Barış için Akademisyenler'in 'Bu suça ortak olmayacağız' bildirisinin 1. yıldönümü

Barış için Akademisyenler'in 'Bu suça ortak olmayacağız' bildirisinin 1. yıldönümü

Barış için Akademisyenler'in 'Bu suça ortak olmayacağız' bildirisini yayınlamasının üzerinden 1 yıl geçti.

Barış için Akademisyenler'in 'Bu suça ortak olmayacağız' bildirisini yayınlamasının üzerinden 1 yıl geçti.

AKP/Saray Rejimi'nin Kürt illerinde sürdürdüğü savaş politikalarının sonucu olarak gereçekleşen katliam ve insan hakları ihlallerinin ardından sessiz kalmayan Barış için Akademisyenler'in 'Bu suça ortak olmayacağız' başlıklı barış bildirisinin kamuoyu ile paylaşılmasının ardından 1 yıl geçti.

KÜRT İLLERİNDEKİ SAVAŞ POLİTİKALARINA KARŞI BARIŞ ÇAĞRISI

Barış için Akademisyenler'in çağrısını baskılarla ve nefret söylemleri ile karşılayan AKP/Saray Rejimi, Kürt illerinde sürdürdüğü savaş politikalarına karşı akademisyenlerin geliştirdiği barış çağrısını hiç affetmedi.

ERDOĞAN HİÇ VAZGEÇMEDİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündemle alakalı olsa da olmasa da Barış için Akademisyenler'e sataşmaktan, onları hedef göstermekten asla vazgeçmedi. Erdoğan'ın konuşmalarının ardından ise soruşturmalar, gözaltılar, tutuklamalar ve ihraçlar geldi. 

BARIŞ AKADEMİSYENLERİ SARAY DARBESİNİN HEDEFİNDE 

15 Temmuz başarısız darbe girişimi 'allahın lütfu' olarak gören AKP/Saray Rejimi, Saray darbesini gerçekleştirirken tüm toplumu hukuksuz OHAL ortamında KHK'larla baskı altına alırken, darbe girişiminden sorumlu tuttuğu Fethullah Gülen cemaatine yönelik olduğunu belirttiği soruşturmalara Barış için Akademisyenleri de dahil etmekten geri durmadı.

AKADEMİSYENLER BARIŞ İSTEDİKLERİ İÇİN PİŞMAN OLMADILAR

'Bu suça ortak olmayacağız' diyen Barış için Akademisyenler ise tüm olumsuz şartlara ve baskılara rağmen, barış çağrılarını geri çekmediler, barış istedikleri için pişman olmadılar.

İşte Barış için Akademisyenler'in aradan geçen 1 yılın ardından, süren yargılamalara ve her türden baskılara 'gerekçe' gösterilen barış bildirisi:

"Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız!

Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur’da, Silvan’da, Nusaybin’de, Cizre’de, Silopi’de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir.

Bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye’nin kendi hukukunun ve  Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir.

Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz.

Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz. Müzakere görüşmelerinde toplumun geniş kesimlerinden bağımsız gözlemcilerin bulunmasını talep ediyor ve bu gözlemciler arasında gönüllü olarak yer almak istediğimizi beyan ediyoruz. Siyasi iktidarın muhalefeti bastırmaya yönelik tüm yaptırımlarına karşı çıkıyoruz.

Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz."

DAHA FAZLA