Ahh Halep’e uçsam!..

Ahh Halep’e uçsam!..

Güzin Öztürk’ün ‘Kuş Olsam Evime Uçsam’ romanının kahramanı; Beşir. Onun gözüyle savaşa, mülteci kamplarına, başka bir ülkede sürgün yaşamaya, kendi yaşıtı çocuklarla ve büyüklerle olan ilişkilerine tanık oluyoruz.

Yurtdışına gitmiştik. Kış mevsimiydi ve kızımız çok küçüktü. Kar yağıyordu, konakladığımız yere dönmeden önce hızlıca halledilmesi gereken bir iş vardı. Eşim bu iş için gönüllü oldu. Benim bu arada çocukla birlikte kapalı bir yerde zaman geçirmem gerekiyordu. Bulunduğumuz caddede kocaman bir kitapçıyı gözüme kestirip orada saatlerce vakit geçirebileceğime karar verdim. Birilerini bekleyeceğim zaman öyle yaparım.

Bebek arabasını iterek mutlu mutlu kitapçıya girdim. Girmemle birlikte başka bir ülkede olduğumun farkına vardım. Hiç tanımadığım bir yerde hiç tanımadığım bir dilde yazılmış binlerce kitapla baş başaydım. Bir süre kapaklarına dokundum, elime alıp evirip çevirdim. Yok olmadı. Tekrar aldım, bir tane olsun tanıyabileceğim bir yazar, kitap aradım. Hayır, yine olmadı.

Turist kayıtsızlığım yerle bir oldu. Evine döneceği zamanı ince ince hesaplamış, biletini almış, hangi araçla nereden, nasıl gideceğine kadar planlamış bir turisttim ve bu konforum aniden sarsılmıştı. Sürgünler, mülteciler, doğduğu topraklara olan özlemle hayatının sonuna kadar acı çekenler doluştu aklıma.  “Bırakıp gitmek lazım yea”  türü cümleler henüz bu kadar kolay sarf edilmiyordu.

Ağaçlar da Savaştan Kaçar

 “Ne işleri var ki bizim ülkemizde?”

“Hepsi dilenci bunların.”

“Sokakta Suriyeli görünce…”

“Suriyeliler geldi böyle oldu…”

Yukarıdaki cümleleri duyduğumda, cümleleri kuranların yerine utanıyorum. Kim doğduğu, büyüdüğü, çocuğunu büyüttüğü hatta kaybettiği yeri bırakıp ne olacağını bilmediği, kendisine pislikmiş gibi davranılan bir yere gönüllü gider?

Dönmeyiz belki de. Ben dönmek isterim. Eğilip bir avuç toprak aldım. Toprak, biraz ülke kokar! ... Cebime koydum toprağı. Syf; 22

Güzin Öztürk’ün Kuş Olsam Evime Uçsam’ı dünya çapındaki bir yarayı, mülteciliği,  bir çocuğun gözünden anlatması bakımından önemli bir roman.

2015 yılında TUDEM Edebiyat Ödülleri Roman Yarışması’nda Birincilik Ödülü alan Kuş Olsam Evime Uçsam’ın kahramanı; Beşir. Onun gözünden savaşa, mülteci kamplarına, başka bir ülkede sürgün yaşamaya, kendi yaşıtı çocuklarla ve büyüklerle olan ilişkilerine tanık oluyoruz. 

Annesi ve babasıyla bombaların yerle bir ettiği bir şehirde hayatta kalmaya çalışan, bunu yaparken de ağabeyi Ahmet’i bekleyen bir çocuk Beşir. Ağabeyini beklerken onun yaptığı tahtadan oyuncak arabayı başucundan ayırmıyor. Yıkıntılar arasında savaştan korunmaya çalışırken bir de misafir ağırlıyorlar. Deyrizor’dan güç bela gelen bir aile misafirleri. Bombalardan son anda kurtulup, kaçmaya başlayan bir aile. Gülmesi limon yemiş gibi bir anne, sürekli savaşı anlatan bir baba ve araba sürmeyi bile bilmeyen, uyurken tısss tısss diye sesler çıkaran küçücük Gufran’dan oluşuyor misafir aile. Beşir ve ailesi, Gufran ve Halebi’nin ailesi, bir de cebe konulan memleket toprağının arasına karışan Tartus, bir kamyona doluşup kaçıp, savaştan yarım saat uzaklıktaki Hatay’a geliyorlar.

Yolculuk da Hatay’daki kamp hayatı da çok canlı anlatılıyor yazar tarafından. Kamptan çıkıp şehre çalışmaya giden erkekler, çocuklarını gözlerinin önünden ayırmamaya çalışan kadınlar, un çorbasına kaşık sallayan aile bireyleri… Tümü bir aile oluyor sonra. Aynı kaderi aynı acıyı paylaşanların kardeşliği bu. Ağacı da tohumu da kediyi köpeği de yerinden yurdundan eden savaşın yol açtığı bir kardeşleşme.

“Savaş başladığından beri çok rüya görüyorum. Ama görmek istemiyorum ben. Korkuyorum.” Syf; 35

Beşir rüyalarında savaşı görüyor, bombaları, evini, ağabeyini. Yalnızca onları değil. Savaştan kaçmayı başaran tek ağaç olacak ıhlamur tohumu Tartus’u görüyor. Tartus, annesinin dallarının bombalarla nasıl yok edildiğini anlatıyor Beşir’e. Kâğıttan yaptığı turna kuşlarını 1000’e tamamlarsa ölmeyeceğini düşünen Hiroşima mağduru Sadako Sasaki’yi görüyor rüyasında. Sadako 644’te bıraktığı turnaları mutlaka bine tamamlamasını söylüyor Beşir’e.

Hicabi Demirci’nin özgün ve yaratıcı resimlerinin değer kattığı Kuş Olsam Evime Uçsam hem çocuklara hem de büyüklere hitap ediyor.

Güzin Öztürk bu ilk romanında savaş, mültecilik gibi ağır ve sarsıcı bir konuyu Beşir’in gözünden anlatırken akıcı, temiz bir dil kullanmış. “Savaşa Hayır!” cümlesini kendisinden önceki savaş karşıtları gibi özgün bir şekilde yeniden ve pek güzel üretmesini bilmiş.

“Kuş olsaydın ne yapardın Beşir?”

“Kuş olsam Halep’e uçardım!” Syf; 86

Bir süre kendinizi Beşir’in yerine koyun. Siz kuş olsaydınız ne yapardınız?


KÜNYE: Kuş Olsam Evime Uçsam, Güzin Öztürk, Resimleyen: Hicabi Demirci, Tudem Yayınları, 2016, 332 sayfa.

DAHA FAZLA