'Bannon belki de Amerika’nın en güçlü silahını elinde tutuyor'

'Bannon belki de Amerika’nın en güçlü silahını elinde tutuyor'

Die Welt'ten Peter Huth, ABD Başkanı Donald Trump'ın, başdanışmanı Steve Bannon'un görevine son vermesi hakkında yazdı.

ABD Başkanı Donald Trump, aşırı sağcı gruplarla bağlantısı olduğu iddia edilen ve sık sık eleştirilen başdanışmanı Steve Bannon'un görevine son verdi. Die Welt'ten Peter Huth, 'Bannon belki de Amerika’nın en güçlü silahını elinde tutuyor' diye yazdı:

Donald Trump başdanışmanını ve aynı zamanda kendisine seçim kazandırmış olan baş stratejistini görevden aldı. Yaygın bir teoriye göre Bannon, Trump yönetiminden rahatsız olan Cumhuriyetçileri memnun etmek için verilmiş olan piyon niteliğinde bir kurban mı? Eğer öyleyse bu teorinin gözden kaçırdığı ve hızla yaklaşmakta olan bir gelişme var ve bu gelişmenin neticesinde çıkacak bir çatışmada Trump’ın kazanması pek mümkün gözükmüyor.

Şimdiye dek Trump’ın kovduğu ya da başka bir deyişle kovmak zorunda kaldığı danışmanlarına şöyle bir bakalım: Spicer, Scaramucci, Priebus. Ama neden Steve Bannon? Birçok kişinin ileri sürdüğü üzere Steve Bannon’un görevden alınması diğer danışmanların görevden alınmaları ile kıyaslanamayacak derecede bir sarsıntıya neden olacak. Çok uzun bir zaman hiç kimse Trump’a sağ popülist web sitesi Breitbart’ın eski yöneticisi Steve Bannon kadar yakın olmamıştı. Trump yönetiminde sürekli ayrışmaya başlayan ülkeyi “America first” Önce Amerika sloganı ile bir araya getirip yamalamaya çalışan stratejist bizzat Steve Bannon’du.

Trump, kendi başkanlığına giden yolda destekçilerini “akım” olarak niteledi. Baş danışman Steve Bannon Alt Right, Hipster, Klu-Klux-Klan, diğer aşırı sağcı gruplar ve Obama karşıtları ile Amerikan başkan adayı arasında kurulacak ittifakı yönetmek ile görevliydi. Bu gruplar için Breitbart adlı komplo teorilerine geniş yer veren ırkçı web sitesi yegane bilgi kaynağıydı. Gerçi söz konusu grupların ittifakı Trump’ı başkan yapan seçmen kitlesinin çoğunluğunu oluşturmamaktaydı, ama Trump’ın gücünün tabanını konsolide etmekteydiler. Oysa şimdi Bannon gibi birinin Beyaz Saray’dan kovulması sanki anlaşılabilir bir olguymuş gibi Trump tarafından satılmaya çalışılıyor.

Öte yandan ve nihayet Bannon’un biçimlendirmeye çalıştığı Amerika diğer hayal kırıklıklarından sonra Trump’ı yeniden tanımaya başladı. Bir hafta içinde Trump, bir neo nazi tarafından öldürülen bir kadından sonra yeni Amerikan sağının çok sık kullandığı ve gerçekte var olmayan bir akımı tanımlayan Alt-Left’e (alternatif sol) karşı uyarılarda bulundu. Yine Barcelona’da yaşanan olaylardan sonra Trump,  I.Dünya Savaşı’nda Filipinler’de Amerikan Generali Pershing’in 50 müslüman militanı domuz kanına batırılmış mermiler ile öldürmesini örnek veren twit’ler yayınladı.

Trump bu sefer ileri gitmiş olduğunu fark etmiş olabilir, çünkü Amerikan kamuoyunun büyük bir bölümünün dışında kendi partilileri olan Cumhuriyetçiler de Trump ile aralarına ciddi anlamda mesafe koymaya başladılar. Tüm bu gelişmelerden sonra Bannon’un kovulması bir teoriye göre partilerini tehlike altında gören Cumhuriyetçileri tatmin edebilir mi? Eğer öyleyse bu son durum Trump’ın başkanlık geleceğini son derece tehdit etmekte, çünkü en nihayetinde Bannon, aşırı sağın saman alevi gibi parlayan tepkilerini kontrol edebilen bir adamdı. Henüz dün Bannon Breitbart web sitesine geri döneceğini duyurdu. Yani şu andan itibaren Trump’ın eski baş danışmanı Amerika’nın en tehlikeli ve güçlü silahını elinde tutuyor ve bu silahı her an başkana karşı yöneltebilir. Yine Bannon bu yıl ama bilhassa geçtiğimiz aylarda Beyaz Saray’da Trump’ın yok oluşunu hazırlayacak çok önemli şeylere tanıklık etmiş olabilir. 

Özetle Trump pek yakında sol eğilimli liberal Amerika ve aşırı sağ Bannon cephesi olmak üzere iki ayrı cepheden ateşe tutulabilir. Bu Trump’ın kazanmasının pek mümkün olmadığı bir savaştır. Yani pek yakında Breitbart’ın yeni (eski) yöneticisinin ne zaman Trump’a ateş açacağını bekleyebiliriz.

Son olarak kesin olan şey, Trump’ın başkanlığından sonra “House of Cards” veya “Veep” gibi Beyaz Saray konulu kurgusal dizilere ihtiyaç duyulmayacağı, çünkü açığa çıkacak malzeme en yaratıcı senaristlerin yeteneklerini aşacak seviyede olabilir.