AKP'nin inşaat sevdasının maliyeti: 41 milyar dolarlık borç çukuru

AKP'nin inşaat sevdasının maliyeti: 41 milyar dolarlık borç çukuru

AKP'nin inşaat sevdasının yarattığı döviz borcu çukurunun maliyeti 41 milyar dolar büyüklüğünde.

AKP'nin inşaat sektörüne yönelik ısrarı sonucu sektörün borcu, 208 milyar dolarlık net döviz borcu yükünün yüzde 20'sine ulaştı.

İmalat sanayisinin hızla yerini almaya başlayan inşaat ve onu tamamlayan emlak alım-satımı sektörü firmalarının Türkiye'nin döviz borcu yükündeki paylarının yüzde 20’yi bulduğunu yazan iktisatçı-yazar Mustafa Sönmez, Al Monitor'daki makalesinde, döviz bağımlılığı olan bir ülkede, döviz kazandırmayan inşaat sektörüne eldeki sınırlı kaynakları hızla odaklarken döviz kazandırabilecek ihracat yetenekli sanayiyi ihmal etmenin, AKP’nin en büyük yanlışı olduğu değerlendirmesinde bulundu.

'İNŞAAT AKP REJİMİNİ ÇUKURA ÇEKTİ'

"Milli gelirdeki payını artırmasına karşın iç pazara dönük bir sektör olan inşaat, döviz kazandırma ölçütünden bakıldığında, bugün Türkiye ekonomisini darboğaza sokan bir sektör kimliğinde." diyen Sönmez, "Özellikle İstanbul rantının parlatılmasıyla kaynakları sanayiden kendisine çeken, hem de İstanbul odaklı olarak bölgesel eşitsizlikleri büyüten inşaat, yeni yönelimleri ile daha büyük döviz sorunları yaratmış ve AKP rejimini de çukura çekmiş görünüyor." saptamasında bulundu.

Mustafa Sönmez'in söz konusu makalesinde yer alan görüşlerinin bir bölümü şöyle:

'DÖVİZ ÜRETMEYEN İHTİRASLI YATIRIMLAR EKONOMİYİ ÇUKURA ÇEKTİ'

"Konut üretiminin yanında, adına "mega projeler" denilen ve yerli-yabancı firma konsorsiyumlarıyla “yap-işlet-devlet” modeliyle Kamu-Özel iş birliği projeleri şeklinde dizayn edilen yatırımlar da inşaat faaliyetlerini hızlandırdı. Hazine’den belli ciro garantileri, dış finansman güvenceleri alarak inşa edilen havaalanı, köprü, otoyol, alt geçit, şehir hastane kampüslerinin hepsi, AKP’nin inşaat odaklı büyüme hevesine ivme kazandırırken döviz üreten değil, harcayan yapılarıyla ekonomiyi çukura çeken ihtiraslı yatırımlar olarak görülüyorlar. Merkez Bankası, en büyük döviz açığı olanların özellikle bu projelerin tarafı olan firmalar olduğuna sık sık parmak basıyor.

AKP’nin inşaat tercihinde, dış ve iç ekonomik iklimin yıllarca olumlu gidişi, dış sermaye girişi ve doların düşük seyri etkili oldu elbette. AKP bu seçimle, etkili şantiyeler ve vasıflı-vasıfsız iş gücüne iş yaratmakla ve tüketicinin konut kredisine erişimini kolaylaştırmakla seçmenden puan topladı; partinin oylarını katlamasında bu tercih etkili oldu. Dahası, kendi burjuvazisini yaratma derdi olan AKP bu seçimle, inşaat kökenli bir organik burjuvaziyi de bir ölçüde yaratmayı başardı. İnşaat sektörünün tercihinin bir nedeni de hem yerel hem merkezi kararların üretim sürecinde belirleyici olması. AKP’nin imar izinleri, yapı ruhsatları, arsa tahsisleri, ihalede firma seçimi gibi kararlar üzerindeki kontrolüyle, hedeflerine ulaşmada inşaatı bilinçli bir kaldıraç olarak kullandığı söyleyebilir.

'AKP ÇUKURDA PATİNAJ YAPAR HALDE'

2000’li yılların Türkiye’sinde Batı kapitalizmiyle hızlı bütünleşme ile artan kentleşme, beraberinde göç ve büyük bir konut açığı, kent altyapı açığı yaratmış, inşaat sektörüne önemli bir alan açmıştı. Kentlerdeki yapı stokunun eski, çürük ve yenilenme ihtiyacı içinde olduğu bir gerçekti. Ancak döviz bağımlılığı olan bir ülkede, döviz kazandırmayan inşaat sektörüne eldeki sınırlı kaynakları hızla odaklarken döviz kazandırabilecek ihracat yetenekli sanayiyi ihmal etmek, AKP’nin en büyük yanlışı oldu. Bu adım, politik hedefleri ön planda tutarak, bilerek atıldı. Bu seçim, bir süre için hedeflerine ulaştı da. Ama sonunda Türkiye’yi önemli bir döviz darboğazına, borç yükü altına sokan bir bedel de ortaya çıktı. AKP, şimdi bu tercihin düşürdüğü çukurda patinaj yapar halde. Ortaya çıkan faturalar, çıkacakların sadece bir kısmı."

DAHA FAZLA