Aydınlanma tarihimizin izini sürmek isteyenler için 10 önemli roman

Aydınlanma tarihimizin izini sürmek isteyenler için 10 önemli roman

Edebiyat –özellikle roman- toplumsal, siyasi mücadelelerin dışında kalamaz. Hele de bizim ülkemizin aydınlanma sürecinin başlamasında ve yayılmasında bizzat şair ve yazarların kendileri birinci kişiler olunca romanların izini sürerek aydınlanma süreciyle ilgili de epey ipucu bulunabilir. Biz de bu düşünceye yaslanarak aydınlanma tarihimizin köşe taşları niteliğinde 10 romanı seçtik. Bu seçkide yer almayanları elerken çok zorlandığımızı söylememize gerek yok sanıyoruz.

Yaşadığımız coğrafyada meydana gelen savaşlar, siyasi mücadeleler, kültürel ve düşünsel süreçler, aydınlanma tarihimizin bütününü oluşturan kimi parçalardır. Edebi eserlerin, bu parçalarla arasında tekdüze bir ilişki olamayacağını belirtmekle birlikte,  tamamıyla bunların dışında kalamayacağını da söylemek gerekir. Türkiye’de edebiyat –özellikle roman- bu süreçlerin ve mücadelelerin dışında kalmamış, aksine aydınlanma tarihine bizzat etki eden önemli bir unsur olmuştur. Türkiye aydınlanma tarihinin hemen başından itibaren, siyasi kadrolarla edebi faaliyetleri yürüten kadroların aynı olması, durumu izah eden belirleyici bir örnektir. Batıdaki romanların çevirileriyle ve taklitleriyle başlayan roman serüvenimiz, bu aşamada daha çok “öğretme” kaygısıyla oluşturulan eserlerle şekillenmiştir. Zamanla daha “özerk” bir yapı kazansalar da, tarihin, sosyal hayatın, siyasetin nabzını ölçmeyi ve bunların verilerini konu edinmeyi ihmal etmemişlerdir.

MAİ VE SİYAH – HALİT ZİYA UŞAKLIGİL

Eserde, Türk edebiyatının en meşhur karakterlerinden biri olan Ahmet Cemil’in içinde bulunduğu ortam, tartışmaları, hassasiyeti büyük önem taşır; çünkü bunlar dönemin aydın zümresinin yaşantılarıyla büyük paralellikler gösterir. Tanpınar, bu eserin bir neslin romanı olduğunu belirtir. Birçok edebiyat eleştirmeni de, Mai ve Siyah’ı o güne kadarki Türk romanının zirvesi olarak görür. Eserin, dili göz önünde bulundurulduğunda yorucu fakat öğretici ve tatmin edici bir okuma sürecinin olduğu söylenilebilir.

KÜNYE: Mai ve Siyah, Halit Ziya Uşaklıgil, Özgür Yayınları, 2008, 328 sayfa.

 

SİNEKLİ BAKKAL – HALİDE EDİP ADIVAR

Halide Edip’in en başarılı romanı olarak nitelendirilen eser, İstibdat döneminin son yıllarını çeşitli unsurlarıyla ele almıştır. Aynı zamanda yazarın doğu-batı ikiliğinde eriştiği noktanın ifadesi olarak da önem taşımaktadır. Yalnızca bu başlığa indirgeme hatasına düşmeden, eserin kadın hakları konusunda da bir içeriğe sahip olduğu söylenilebilir. Eserin zaman zaman yazarın tezini haklı çıkarmak için bir zorlamaya maruz kaldığı düşüncesi hakimdir. Ancak bunu, sahip olduğu değerin yanında küçük bir zaaf olarak görmek mümkündür.

KÜNYE: Sinekli Bakkal, Halide E. Adıvar, Can Yayınları, 2016, 424 sayfa.

 

FEHİM BEY VE BİZ – ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR

Yazarın yayımlanan ilk kitabı olan bu eserde, bir hayal ve tasarı adamı olan Fahim Bey ele alınır. Fahim Bey değişen koşullar içinde kendine yer edinmek ister. Ancak soyut, eksik ve tutarlılıktan uzak düşüncelere sahiptir. Osmanlı Devleti’nin son yıllarını ve İstanbul’u yansıtma çabasını layığıyla yerine getiren yazar, bu özellikle birlikte “yerli” bir karakter yaratmada başarıya ulaşmıştır. Anlatım teknikleri açısından deneysel roman sayılması ve modern Türk romanının ilk örneklerinden olması esere ayrı bir değer kazandırmaktadır.

KÜNYE: Fahim Bey ve Biz, Abdülhak Ş. Hisar, Yapı Kredi Yayınları, 2014, 134 sayfa.

 

ÜÇ İSTANBUL – MİTHAT CEMAL KUNTAY

Mithat Cemal Kuntay’ın tek romanı olan Üç İstanbul, edebiyat ve tarih ilişkisi açısından oldukça önemli bir yere düşmektedir. 2. Abdülhamit devrinin, 2. Meşrutiyet yıllarının ve işgal döneminin anlatıldığı eser,  zaman, şahıs ve eşya ögelerinin zenginliğiyle de dikkat çekmektedir. İstanbul merkeze alınarak işlenen bu üç dönem, Kuntay’ın ele aldığı dönemlere şahitlik etmesinin de katkısıyla oldukça canlı bir havaya bürünüyor. Devletin çöküşünün etkilerinin sadece bürokratik ve siyasi düzeylerle sınırlı kalmadığı, toplumun da bu süreçlerle bir çürümeye maruz kaldığı anlaşılıyor.

KÜNYE: Üç İstanbul, Mithat C. Kuntay, Oğlak Yayıncılık, 2008, 576 sayfa.

