AKP'lilerin 10 Kasım 'hassasiyeti'

AKP'lilerin 10 Kasım 'hassasiyeti'

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu lideri Mustafa Kemal'in ölümünün 79. yılında anmalar sürerken, AKP'lilerin 10 Kasım 'hassasiyeti' de gözlerden kaçmadı. 'İki ayyaş'tan Anıtkabir'e uzanan değişimin nedeni merak ediliyor.

Mustafa Kemal, ölümünün 79. yıl dönümünde tüm yurtta anılıyor. Her fırsatta Mustafa Kemal'i hedef alan paylaşımlarıyla bilinen yandaş medyada ise bu yıl 10 Kasım hassasiyeti göze çarpıyor.

Sabah gazetesi, bugün yayınlanan sayısında 1. sayfadan 10 Kasım mesajı yayınladı, Atatürk fotoğrafına yer verdi. 'Minnetle, şükranla anıyoruz' denilen mesajın altına AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Kahraman bir asker, saygın bir lider", Başbakan Yıldırım'ın "Değişim ve dönüşümü sağladı" ifadelerine yer verildi.

Güneş gazetesi ise birinci sayfasının tamamını Mustafa Kemal fotoğraflarıyla kapladı. “Rahat uyu Atam” manşetini atan yandaş Güneş, geçen yıl 10 Kasım tarihli sayısında Mustafa Kemal'e ufak bir alanda yer vermişti.

AKP'Lİ TEŞKİLATLAR ANITKABİR'E OTOBÜS KALDIRIYOR

Yandaş medyanın yanısıra, AKP'lilerin Anıtkabir'e kaldırdığı otobüsler de sosyal medyada en çok konuşulanlar arasında. Bazı AKP'li belediyelerin yurttaşları anmalara götürme çağrısı yaptığı afişler, binlerce kez paylaşıldı, "Bu gözler bunu da gördü, AKP Anıtkabir'e çağırıyor... Duy da inanma" yorumları yapıldı.

'İKİ AYYAŞ'TAN ANITKABİR'E...

Erdoğan, geçtiğimiz yıllarda AKP Grup Toplantısındaki konuşmasında alkol düzenlemesi hakkında yaptığı açıklama sırasında Mustafa Kemal ve İnönü hakkında "iki ayyaş" ifadesini kullanmıştı. Erdoğan, son dönemde Mustafa Kemal için "Aziz Atatürk" yorumunu tercih ediyor.

Bu yıl 10 Kasım için AKP örgütlerini bile Anıtkabir'e taşıyan Erdoğan, sağlık sorunları ya da yurt dışı gezilerini gerekçe göstererek katılmadığı 10 Kasımlar için ise “Anayasal suç mu, yasal suç mu?" demişti.

Erdoğan, bugünkü Anıtkabir ziyaretinde Atatürk'ün mozolesine çelenk koyarak saygı duruşunda bulundu. Erdoğan, Anıtkabir Özel Defteri’ne ise şunları yazdı: "Vefatının 79. yıl dönümünde Kurtuluş Savaşımızın büyük komutanı, Cumhuriyetimizin banisi, ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha rahmetle, hürmetle, saygıyla yad ediyoruz. Atatürk’ün bize bıraktığı en önemli miraslardan biri olarak gördüğümüz, Türkiye’yi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma hedefi doğrultusunda gece gündüz çalışmayı sürdürüyoruz. Ruhun şad olsun."

'AŞKLA KALKACAĞIM AYAĞA'

Erdoğan'ın ve AKP'li isimlerin 'Atatürk hassasiyetlerini' göz ardı etmeyen yandaş yazarlar da bugün 10 Kasım konulu yazılar kaleme aldı.

Daha önce 10 Kasım 2014'te saat 09.05'te ayağa kalkmadığını yazan Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, bugün tam aksine, "Büyük bir aşk, şevk, sevgi, saygı ve heyecanla fırlayacağım ayağa!" diye yazdı. Hakan'ın köşe yazısı "Bugün saat 9’u 5 geçe aşkla kalkacağım ayağa" başlığıyla yayınlandı.

