hücrelerimizde bile mitoz olurken, mayoz sadece 'yüz kızartıcı' hücrelerimizde oluyordu. Ne için? Zigot için tabi ki… Bu bölümde mitokondrinin sadece yumurtada bulunduğunu, aniden yola çıkan ve yükte hafif pahada ağır şeyleri yanına alan spermde olmadığını öğreniyoruz. Annemizin bize en önemli hediyesi mitokondrisi, yani "senin için saçımı süpürge ettim" değil "mitokondriyal DNAmız aynı, mitokondrimi verdim sana, ama nerde bir tabak bile kaldırmıyorsun!" Anne yakınma klişesi gelecek buraya, ben bilemiyorum da. Peki keşişleri nasıl bilirdiniz? Kavuniçi, kahverengi ya da mavi giysileri içinde gezinen sakin adamlar mı? Canları sıkılan adamlar da olabilirler değil mi? Genetiğin babası olan Gregor Mendel'e bir de bu açıdan bakalım, ne dersiniz? Bayan McKissick'e göre cinsel tatminsizliğinin acısını bahçelerden, bezelyelerden ve onları çiftleştirmekten çıkaran Augustinusçu bir keşiş. Çok boş zamanı ve çok bezelyesi olan bu çalışkan keşişe teşekkür ederiz yazarımız aracılığıyla. Yine bu bölümde alellerden bahsediyor yazar ve bu terimi aroma ile değiştirmeyi öneriyor. Bu sıcaklarda iyi de gidiyor doğrusu, dondurma alelleri. 

Üçüncü bölüm "Genleriniz ve Özellikleriniz"… İlgisini bezelyelere adayan keşişimiz Gregor'un adıyla anılan 'mendelci kalıtımın' klasik örnekleri ile başlıyor bölüm. Siz de lisedeki bilgilerinizle bunların tek bir gen kontrolünde olduğunu düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Bildiklerinizi unutun! Haydaa.. Dememiz o ki, dil yuvarlamak ya da bitişik kulak memeleri tek bir gen tarafından değil birçok gen tarafından belirleniyor. Bildiklerimizi unutmamız o kadar iyi geldi ki; çünkü bitişik kulak memelerimden sadece ben sorumlu olamazdım ya! Annemin ve babamın kulak memeleri bitişik değilken! Bayan McKissick, size minnettarım. Tutarlı görünen tek örneğin kulak kirimiz olduğunu yazmış değerli yazar. Nemli ya da kuru kulak kiri. İşte bu çekinik gen tarafından belirlenen bir özellik. Siz yine de anne ve babanızın kulak kiri kıvamına bakmayı denemeyin, zira genetikten ziyade sevgi ile büyür çocuklar. Yazarımız kişniş ile örneklemiş, ben okurken maydanoz ile ilişkilendirdim. Siz hiç maydanoza kayıtsız insan tanıdınız mı? Ben hatırlamıyorum, ya çok seversin ya tadından ifrit olursun. İşte bunlar hep genetik. Kadınların süper tat alıcı olmaya yatkın olduklarını da öğreniyoruz. Azıcık daha göğsümüz kabarıyor, ne işe yarayacaksa! 

Bir kez daha "Durun kadın haklı, beyler!" Kelliğinizin babanızla bir ilgisi yok, gidin pis seksist genlerinize sorun. Kellik geni X kromozomunda taşınıyor. Yani illa suçlayacaksanız annenizin parlak kafalı babasını suçlayabilirsiniz. Ancak testosteronu, kulak kıllılığı, erken kelliği ayrı tutalım lütfen, kendisi Bay Y'de taşınıyor zira. Kan gruplarımız, göz bozukluklarımız, renkleri görebilmemiz, saçlarımızın kıvırcıklığı, kumrallığımız, solaklığımız bunları da bu uzun üçüncü bölümde okuyoruz.

Son bölüm, genlerinizin ötesinde… "Ötesi" bize yakın bir terim, oyları korurken, hayırları sayarken pek aşinaydık. Peki ya genlerinizin ötesi... İşte kaçak güreştiğimiz alan, bizdeki haliyle armut gerçekten dibine mi düşer? Başka deyimler de var, buraya yazmayayım cinsimize çektiğimize dair. Bayan McKissickin hatırlattığı, Voldemort'a olan benzerliğinden rahatsız olan Harry Potter'a, Dumbledore'un da dediği gibi; "Bizim gerçekten kim olduğumuzu becerilerimiz göstermez. Seçimlerimiz gösterir." İstesek Drosophila melanogaster'lardan, sazangillerden Danio rerio'lardan, antibiyotiklerin genetiğini değiştirdiği bakterilerden söz edebiliriz. Ancak merakınıza gark ettiyse kitabı almanızı ve biyolojiyi (hayat bilimi) sevmenizi rica ederiz. 


KÜNYE:  Ben Bilmem ‘Gen’im Bilir, Katie Mckissick, Çev: Samet Öksüz, Say Yayınları, 2016, 247 Sayfa.

DAHA FAZLA