'Afro Türkler': Egzotik meyve muamelesi görüyoruz

'Afro Türkler': Egzotik meyve muamelesi görüyoruz

Osmanlı döneminde doğdukları topraklardan koparılıp köle olarak getirilen Afrikalıların torunları, Osmanlı'da köleliğin olduğunun kabul edilmesini ve tarihle yüzleşilmesini istiyorlar. 

Osmanlı döneminde doğdukları topraklardan koparılıp köle olarak getirilen Afrikalıların torunları, Osmanlı'da köleliğin olduğunun kabul edilmesini ve tarihle yüzleşilmesini istiyorlar. 

Hürriyet'ten Zeynep Bilgehan'a konuşan gazeteci Alev Karakartal, baba tarafının Sudan'dan getirildiğini ve 3 kuşaktır İstanbullu olduklarını belirterek, Osmanlı'da özellikle 1700-1800 yılları arasında yoğunlaşan köle ticaretini şöyle anlatıyor: 

“Her yıl binlerce kişi esir pazarlarından saraylara ve zengin evlere dağıtılıyor. İlk iş Müslüman yapılıyorlar, adları değiştiriliyor, Türkçe öğretiliyor, kendi dil ve geleneklerini siliyor. Kültürlerini fısıldayarak sürdürmeye çalışıyorlar. Cumhuriyet’ten sonra eşit vatandaş olsalar da kölelik 1960’lara kadar ‘beslemelik’ sistemiyle devam ediyor. Sonra kuşaklar boyunca köle olarak evde hizmetçi, dadı, seks veya tarla işçisi olan bu topluluk kendi haline bırakılıyor. Afrika kökenli Türklerin meslek sahibi olabilmesi ancak 1970’lerde büyükşehirlerde oluyor.”  

Son derece rahatsız edici tecrübeler yaşadıklarını belirten Karakartal, "Bir tür ‘egzotik meyve’ muamelesi görüyoruz. ‘Ne kadar iyi Türkçe konuşuyorsun’ diyorlar; Evet, çünkü buralıyız! Bana bunu sorandan daha İstanbulluyum ama anlatamıyorum. Sürekli saçımıza, burnumuza, belimize dokunuyorlar. Dokunulmak istemiyoruz. Bazı politikacılar mağduriyetlerini anlatmak için ‘Zenci Türküz’ diyor. En altta olduğuna dair verilen referansların ırk üzerinden hele de ‘zencilik’ üzerinden yapılmasından rahatsızlık duyuyoruz. Bu ülkede yaşayan ve sürekli ‘zenci’ denilerek ötekileştirilen insanlar hiç düşünülmüyor. Ötekinin ötekisiyiz.” diye konuştu. 

DAHA FAZLA