Ankara ile Berlin arasında 'casus imam' krizi: Bozdağ'dan Almanya'ya 'insan hakları' tepkisi

Ankara ile Berlin arasında 'casus imam' krizi: Bozdağ'dan Almanya'ya 'insan hakları' tepkisi

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Almanya'da görev yapan Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı imamların evlerine 'casusluk' suçlamasıyla yapılan baskınları 'insan hak ve hürriyetlerine aykırı' olduğu iddiasıyla kınadı.

Diyanet İşleri Başkanlığının Almanya'daki kuruluşu olan Diyanet İşleri Türk-İslam Birliği (DİTİB) adlı kuruma bağlı imamların, Almanya'daki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının faaliyetlerine ilişkin Ankara'ya bilgi notları göndermesi Ankara ile Berlin arasında krize neden olmuştu. 

Almanya'da federal savcılık tarafından verilen talimatla, önceki gün Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde DİTİB'e bağlı imamların evlerine 'casusluk' suçlamasıyla baskın düzenlendi.

BOZDAĞ'DAN KINAMA: İNSAN HAKLARINA AYKIRI

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise yaptığı yazılı açıklamada, "Bu görevliler, söz konusu ülkelerin hukukuna uygun bir şekilde faaliyetlerini sürdürmektedir. Din ve vicdan hürriyeti, insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerde ve Alman anayasasında teminat altına alındığı halde, dört din görevlisinin evlerinde yapılan aramalar, uluslararası anlaşmaların ve Alman anayasasının açıkça ihlalidir" ifadelerini kullandı. 

'ALMANYA TERÖR ÖRGÜTLERİNE KARŞI GEREKLİ ADIMLARI ATMIYOR'

Almanya'nın Fethullah Gülen cemaati, DHKP-C ve PKK ile yeterince mücadele etmediğini ve imamlara yönelik operasyonları 'terör örgütlerinin iftirası' ile düzenlendiğini savunan Bozdağ şu ifadeleri kullandı:

"Hiç bir hukuk devleti, terör örgütlerini himaye edip onların iftiralarıyla masum insanları suçlayamaz ve suçlu ilan edemez. Alman hükümeti ve yetkili makamların ülkedeki yabancılara ve müslümanlara karşı artan ayrımcılık, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve islamofobi gibi hastalıklarla mücadele etmesi gerekirken ve bu kapsamda 2016 yılında camilere yönelik olarak gerçekleştirilen 91 saldırının faillerinin tespiti, yargılanması ve hak ettiği cezayı almaları konularında somut ilerlemeler sağlaması beklenirken, aksine bu sakat anlayışların zemin bulmasına ve güçlenmesine yarayacak adımlar atması anlaşılır ve kabul edilebilir bir yaklaşım değildir".