Antep katliamında oğlunu kaybeden baba: Suriye’ye girmek için kurban mı seçildik?

Antep katliamında oğlunu kaybeden baba: Suriye’ye girmek için kurban mı seçildik?

Antep’teki katliamda oğlunu kaybeden baba, “Halen failler de yakalanmadı. O zaman şu soru geliyor akla: Biz Suriye’ye girmek için kurban mı seçildik?” diye sordu. 

Antep’te geçen yıl 20 Ağustos’ta Beybahçe Mahallesi’nde bir kına gecesinde, 40’ı çocuk 56 kişinin hayatını kaybettiği, 94 kişinin de yaralandığı IŞİD saldırısının üzerinden bir yıl geçti.

Katliamda hayatını kaybeden Mahsun Nas’ın babası Naim Nas  sorumluların hâlâ yargı önüne çıkarılmadığına dikkat çekerek, “Halen failler de yakalanmadı. O zaman şu soru geliyor akla: Biz Suriye’ye girmek için kurban mı seçildik?” dedi.

“DEVLET BAŞINI OKŞAYACAK BİR ÇOCUK BIRAKMADI BANA”

Evrensel’den Fatma Keskintimur’un haberine göre, katliamda yaralanarak hastaneye kaldırılan ve 35 günün sonunda yaşam mücadelesini kaybeden 14 yaşındaki Mahsun Nas’ın babası bir oğlunun cezaevinde, diğer oğlunun da gözaltında olduğunu belirterek, “Devlet, başını okşayacak bir oğul bırakmadı bana” diye konuştu.

Evinin, saldırının gerçekleştiği sokakta olduğunu söyleyen Naim Nas olay gecesini anlatıyor: “Patlama anında oradaydım çünkü evim düğün evinin yanında. Düğüne baktığım noktaya geleli daha iki dakika olmamıştı ki birden bir ateş döndü, patlama sesi geldi. Ben o sesle birlikte insan parçalarının damlara çıktığını gördüm. Herkes ‘bomba’ diye bağırırken ben yine de ‘değildir, tüp patlamıştır’ diye düşündüm, ‘Bomba ne gezer mahallede?’ Koşmaya başladık, kızım arkadan bağırdı, ‘Baba, Mahsun oradaydı.’ Gitmiş orada düğün izliyor, çitos yiyor… Çocuk daha!” 

Ölen hemen herkesin tanıdık olduğunu söyleyen Nas “Öz akrabalarımızdan yedi kişi öldü, ötekiler de köylümüz, yakın köylü ya da yıllardır aynı mahallede yaşadığımız komşular.” dedi.

“ARTIK KİRLİ SİYASET YAPILMASIN”

“Biz bu ülkede kendimizi güvende hissetmiyoruz” diyen Nas,  şöyle devam etti:

“Evimizin kapısında, gözümüzün önünde çocuklarımız paramparça oldu. Maalesef hiçbir yetkili, yarın bizim de aynı olmayacağımızın garantisini veremiyor. Bunun bir nedeni de Türkiye’nin Ortadoğu politikasıdır, dış politikasıdır. Artık kirli siyaset yapılmasın. Biz bu coğrafyada insanca, kardeşçe, eşit yaşamak istiyoruz. Başka Mahsun’lar ölmesin, analar, babalar ağlamasın istiyoruz.”

“UÇAN KUŞTAN HABERLERİ VARKEN…”

Erdoğan o günlerde, “56 vatandaşım Gaziantep’te şehit ediliyor. Sabır sabır dedik ama girmek zorunda kaldık” ifadelerini kullanmıştı. Bu gerekçelendirmeye de tepki gösteren Nas, “Halen failler de yakalanmadı. O zaman şu soru geliyor akla: Biz Suriye’ye girmek için kurban mı seçildik? Devlet benim can ve mal güvenliğimi alamıyorsa başka ne yapacak ki? Kolluk güçlerinin, istihbaratın görevi nedir? Uçan kuştan haberleri varken, nasıl oluyor da bir adam geliyor, bombayı sarıyor üstüne, elini kolunu sallayarak girdiği düğünde patlatıyor kendini. Antep’e dair, Kürtlerin yaşadığı bu mahallelerdeki düğünlere dair bunca istihbarata rağmen nasıl yapıyor bunu? Tamam, belki noktasını saatini bilmiyor ama buralarda bir patlama yaşanabileceğini biliyor olmaları lazım. Başka dosyalarda IŞİD’lilerin konuşmalarında var bunlar. O zaman neden gelip vatandaşı uyarmıyor, gerekirse can güvenliği için bu düğünleri dağıtmıyorlar? Onlarca can… ”

“SORUMLULAR NASIL BU KADAR RAHAT OLABİLİYOR?”

Davanın avukatlarından Eylem Sarıoğlu Aslandoğan ise katliamda sorumluluğu olduğu belirtilen isimlere de dikkat çekerek bu kişilerin “Nasıl bu kadar rahat olabildiklerini” sorguladı:

 “Bu dosyada 10 Ekim katliamının da sorumlularından olan Mehmet Kadir Cabael, Yunus Durmaz’dan sonra Antep sorumlusu olarak karşımıza çıkıyor ve katliamı bizzat tüm ayrıntıları ile planlayan canlı bombayı evinde bir aya yakın süre saklayan kişi olarak görülüyor. Diğer katliamları direkt planlayan Halil İbrahim Durgun ve Yunus Durmaz gibi yapılan operasyonda o da ölü olarak ele geçiriliyor. Burada şu soru çok net bir şekilde açığa çıkıyor. 10 Ekim Katliamı’nın sorumlularından biri, hakkında yakalama olan bir kişi nasıl bu kadar rahat başka bir katliamı örgütleme olanağına sahip oluyor. Yaşantısına Antep’in merkezinde devam ediyor ve faaliyetlerini sürdürüyor.”

Yargılaması Antep’te başlamasına rağmen kamu güvenliği gerekçe gösterilerek Kayseri’ye taşınan dosyanın Kayseri 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılaması 19 Eylül 2017 tarihinde başlayacak.