 

İNSAN ÖNCE MAYMUN MUYDU? – HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR

Sol fikirlerden etkilenen ve tutarlı olmamakla birlikte döneminde ilk defa ‘sınıf’a değinen eserler yazan H. Rahmi, bu eserde sosyal ilişkilerden inanca, siyasetten kadın erkek ilişkilerine kadar birçok başlığı tartışmıştır. Henüz eserin başından itibaren hissedilen mizah havası, yazarın bütün romanlarındaki ortak hususiyettir. Sokağın ögelerini ve sokaktaki insanın hallerini o zamana kadar görülmemiş bir başarıyla verdiği bilinmektedir.

İnsan Önce Maymun muydu? birçok hurafeye tereddütsüz inanan bir halkın aydınlanma sürecinde taşın altına elini koyan sanatçısına da bilim insanına da adeta çeki düzen verme amacı taşır. Kitapta, cinlerin onları çarpacağına, gulyabanilerin varlığına inanan bir halka “evrim teorisi”ni anlatmak için daha iyi yöntemler bulunmalı tezi vardır. Bilim insanı ile halk arasındaki uçurumu anlatır. Evrim teorisinin ele alınması ve ele alındığı tarih göz önünde bulundurulduğunda, aydınlanma serüveninin içinde okunmaya değer bir eser olduğu anlaşılır.

KÜNYE: İnsan Önce Maymun muydu?, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Everest Yayınları, 2012, 356 sayfa.

 

YEŞİL GECE – REŞAT NURİ GÜNTEKİN

Bütün kitaplarında eğitimin önemi üzerinde duran Reşat Nuri Güntekin’in bu eseri gericiliğe karşı canını hiç düşünmeden ortaya koyan genç bir öğretmen olan Ali Şahin Bey’in nezdinde aydınlanmacılığı över. Ege’nin bir kasabasında geçen romanında Güntekin gericiliğin yıkıcı sonuçlarını çarpıcı bir şekilde anlatır. Kitapta eğitimin ve bilimsel düşüncenin önemi vurgulanır. 1928’de yazılan bu romanda yeni kurulan devletin rotasını tereddütsüz bir şekilde bilime çevirmesi gerektiği tezi vardır. Bu açıdan bakıldığında aydınlanma tarihimizi anlamada önemli bir kitap olarak yerini alır.

KÜNYE: Yeşil Gece, Reşat Nuri Güntekin, İnkılap Kitabevi, 2015, 222 sayfa.

 

HUZUR – AHMET HAMDİ TANPINAR

Birçok eleştirmen tarafından Türk edebiyatının önemli romanı olarak adlandırılmıştır. Eserdeki Mümtaz karakteri, bütünüyle uymasa da, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın hayatından izler taşır. Berna Moran eserin ana fikrini, Mümtaz’ın kişisel mutluluğu ile toplumsal sorumluluğunun çatışması olarak görmüştür. Ahmet Hamdi, çağdaşlarından oldukça önemli bir biçimde ayrılarak, meseleyi yalnızca doğu-batı ikiliğinde değil, gerçek-taklit ekseninde ele almaktadır.

KÜNYE: Huzur, Ahmet H. Tanpınar, Dergâh Yayınları, 2000, 391 sayfa.

 

SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ – AHMET HAMDİ TANPINAR

Ne eskiyi bırakabilen ne de tam anlamıyla yeniyi alabilen toplumun, Tanzimat’tan itibaren yaşadığı sancıları ve gülünçlükleri anlatılmıştır. Romanın başkişisi Hayri İrdal’ın yaşamının evreleri ve bunların denk geldiği tarihi dönemler ele alınmaktadır. Ne olduğunu aslında kimsenin bilmediği bir kurum olan “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” birçok şubesiyle kısa zamanda muazzam bir yayılma gerçekleştirir.  Bu enstitü, Cumhuriyet döneminde kurulan birçok kurumun karikatürü olarak da görülür.

KÜNYE: Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet H. Tanpınar, Dergâh Yayınları, 2015, 400 sayfa. 

 

ANKARA – YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU

Cumhuriyet’in ilk on yılının anlatıldığı eserde, başkentin inşa edilme süreci ve sonrası ele alınıyor. Aynı zamanda ütopik bir yapıya sahiptir. Kimi eleştirmenler eseri şematik ve başarısız olarak değerlendirmişlerdir. Bununla birlikte eserin bir kısmının hayal edilen Ankara’yı ve Türkiye’yi anlatması ve Y. Kadri’nin mensubu olduğu Kadro hareketinin ideolojisini içermesi de eleştiri konusu olmuştur. Çoğu zaman tartışmaların merkezinde duran bir eser olarak önem taşımaktadır.

KÜNYE: Ankara, Yakup K. Karaosmanoğlu, İletişim Yayıncılık, 2004, 252 sayfa.

 

TAİF’TE ÖLÜM – HIFZI TOPUZ

Aydınlanma tarihine ilişkin eserlerin çoğunlukla 2. Meşrutiyet’e ve sonrasına yönelmesine karşın, Taif’te ölüm meşrutiyetin ilanına giden süreci ve sonrasındaki gelişmeleri ele almaktadır. Meşrutiyet’in ilan edilmesindeki rolü sebebiyle Mithat Paşa merkeze alınır ve eserin adından da anlaşılacağı üzere, onun Taif’e gönderiliş süreci anlatılır. Teknik açıdan birçok eleştiriye maruz kalan eser, aydınlanma tarihinin içinde önemli fakat roman olarak işlenmemiş bir evreyi anlatması sebebiyle dikkat çekmektedir.

KÜNYE: Taif’te Ölüm, Hıfzı Topuz, Remzi Kitabevi, 2015, 271 sayfa.

DAHA FAZLA