AKP'deki bu değişimin nedeni seçim anketlere bağlanıyor. Erdoğan'ın Mustafa Kemal ve cumhuriyet karşıtlığının partiye oy kaybettirdiğine inanılıyor. AKP'nin, 2019 seçimleri öncesinde kaybettiği oyları geri alabilmek için 'Atatürk hassasiyetine sığındığı' belirtiliyor.

'BU YENİ MODA SİYASETÇİLİĞE 'OHAL ATATÜRKÇÜLÜĞÜ' DENİLEBİLİR'

'AKP Atatürkçülüğünü' köşesine taşıyan Cumhuriyet gazetesi yazarı Güray Öz ise, "Geçicidir; olursa eğer 2019 seçimlerine kadardır. Bu nedenle 'Atatürkçü' maskesi takmayı, takıyye yöntemlerine dönmeyi uygun buluyorlar. Bu yeni moda siyasete 'OHAL Atatürkçülüğü' denilebilir belki" diye yazdı.

Güray Öz'ün Cumhuriyet'te yayınlanan köşe yazısından ilgili bölüm şöyle:

İktidar partisi geçici olacağını umduğu bu modadan, görüntüden medet umuyor. Kazanılmış “haklarından”; imam hatipli eğitim sisteminden, muhafazakârlaşmayı kadınlar üzerinden derinleştirme hesaplarından vazgeçmeden, takım elbiseyi, şapkayı, Evren zamanından kalma kararmış rozeti çıkarıyor. Bu arada yandaş kitlesine Anıtkabir ziyaretini, rüzgâra kapılıp gitmemek koşuluyla serbest bırakmıştır.

Geçicidir; olursa eğer 2019 seçimlerine kadardır. Olmazsa, baskının, şiddetin, kapsamının genişleyeceğinden kuşku duyulmamalıdır. Siyasetçilerin özellikle de darbeci siyasetçilerin modanın gelgitlerini iyi kullandığını, 12 Mart’ı, 12 Eylül’ü yaşamış olanlar iyi bilirler. Hapishanelerde üç öğün dayak eşliğinde “Evren Atatürkçülüğü” anlatılır, Sosyalistlerin, Atatürkçülerin antiemperyalist bağımsızlıkçı, kalkınmacı, demokratik özelliklerinin silinmesi, örgütlerin dağılıp gitmesi için yoğun çaba gösterilirdi.

İstedikleri basitti aslında. Madem ki halkta Atatürk’ün “kurucu Ata” olarak kutsanması önlenemiyor, üstelik bu çizginin devrimci örgütlerle ilişki kurması, radikalleşmesi gibi bir tehlike var, o zaman şapkaya, rozete, takım elbiseye başvurmak gerekmişti. Kemalistlerle, Atatürkçülerle antiemperyalizm temelinde yakın durmayı ilke edinen devrimci gençlerin öldürülmesi, asılması, aydın düşmanlığı da bu politikanın olmazsa olmaz öğesiydi; vahşice uygulanmıştır. Bir derstir; ders, üniversiteden kovulmuş akademisyenleri, hapisteki gazetecileri görmeyip, “işte bak AKP de yumuşuyor, nihayet gerçeği gördüler” diye huzur içinde rahat koltuklarına dönmek isteyenler içindir.

Zarfa değil, mazrufa, elbiseye değil, şeriatçılığa terfi etmiş olanlara bakmak gerekir. Kuşkusuz “görüntüyü” önemseyenler olacaktır. Daha şimdiden eski zamanların “al gülüm ver gülüm” politikalarına dönmeyi özlemiş, Meclis’te de, sokakta da mücadeleden yan çizen, yürümek istemeyenler ses vermeye başladılar. Ama onlar görmek istemese de ülkenin gerçeği başkadır. İktidar partisi, kendi deyimiyle “metal yorgunu”dur. 7 Haziran’da başlayan erime trendi aralıksız sürüyor. 1 Kasım’da, referandumda zorla, güç kullanarak, hileyle elde edilmiş sonuçlar onları rahatlatmıyor. Bu nedenle “Atatürkçü” maskesi takmayı, takıyye yöntemlerine dönmeyi uygun buluyorlar. 

Bu yeni moda siyasete “OHAL Atatürkçülüğü” denilebilir belki.